Cafer Sadık Abalıoğlu Eğitim ve Kültür Vakfı | Sayı : 61 | Haziran 2020

Aslında aydınlatmaya çalıştığımız konu sadece; bazı kaynaklarda Demirci Mehmet Efe atfedilen “ Denizli Milli Mücadele’ye karşı geldi ve ben de cezalandırdım.“ sözünün gerçeği yansıtıp yansıtma- dığıdır. Bu noktada yine bazı sorularım devreye giriyor: Gerçekten bazı Denizlililer devrin en güçlü ve si- lahlı kızanları tarafından malları ve namusları ile tehlikeli bir durumda kalmışlarsa, o zamanın şartlarında kendilerini nasıl güvenceye alacak- lardı? Mahkeme yolu açık mıydı veya bu gücün yapabileceği yanlış işlere karşı vatandaşı koruyabilecek daha güçlü bir otorite var mıydı? Çaresizlik ve Umutsuzluk orta- mında, yargısız infaza uğrayacak- ları ihtimalini dahi düşünemeden harekete mi geçmişlerdi? Öldür- dükleri kızanların gözlerini oymak gibi acımasızca yapılan vahşilik, yaşadıkları kabusun intikamı mı? Bu kabus, kızanların öldürülme- sini tetikleyen bu vahşi cinayetin azmettiricisi mi? Diğer taraftan, Demirci Mehmet Efe’nin bu cinayeti duyması ile birlikte hemen “güçlünün hukuku- nu“ işletip Denizli’nin önde gelen bazı yöneticilerini derhal infaz edip ve sonrasında 60 küsur Denizliliyi vahşice katletmek yerine gücünü, doğruların tespiti için kullanamaz mıydı? Vahşice katledilen bu 60 küsur kişinin kaç tanesi cinayetle- rin sorumlusu idi? Gerçekten Milli Mücadeleye karşı gelen var mıydı aralarında? Gerçek ve ciddi bir sorgulama yapılabildi mi? Söylentilere göre vahşice boğaz- landılar. Yan yana yatırılarak ve kendinden öncekileri seyrettiri- lerek!? katledildiler. Atalarımızın göreneklerine göre bir koyunu bile keserken diğerini uzaklaştırdığımız insani kural insanı keserken uygu- lanmadı herhalde. Bu hunharca katlediliş ne kadar büyük vahşilik? Tarif bile etmekte acze düştüğümüz bu kadar büyük yanlışlığa itiraz dahi edemeyen, kaderine zorunlu boyun eğen zavallı halkın Milli Mücadeleye isyan gibi bir cürete kalkışabileceğini hangi mantık kabul edebilir? Bu kişisel değerlendirmelerim ışığında Denizliliyi düşmandan koruma sorumluluğunu taşıyan Demirci Mehmet Efe’nin kendisi- nin Denizliliyi katletmesini nasıl değerlendireceğiz? Yine düşmanın Denizli’yi yakmasından kurtaracak Efe’nin kendisinin Denizli’yi yak- masını nasıl izah edeceğiz? Bu şartlarda “Denizli Milli Mü- cadeleye karşı geldi“ suçlamasının inandırıcılığı olabilir mi? Aslında yaptığı korkunç katliamın sorgu- lanmasından endişe ile uydurul- muş bir iftira gibi durmaktadır. Ve Denizli hala bu iftiranın etkisinde masum ve mağdur 60 küsur şehi- dine sahip çıkamamıştır. Bir yerde moda tabir ile kanları hala yerde durmaktadır. Ben bu çerçevede inanıyorum ki, olayın şahiti Denizlili büyüklerimi- zin söyledikleri gerçeğin ifadesidir. Yani Efe’nin kızanları halkın malına ve namusuna el uzatmış ve bazı Denizlililer de dönemin çaresizliği içerisinde ve kendilerini korumak içgüdüsü ile kızanlara karşı gel- mişler ve bazılarını öldürmüşlerdir. Demirci Mehmet Efe sahip olduğu yetkiyi hazmedememiş, kendi gücünü yanlış ve haksız kullanıp 60 küsur Denizliliyi hunharca kat- letmiştir. Ve hem öldürülen kendi kızanlarının utanç verici yanlış- lıklarını ve hem de kendi vahşi katliamını ört bas etmek düşüncesi ile “Denizli’de Milli Mücadeleye isyan oldu“ iftirasını uydurmuş- tur. Ben şahsen sorumluluğunu taşıdığım bu düşüncemin ışığında -yaptıkları yararlılıklara bir kenara- Demirci Mehmet Efe’ye saygı duy- muyorum. Demirci Mehmet Efe güzellemesi yapılmasına ve sanki Denizli’yi lekeleyecek bahaneler aranmasına hiç hoşgörü göstere- miyorum. Nazilli’deki heykelin görkemini tartışırken Denizlilile- rin “şehitlerimiz“ dediği vahşice katledilenler için hem “masum olduklarının “ beyanı, hem de 100 yıl sonra bile olsa “mağduriyet- lerinin telafisi “ için kendilerinin anılmasını sağlayacak ve hatırala- rını yaşatacak, anlamlı bir şeyler yapmak sorumluluğumuz var diye düşünüyorum. 58

RkJQdWJsaXNoZXIy MTIzMzUy