Cafer Sadık Abalıoğlu Eğitim ve Kültür Vakfı | Sayı : 69 (Mart 2025)

43 CAFERSADIKABALIOĞLUEĞİTİMVEKÜLTÜRVAKFI lispor seyircisi takımı coşturmak i- çin tezahürat yapmaz, takım iyi oynuyorsa coşar, kötü oynarsa ya susar ya kötü söyler. Yani seyirci takımı değil, takım seyirciyi coştu- rurdu. Toplumun her kesimine el ve gö- nül uzatan bir yapım var ya benim, bu sayede Ulusoy tesisle- rinde ekabirin haftada bir yaptığı çim saha maçlarına davet aldım. Bir süre efsane başkanlık yapan Ali İpek, futbolcu ve teknik direk- tör Ali Yalçın, milli futbolcu Erhan Yığ, Kenan Atay ve daha pek çok emektar futbolcu ve iş insanı ile futbol oynar olduk. Yeteneğiniz ne olursa olsun, bekte bekleme- yi kabul etmişseniz, her hafta ta- kımdaki yeriniz hazırdır diyeyim ben size. İçimizden bazıları, neden ve nasıl ciddiye alırdı, neden avazı çıktığı kadar bağırırdı, kızardı, kü- serdi anlamam. Bir gün dostum Avukat Veysel Gühan aradı. Denizlispor için ye- ni bir yönetim oluşturuyorlarmış, denetim kuruluna başkan olarak girmemi istedi. Görevden kaçma- yalım dedik, girdik. Nasıl oldu ise yönetim kurullarına gözlemci o- larak da girmemi istedi. Böylece Süleyman Urkay yönetimindeki kurula girmiş oldum. Yukarıda da dediğim gibi futbol hem oynar- ken, hem seyrederken sosyalleş- meye aracı bir kurum. Yönetirken sosyalleşmenin tadını da görmüş oldum. Yönetim kurulunda tanış- tığımpek çok iş insanıyla hâlâ gö- rüşüyor, hasbihal ediyoruz. Ne gördün derseniz; Geçmiş dönem borçları ile galibi- yete endeksli performans arasın- da yöneticisinden, futbolcusuna, personelinden taraftarına sıkışıp kalmış bir kulüp. Performansınınız ne olursa olsun, başkan ve yöne- tim olarak şehrin valisi ve büyük- şehir belediye başkanı nezdinde davetli davetsiz bir görüşme im- kanı her daim mevcut olan, el üstünde tutulan bir kurum. Yö- netimin iki haftada bir şehrin üst seviyedeki protokolü ile aynı tri- bünden maç seyredip, aynı kulis- te çay içtiği handiyse senli benli olduğu bir ortam. Yönetimde futbolun sadece sa- hada oynanan bir oyundan ibaret olmadığını yaşayarak gör- düm. Bir örnek vermem gerekir- se; Antep deplasmanına taraftar, beş otobüs ile gitmek istiyormuş. Beş otobüs ve taraftarın iaşesi için belirledikleri para isteniyor. Baş- kan diyor ki, “otobüsleri yönetim olarak biz tutalım, kaç kişi isek gi- delim, anlaşalım bir restaurantla bedelini ödeyelim”. Kabul edilme- di. Taraftarın da takım ve maç sevdasının dışında bir nazı olu- yormuş. Bu kadarla kalsa iyi, baş- ka bir taraftar grubu geldi ve aynı şeyi talep etti. Verdik ya denildi, olmaz bunlar ayrı bir grupmuş. Kendi sahamızda anladık o ma- halle, bu grup, şu gençlik var, dep- lasmanda da olmasa hoş olurdu sanırım. Denizlispor yönetimiyle ilgim bir- kaç dönem divan başkanlığı ile devam etti ve sonrasında yavaş yavaş söndü gitti. Spora ilgim he- men her alanına teğet geçtiğim futbol ile sınırlı kalmadı. PEV Va- kıf Başkanı ve Okul yöneticisi i- ken kurduğumuz ve o gün bu gün başkanlığını yaptığım Basketbol kulübü, Denizli’de en fazla lisanslı sporcusu olan Yıldızlar Spor Kulü- bü olarak devam ediyor. Amacı- mız çocuklar bi eksik sokakta, bi eksik bilgisayar başında olsunlar idi. Şimdi, kimi işyerlerinde, geç- mişte bizim kulüpte basket oy- namış gençleri efendi halleri ile görünce, bu efendilikten kendime de pay çıkarmıyor değilim. Takım sporları, yardımlaşma, da- yanışma, paylaşma, yenmenin tadı, yenilmenin hazmı, takdir e- dilmek, kenarda oturmak, he- yecanlanmak, öfkelenmek, öfke kontrolü gibi kavramların yan ya- na ve iç içe geçtiği bir alandır. Ki- mi zaman takım halinde, kimi zaman ailecek yolculukların, he- yecanların yaşandığı bir yaşam biçimidir. Bana göre madde ba- ğımlığının en önemli panzehirle- rinden biridir. Şimdi ben yetkili biri olsam diye bir hayal ile sözlerimi bitireyim. Mali borçları gerekçesiyle, Tür- kiye’deki tüm futbol kulüplerine 5 yıl süreyle transfer yasağı ge- tiriyoruz. Böylece tüm takımlar altyapıya yöneliyorlar ve bizim çocuklarımıza fırsat doğuyor. E- min olun ne üç büyükler rekabeti- nin tribünlere yansımasından, ne de bu şehrin Denizlispor günde- minden hiç bir şey eksilmez. Fut- bolun kalitesi biraz düşer ki bu da geçici olacak. Avrupa’da başarı desen zaten yok. Sırf kazancı olan, kaybı hiç olmayan bir proje, ne- den düşünülmez ki? Bugün Denizlispor, kendi tarihinin en kötü günlerini yaşıyor. Bunun şehre etkisini bir cümlede özetle- yebilirim; Bir şehrin kulübü küme düşerse, o şehir de küme düşmüş gibi olur…

RkJQdWJsaXNoZXIy MTIzMzUy