Cafer Sadık Abalıoğlu Eğitim ve Kültür Vakfı | Sayı : 65 (Ocak 2023)

36 ederken dershanelerin kapatılması ve özel okullara dönüştürülmesi ar - tık pek çok öğrenci ailesi için maddi olarak daha da ağır bir yük altına girmek anlamına gelir. Maddi du - rumu yeterli olmayan ailelerin ço - cuklarının özel okullara gidemeyişi eğitimdeki fırsat eşitliğinin önüne engel çıkarır. Maddi durumu iyi olan öğrenciler özel okul, özel ders gibi olanaklara kolay bir şekilde ulaşabiliyorken maddi durumu ye - terli olmayan öğrenciler bu fırsat - lara erişemeyerek eskisinden daha da dezavantajlı duruma düşmesi anlamına gelir. Özel okulların, der - shanelerin ve özel derslerin olduğu bir yerde eğitimde fırsat eşitliği var diyemeyiz. Bu sebeplerden dola - yı bizim dershanelerin ya da özel okulların sunduğu eğitime gereksi - nim duymayacağımız bir eğitim sis - temine ihtiyaç duyuyoruz. Başarıyı sınavlarda alınan puanlara odakla - mayan, eğitimin matematik ya da fizik sorusu çözmekten ibaret olma - dığı, öğrencilerin yeteneklerinin ve ilgi alanlarının baz alındığı toplu sınavlar yerine öz değerlendirme sınavları yapılan bir eğitim sistemi, öğrenciler için daha adil ve fırsat eşitliğinin olduğu bir eğitim modeli olabilir. NAZİF CİHAN ÖZDEMİR KOÇ ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ 4. SINIF ÖĞRENCİSİ Ne zaman ulusal eğitim sistemi - ne ilişkin bir soruyla karşılaşsam belki de uğradığım mesleki defor - masyonunun da etkisiyle şaka ile karışık hep şu yanıt aklıma gelir: “Kamu İhale Kanunumuzdan daha fazla değişmiş olamaz herhalde.” Her ne kadar bağdaştırılamaz gö - rünseler de aslında her iki konu da ülkemizin pek çok alanda nasıl sis - temsel bir kriz içerisinde olduğuna işaret etmektedir. Dolayısıyla yıllar önce büyük bir reform olarak tanıtı - lan ve siyasal bir arka planla paralel olarak tanıtılan halk arasında “der - s(h)ane” olarak bilinen merkezlerin özel öğretim kurumlarına (d)evri - lişi sorununu da aynı pencereden değerlendirmek gerekecektir. O dö - nemde lise sınavlarına hazırlanan bir öğrenci olmam sebebiyle mese - lenin özüne, neden birdenbire böyle bir köklü değişime gereksinildiğine ve her şeyden önemlisi bu türden bir değişikliğin eğitimde fırsat eşit - liğine olumlu veya olumsuz nasıl katkıları olacağına dair binlerce tet - kiki hala dün gibi anımsarım. Bahsettiğim bu kehanetlerden hangisinin tuttuğu bugünkü sınav sonuçlarına ve üniversiteye yer - leşme oranlarına bakıldığında gün gibi ortada durmaktadır. Maalesef, her gelir grubundan öğrencinin ma - kul ücretler ödeyerek kaydolabildi - ği dershane sisteminin yok edilme - siyle orta ve üst kesime hitap eden özel öğretim kurumlarının yaygın - laşması ve neticede eğitimde adale - tin, herkese eşit olanak sağlanması idealinin ve en önemlisi de birçok jenerasyonun umutlarının ortadan kalkması bugün acı bir Türkiye gerçeği olarak ortada durmaktadır. Ancak bunların da yanında ortala - ma öğrenci başarısının da bir hayli gerilemekte olması gibi bir başka ve hatta insanı daha da kederi gark eden bir problem husule gelmiş durumdadır. Bilhassa Türkiye’deki öğrencilere yönelik yürütülen baş - ta PISA olmak üzere uluslararası ve ulusal boyutta eğitim sisteminin kalitesinin ölçülmesinde bir ölçüt olarak kullanılan birçok araştırma açıkça öğrencilerin okuma, cebir gibi temel yetenek alanlarında her yıl daha da hayal kırıklığı yaratan bir performans sergilediğini göster - mektedir. Elbette bu olağandışı dü - şüşte tek sorumlu olarak dershane sisteminin baştan aşağı revize edil - mesini göstermek olanak dışıdır. Ulusal eğitim ardı ardına atılan pek çok yanlış adımla eski seviyelerini mumla aratacak konuma getiril - miştir. Bununla birlikte dershane - ler, uygun bedelli eğitim merkez - leri olarak kendilerine erişebilecek öğrenci profilini olabildiğince geniş bir çeşitlilikte tutabilme istidadı gösterebilmişti. Sözgelimi sınav so - nuçlarının açıklandığı dönemlerde pek çok dershane büyük dereceler elde etmiş, gerçekten iyi sıralama - lara ulaşmış ve özellikle finansal açıdan toplumun dezavantajlı sı - nıflarından gelen öğrencilerini pod - yuma çıkarırdı. Türkiye’nin temel felsefesi olan “nereden geldiğin değil nereye gidebileceğin önem - lidir” şeklindeki mottoya yakışan da buydu. Bugün ise yalnız yıllık eğitim bedelleri yüz binlerce liraları bulan (yıllık asgari ücretin şu an iti - barıyla altmış bin liralarda olduğu - nu unutmayalım) sözüm ona özel öğretim kuruluşları seçkin ailelere sunduklarını iddia ettikleri elit eği - timleriyle artık toplumun büyük bir çoğunluğunun gıptayla bakmakla yetindiği sıralamaları işgal etmek - tedir. Görüldüğü gibi Türkiye fırsat eşitsizliğinde gerçek bir devrim ya - ratmış durumdadır ve ne yazık ki buradan çıkış, yani statükoyu kırış muhtemelen pek aşılmaz güçlükler barındırırken birçok jenerasyonun da telefine sebep olacaktır. Dershane sisteminin kaldırılma - sı ve yerine çok daha fahiş bedelle - ri havi özel öğretim kuruluşlarının ikamesi ulusal eğitim sistemimiz açısından tabiri caizse onulmaz ya - ralara sebep olmuştur. Bugün ül - kemiz maalesef eğitim anlamında eşitlikten daha uzak ve öğrencileri - ni her manada yoksulluktan çekip alabilecek bir atmosfer yaratmaktan çok daha yoksun bir durumdadır NEHİR TOKAT İSTANBUL ERKEK LİSESİ 11. SINIF ÖĞRENCİSİ Şu anki eğitim sistemimizde sev - diğim şeyler kadar sevmediklerim de var. Öncellikle ben bazı ülkelerin eğitim sistemlerinin daha iyi oldu - ğunu düşünüyorum. Mesela lisede Türkiye fırsat eşitsizliğinde gerçek bir devrim yaratmış durumdadır ve ne yazık ki buradan çıkış, yani statükoyu kırış muhtemelen pek aşılmaz güçlükler barındırırken birçok jenerasyonun da telefine sebep olacaktır. Her çocuğun hayali olan daha az sınav ve daha az ödev. Şu an lisede okuyorum ve benim sınavına girdiğim yaklaşık on ders var ve her dersten dönemde iki sınav oluyorum, bu da yılda 40 sınav yapıyor.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTIzMzUy