Cafer Sadık Abalıoğlu Eğitim ve Kültür Vakfı | Sayı : 61 | Haziran 2020
lıktır, aymazlıktır. Oradakiler de kardeşimizdir. Eğer siz esarete bo- yun eğerseniz yurduna göz diken her kim olursa olsun fark etmez. Zalimin adı firavun olmuş, nemrut olmuş farkeder mi? Bizler bölük pörcük oldukça onların ekmeğine yağ sürmüş oluruz. Allah bizleri akıl izan yerleri olan kullarından eylesin.” Caminin içinden “Amin” sesleri yankılandı. Tepkisi budur, teşekkür ediyorum. ERCAN HAYTOĞLU: Biz de çok teşekkür ediyoruz size sağ olun. HÜSAMETTİN ATAMAN: Isparta İstiklal Mahkemesi’nin kararıdır. Isparta’daki İstiklal Mahkemesi ka- rarları ele alırlar, bu belgeyi görür- ler. Ben belgeleri yazıyorum. Kazım Karabekir Paşa Mustafa Kemal Pa- şa’nın Milli Mücadele’ye girmesini sağlayan insandır. Ama 1925 yılı, gelmiştir ve karşı tavır takınmıştır. Bunlar olur. Milli Mücadele ateşini Denizli’de yakan kişi Müftü Ahmet Hulusi Efendi’dir. Yalnız Denizli’de değil, tüm Anadolu’da Milli Müca- dele ateşi Denizli’de Müftü Ahmet Hulusi tarafından yakılmıştır. Ama bu gerçek, Denizli’de Kuvayi Milli- ye’ye karşı bir yıl sonra bir hareket başladığını ortadan kaldırmaz. Tarih belgelerle sabittir. ERCAN HAYTOĞLU: Teşekkür ediyoruz. Bu konu uzun uzadıya konuşulacak bir konu, eksikler olabilir. Cevaplar da verilir. Ama Aydın ve havalisi ne yapmıştır, bü- tün cepheyi Denizli savunmuştur diye de yanlış anlaşılmalar olmasın. Aydın iki kez işgal gördü, Köşk ve Umurlu’da cephe oluştu. Günver Bey’in belki elliye yakın makalesi vardır, internetten ulaşılabilir. GÜNVER GÜNEŞ: Hüsamettin Bey’in konuşmasında ismim geçti, evet Nazilli’de Demirci Mehmet Efe’nin heykelini dikmeye cesaret edemediler. 10 yıl tartıştılar. Haluk Alıcı’dan önceki belediye başkanı da beni davet etti. Bilimsel anlam- da bilgi istediler. Ve ortaya konan bilgilerle biz bu heykeli yaparsak başımıza ne gelir diye. Cesaret edemediler cümlesinden sonra, Demirci Mehmet Efe’nin hala hey- keli yok cümlesini kullandım mı bilemiyorum. Kullandıysam özür dilerim. Arkadaşlarımın fotoğrafla- rı var heykelin önünde. Haluk Bey heykeli yaptı Nazilli’de. Bu salonu çok gergin gördüm. Bir tarihi olayı konuşacağız, tartışa- cağız. Konuşmacılar vakıf tarafın- dan davet edilmiş. Davete icabet edeceğiz. Ali Bey’in hassasiyetini de anlıyorum. Hangi Denizlili içine sindirebilir hainliği? Tarih yapan- lara haksızlık etmeyelim, tarihle duygusallığı da karıştırmayalım. Tarihi olaylarla ilgili mahkeme kur- mayalım bu hak bizde değil. Tarihe bilim olarak yaklaşmalıyız. Ben bilim, bilim, bilim diyorum. Hüdaverdi Otaklı Bey sordu sanı- rım; Demirci Mehmet Efe nerede savaşmıştır? Demirci Mehmet Efe her yerde savaştı. Demirci Mehmet Efe her yer de vardı. Aydın’da niye yoktu? Çünkü cephe düşmüştü. Demirci Mehmet Efe değil kim- se yok orda. Ankara’dan talimat gelmiş birliklerinizi çekin diye. Ne yapacaksınız Yunan’a yem mi olacaksınız orda? Yani bir şeyleri söylerken dönemin koşulları ve tarihin realitesi içerisinde ifade etmekte yarar var. Yoksa çıkış yolu bulamayız. Kendi kafamıza göre yeni bir tarih ortaya koyarız ki, bu bambaşka yerlere götürür bizi. Son olarak Hüsamettin Bey; bu işin uzmanı sadece Nazilli’deki arkadaşımız Şahin Efe falan değil. Denizli olayını ilk gündeme getiren Sabahattin Selek vardır, Anadolu ihtilalinde Şevket Süreyya Aydemir yazmıştır. Bayram Bayraktar hoca yazmıştır. Atatürk Araştırma Mer- kezi dergisinde belgelerle ortaya koymuştur Bayram Bayraktar ve Ankara Üniversitesi’nde tez olarak hazırlanmıştır. Erol Akcan tarafın- dan Demirci Mehmet Efe diye de kitabı mevcuttur Erol Akcan’ın. Şimdi bilim dünyası da birbiriyle kapışıyor, Demirci Mehmet Efe ve Denizli Olayı üzerinden. Ali Ulvi Özdemir asker kökenli bir arkadaş, Erol Akcan’la birbirine girdiler. Ben bu salondaki harareti anlayabiliyo- rum. Birisi tez hazırlamış makaleler yazmış, öbürküsü de tez hazırlamış makaleler yazmış, ikisi de bilim insanı Demirci Mehmet Efe ile ilgili hangi argümanlarla konuşuyorlar açın bir okuyun. İnternetten indirin bu isimleri önünüze düşecektir. Yani bu bugün masaya yatırıp çözebileceğimiz mesele değil. De- nizli isyanı Denizli ihaneti diye ben hiçbir resmi tarih kitabında ve bi- limsel eserde, ibareye rastlamadım. Rastlamadım, belgede geçebilir, evraklarda geçebilir, savunma ra- porlarında geçebilir bu ifadeler ki, gördük bunları ama ne resmi tarih kitaplarında ne bilimsel eserlerde Denizli Olayıdır Denizli Vakası’dır burada yaşananlar. Bu şekilde belirtilmesinde yarar görüyorum. Hepinize teşekkür ediyorum. HANRİ BENAZUS: Ben bu olayı çok büyüttüğümüzü görüyorum. Hassasiyetler önemli tabi. O gün- lerin şartlarında düşünürseniz o kadar küçük bir olay ki. Şöyle ki; Bursa işgal ediliyor, Bursa halkı- nı başında müftüsü olmak üzere Zitovenizelos diye düşmanları kaçırıyor. Buna karşı en küçük bir hareket yapılmadı, konuşuldu ve geçti. Aradan 100 sene geçtiği için farklı senaryolar oluşuyor insanla- rın kafasında. Ama bir şeye dikkat edin. Bu olaylar olduktan sonra hiç Denizli’ye müeyyide uygulandı mı? Hayır. Bursa, Düzce, Beypazarı, Yozgat, Konya hepsi birer olaydır. Direk oranın halkının oluşturduğu olaylardır. Atatürk’ün bir sözü vardır; “Efeler yastık altında bekleyen bir ta- banca gibidir, bizim görevimiz o tabancanın ne zaman patlatılabilir olmasına karar vermektir. O zaman onları kontrol edebiliriz yoksa ne zaman patlayacağını bilemeyiz.” Denizli’nin o kadar büyük bir yeri vardır ki kurtuluş mücadelesinde, bu olayı tartışmanın hiç gereği bile yoktur. Kitabımda da bahsettim ilk mücadeleyi başlatan Denizli’dir. Bu değeri ön plana çıkarmak daha önemli. 53
RkJQdWJsaXNoZXIy MTIzMzUy