Cafer Sadık Abalıoğlu Eğitim ve Kültür Vakfı | Sayı : 70 (Temmuz 2025)

21 CAFERSADIKABALIOĞLUEĞİTİMVEKÜLTÜRVAKFI duğu alan da Denizli’nin Kocabaş köyudur. Antalya’daki Karain Mağarası’n- da insan yaşamı yaklaşık 400 bin yıl öncesine gitmektedir. Bu sevi- yeden insan kalıntısı bulunmamış olsa da daha sonraki dönemlere tarihlendirilen seviyelerde (160 bin yıl) Homo neanderthalensis ola- rak sınıflandırılan insan türüne ait fosiller bulunmuştur. Hatay’daki mağaralarda bulunan fosiller ise Homo sapiens olarak sınıflandırıl- mıştır. Anadolu’da bilinen en eski fosil insan kalıntısı Denizli ilinin Koca- baş köyunde bulundu. Denizli’den 26 km uzakta bulunan Kocabaş köyu, Turkiye’nin en buyuk vadi sistemlerinden birisinin içinde yer almaktadır. Bölge 100 km² den fazlabir alanı kapsayanNeojen ve Kuvaterner dönemlerde oluşmuş yeni ve eski traverten oluşumları- nı barındırmaktadır. 2002 yılında Pamukkale Üniversitesi öğretim uyesi Prof. Dr. M. Cihat Alçiçek’in bölgede icra ettiği jeolojik araştır- malar esnasında traverten ocak- larına yaptığı ziyaretlerden biri- sinde bulunan fosil, bir kafatasına ait uç parçadan oluşmaktadır. Bir sağ duvar kemiği (parietal) parçası, kaş kemeri korunan bir alın kemiği (frontal) parçası ve kaş kemeri olmayan bir alın kemiği ile birleşik bir duvar kemiği parçasın- dan ibaret bu kafatası kubbesinin ust kısmı traverten bloklarının ke- simi esnasında zarar görmuştur (Resim 4). Kafatası parçaları uze- rinde gerçekleştirilen ilk çalışma- da metrik ölçulere ve bazı morfo- lojik özelliklere dayanarak fosilin Homo erectus olarak sınıflandırıl- ması gerektiğini oraya konuldu. Aynı çalışmada fosil ile ilgili çok önemli bir bilgi daha ortaya ko- nuldu. Kafatasının iç kısmında gö- rulen doku bozulmaları izlerinin ise tuberkulozdan kaynaklandığı ortaya konulmuş ve bu fosilin, bu hastalığın en erken örneği olduğu belirtilmiştir. Koyu derili bu insan- lar Afrika’dan kuzey enlemlere göç etmeye başladıklarında, deri renkleri bu bölgelerdeki güneş ışınlarından çok faydalanmama- larına yol açtı ve bu da D vitamini almalarını zorlaştırdı. Söz konusu bilim insanları bu patolojik olu- şumun D vitamini eksikliğinden kaynaklanmış olabileceğini ileri surmektedir. Genetik çalışmalar, bu hastalığa sebep olan bakte- rinin kökeninin 2,8-2,6 milyon yıl öncesine kadar gittiğini ortaya koymuştur. Bu da Denizli ada- mında tüberküloz olmasının mümkün olabileceğini gösteren bir bilgidir. Denizli adamı hariç bı- rakıldığında, yapılan çalışmalar tüberküloz hastalığının yaklaşık 11 bin yıl önce ortaya çıktığını gös- termektedir. Bu noktadan bakıl- dığında, eğer Denizli adamındaki doku bozulma izleri tüberküloz kaynaklı ise, bu hastalığın kökeni bilinenden çok daha eskiye git- mektedir. Başka bir makalede ise, bu izlerin tuberkuloz tanımı için yeterli olmayacağı ve bu izlerin gömulum sonrası geçirilen sureç- lerden kaynaklanmış olabileceği ortaya konulmaktadır. Ayrıca, D vitamini eksikliğine dair hiçbir izin olmadığı da bahsedilen çalışma- da savunulmaktadır. Bu ilk çalışmaların sonrasında, fo- silin üç boyutlu göruntusu uzerin- den geometrik morfometri yön- temi ile daha detaylı çalışmalar gerçekleştirilmiştir. Bu çalışma- lardan elde edilen sonuçlar farklı Homo erectus gruplarını işaret etse de, genel sonuç bu fosillerin Homo erectus olarak sınıflandı- rılması gerektiğini işaret etmek- tedir. Söz konusu bu fosil sistemli bir kazıda ele geçirilmediği için, fosilin çıkarıldığı alan traverten fabrikasının (Dalmersan) yetkilile- ri ile yapılan göruşme sonucunda belirlenmiştir. Fosilin geldiği seviye uzerinde Turk ve Fransız bilim insanları ta- rafından gerçekleştirilen paleo- manyetik, sedimentolojik ve stra- tigrafik tarihlendirme çalışmaları, seviyenin 1,2-1,6 milyon yılları ara- sında olduğu tespit etmiştir ki bu da fosilin en az 1,2 milyon yaşında olduğunu göstermektedir. Bölge- de bulunan bu fosil haricinde; at, sığır, geyik, gergedan, mamut, bizon ve kaplumbağa fosilleri de bulunmuştur. Yine yakın zaman- da gerçekleştirilen multidisipli- ner bir paleoekoloji çalışmasında Kocabaş insanının yaşadığı çev- renin bir göl ortamı olduğu orta- ya konulmuştur. Bu keşif sadece Anadolu için önem taşımamakta. Homo erectus ’un yayılımı için de çok önemli bilgileri ortaya koydu. İspanya’da 1,4 milyon yıl önce yaşamış insanların fosilleri bu- lunduktan sonra 2024 yılında Ro- manya’da 1,9 milyon yıl öncesine tarihlendirilen ve üzerinde insan tarafından yapılmış kesik izleri olan hayvan kemikleri bulundu. Ancak bu insanların kim oldukları henüz net olarak ortaya konula- bilmiş değil. Denizli insanı başka bir konuda da büyük bir öneme sahiptir, fosili isteyen herkes görebilir! Dünya üzerinde birçok doğa tarihi müzesi bulunmaktadır ve bu müzeler milyonlarca fosile ev sahipliği yapar. Bu fosillerin ba- zıları ziyaretçilere sergilense de birçoğu özel depolarda koruma altında bulunur. Yani gezdiğiniz müzelerde gördüğünüz dev ve tam bir şekilde gösterilen dino- zor fosillerinin birçoğu aslında gerçek değil, gerçek fosillerden yola çıkarak hazırlanmış birer kopya. Bunun sebebi de fosille- rin hassas yapılarından dolayı zarar görme ihtimalleridir. İnsan fosilleri diğer fosillere göre çok daha az sayıda bu- lunur. Bunun nedenlerinden birisi insan sayısının fosilleri çok sayıda bulunan canlılara göre daha az olması ve kemiklerinin daha narin olmasıdır. Hayvanla- rın genelde kemiklerinin kabuk kısımları kemik çapının yaklaşık yarısını oluştururken, insanda kemiğin kabuk kısmı bütün kemik çapının yaklaşık dörtte biridir. Bu da insan kemiğinin hayvan kemiğine göre daha zor fosilleşmesini sağlar.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTIzMzUy