Cafer Sadık Abalıoğlu Eğitim ve Kültür Vakfı | Sayı : 61 | Haziran 2020

Savaş, Atatürk’ün dediği gibi mecbur kalınmadıkça bir cinayettir. Savaş, ister istemez acımasızca kötü bir durumdur. Eskiden de böyleydi, şimdi de… En haklı bir savaşta bile istenmeyen birçok kötülük yaşanmıştır. Hatta bir yere kadar bunların engellenemez olduğunu da kabul etmeliyiz. Yüzyıl önce de Osmanlı ordularının dağıtıldığı, silahlarının alındığı, yer yer işgallerin yaşandığı o kaotik devrede, M. Kemal Atatürk milletin var olması ve istiklali için bu mücadeleye katılan kim varsa onlarla geniş koalisyon kur- maya siyaseten önem vermiş, önce “kurtuluş” diyerek nizam dışı güçleri bile TBMM’nin otoritesinde birleştirmeyi başarabilmiştir. Düzenli orduların kurulduğu 1921 baharına kadar Ege direnişinde yararlıkları görülen kuvvacılardan efelerin bir kısmının da kendi otoritelerini devlet niza- mının dışında görebildikleri olmuştur. Demirci Mehmet Efe de silahlı güçleriyle Denizli’de otorite kurarken kimi ‘kızan’larının (Efeye bağlı delikanlıların) Denizli ahalisini rahatsız eden, dahası bazılarının haklarına tecavüz eden hareketleri karşısındaki infiallerine öfkele- nip şehre baskın düzenlemesi üzerine yaşanılanlar toplumsal belleğe kazınmış- tır. Sonradan “Denizli Vakası“ olarak anılan bu elim gelişmeler Denizlililer nez- dinde farklı bir Demirci Mehmet Efe portresinin çizilmesine sebep olmuştur. Bu noktada, bir yüz yıl sonra Denizli’nin kendi yerelinde yaşadığı ve hafızalara kazınan Demirci Efe baskınının “üzüntüyle” hatırlanması gerektiğini belirtiyo- ruz. Acı dolu hatıraları silemesek de bir daha böyle şeylerin yaşanmaması en büyük dileğimiz. Hep tekrarlayarak, başta M. Kemal Atatürk olmak üzere, İstiklal mücadelesinin tüm kahramanlarını rahmetle ve minnetle yâd ediyoruz. 59

RkJQdWJsaXNoZXIy MTIzMzUy