Cafer Sadık Abalıoğlu Eğitim ve Kültür Vakfı | Sayı : 61 | Haziran 2020
olan Demirci Mehmet Efe, bir yandan düşmana karşı koyarken, bir yandan da Milli Mücadele’nin haklılığını iç ve dış siyasi arenada duyurmaya çalıştı. Milletlerarası Tahkik Komisyonu, Milne Hat- tı’nın tespiti gibi siyasi gelişmelere kayıtsız kalmayarak işgalin yersiz- liği üzerine tepkisini gerek İstanbul Hükümeti gerekse İtilaf Devletleri temsilcilerine yazdığı sert mek- tuplarla dile getirdi. Faaliyette bulunduğu dönem içinde asayişi bozucu adi suçlar ve eşkıyalık yok denecek kadar azalmıştı. İç ayak- lanmaların bastırılmasında gerek Bolu-Düzce havalisine gönderdiği kuvvetlerin, gerekse bizzat katıldığı II. Konya-Delibaş ayaklanmasının bastırılmasındaki hizmetleri zor bir dönemden geçmekte olan Ulusal Hareketin ve genç TBMM’nin ferahlamasını sağlamıştır. Demirci Mehmet Efe’nin en önemli hizmet- lerinden birisi de; hiç kimseye bo- yun eğmeyen çok sayıdaki zeybek gruplarını bir çatı altında toplayıp Milli Mücadele’ye zarar vermeye- cek şekilde emri altında bulundur- ması ve onları düşmana karşı silah kullanmaya ikna edebilmesidir. Ne var ki Demirci Mehmet Efe’nin zaman zaman görünüşte Kuvayı Milliye yanlısı teslimiyetçi Hürri- yet ve İtilaf Partisi mensuplarının telkinlerine kapıldığını da belirt- mek gerekir. Daha büyük hatalar yapmasına engel olan, Atatürk’e bağlılığını sağlayan ve kendisini ulusal amaçlar doğrultusunda yön- lendiren Şefik Aker’i Celal Bayar’ı ve Refet Bele’yi saygı ile anmak gerekir. Artan düşman saldırıları ve ‘Denizli Olayı’ gibi tatsız olaylarla Kuvayı Milliye’nin süresini doldur- duğu anlaşıldığı 1920 yılının ikinci yarısından sonra düzenli ordu kurulmasının zorunluluğu iyice ortaya çıktı. Ekim ayından itibaren tasfiyesi kolay Kuvayı Milliye müf- rezelerini düzenli ordu içine alma çalışmaları başladı. Bu durum; zeybeklerinin yağmaya karışmasını engelleyemeyen, kendince kurduğu divanı harplerde sorgusuz sualsiz infazlar yapan ve düzenli ordu içinde yer almayı içine sindireme- yen Demirci Mehmet Efe için sonun başlangıcı oldu. Demirci Mehmet Efe’nin tenkilinin bazı kaynaklar- da iç ayaklanmalar başlığı altında incelenmesinin kendisine ve hiz- metlerine haksızlık olacağı kanaa- tindeyiz. Emrindeki kuvvetlerinin sayısı tenkil kuvvetlerinin sayısın- dan fazla olduğu halde bir tek silah atmadan geri çekilmesi, makineli tüfekleri orduda daha fazla ihtiyaç olacağı düşüncesiyle tenkil kuvvet- lerine göndermesi, hatta peşindeki tenkil kuvvetlerine geçtiği köylerde yemek hazırlatması sanıyoruz ki isyan etmiş bir asiden beklenecek hareketler değildir. Demirci Meh- met Efe ile beraber çalışmış askeri erkân ve tenkil hareketine katılan- ların anıları olayların iç yüzünü açıklamaya yetmektedir. Demirci Mehmet Efe yaşı, konumu ve kazandığı mevki itibarıyla pasifi- ze edilmesini hazmedememiş ve ‘danışıklı dövüş’ diyebileceğimiz bir baskınla Milli Mücadele için- deki görevinden tahliye edilmiştir. Bunun da bir Efe’ye yaraşır şekil- de –yani isyan etmiş gibi- olması gerekiyordu. Dönemin şartları içe- risinde ve efelik olgusunun gerçek- leriyle değerlendirilerek bu duru- mun anlaşılabileceği kanısındayız. Yeni kurulan devletin önderleri de bu şekilde takdir etmiş olacak ki kendisini İstiklal Madalyası ile taltif etmiş, ölünceye dek maaş bağlamış ve cenazesi de askeri törenle kaldı- rılmıştır. 31
RkJQdWJsaXNoZXIy MTIzMzUy