Cafer Sadık Abalıoğlu Eğitim ve Kültür Vakfı | Sayı : 66 (Eylül 2023)

11 SAİM GÜR, AİLESİ VE ÇOCUKLUĞU Annem Rabia Gür, 1904 doğum - ludur, Denizli’nin yerlisidir, Kasap - saraçlar’dandır. 1925-1926 yılların - da babam Denizli’ye geldiğinde annemle evlenir. Babam çalışkan, dürüst bir adamdır. Arpa, buğday satarak geçimini sağlarken dedem ekonomik olarak yardım eder. Ya - vaş yavaş kalkınmaya başlarlar. An - nem 1984’te vefat etti. Babam Mehmet Ali Gür Honaz - lıdır. Çanakkale Harbi’nden sonra Osmanlı’nın en büyük zaferi olan İstiklal Harbi’nde Kutül Amare’de savaşmıştır, komutanı Ali İhsan Pa - şa’dır. Kutül Amare’de babamlar 13.000 İngiliz askerini, 400 İngiliz subayını, 4 generali esir almışlar. Babam paşasına çok hayranmış, bu nedenle Kutül Amare kahramanı Ali İhsan Sabis’in “Ali” ismini aldı. Nüfusta sadece Mehmet olarak ge - çiyordu, Ali mahlasıydı. 1927’de ablam Saadet doğuyor, Atalar Mahallesi’ndeki kız enstitü - sünden mezundur, çok güzel gelin - lik dikerdi. Hiç evlenmedi ablam, 2005 yılında rahmetli oldu. Abim Sait 1930 doğumludur. Orta okulu bitirdikten sonra liseye devam etmemiş ama çok kitap oku - yan bir insandı. Ben 21 Kasım 1938’de dünyaya gelmişim ama 20 Mayıs 1939 tari - hinde nüfusa kaydım yapılmış. Ata - türk’ün ölümü nedeniyle annem çok üzülmüş. Aynı gün 2 saat arayla annesi de vefat etmiş. Annem erken doğum yapmış. Zayıf doğduğum - dan hemen nüfusa kaydettirmemiş - ler. Ben doğduktan sonra ailemin ekonomik durumu bir anda daha da iyileşmiş, onların ifadesiyle ben aileme uğurlu gelmişim. Babam önce Kaşıkçı Un Fabrikası’na ortak olmuş, bir taraftan zahire tüccarlığı yapıyormuş, daha sonra da Külahçı Un Fabrikasını almış, tek başına iş - letmiş. Kardeşim Cihan ise 1944 do - ğumludur. Çocukluğum Atalar Mahallesi’nde geçti. Çocukluk ar - kadaşlarımdan bazılarının isimle - ri; İsmail Yağcıoğlu, Kemal Berkay, İnanç Toker, Abdulgaffar Nemutlu, Ruhi Mete, Alaattin Hamamcıoğlu, Fahri Ergür’dür. Bu arkadaşlarımla futbol oynardık, en çelimsizleri ama en hareketlileri bendim. 40’lı yıllarda ülkemizde yokluk ve kıtlık vardı, 2. Dünya Harbi yeni başlamıştı. Karneyle ekmek verili - yordu ama mesela 7 nüfuslu bir ai - leye verilen ekmekler yetmiyordu. Denizli’deki fakir fukarayı babam tanırdı, zahire tüccarı olduğundan akşam ezanı ile yatsı ezanı arasında bizim evimize gelirlerdi, herkesin elinde torbalar olurdu, parasız ke - pekli un verirdik. Babam 1953’te rahmetli olunca okula devamsızlığım oldu, sınıfta kaldım. Ertesi sene devam ettim. 2. sınıftan sonra büyük bir sıkıntıya girdik aile olarak. Babam hayattay - ken varlık içindeyken birdenbire yokluk içine düştük. Babamın çok iyilik yaptığı kişiler bizi borca sü - rüklediler, un paralarını vermediler. Babam Ege Bölgesi’ne un satı - yordu. Bütün fırınlara senetle ödünç un verir, tekrar un götürdüğünde ise parasını alırdı. O tarihlerde-hat - ta 1900’lü yılların başında- Denizli vilayet olarak ekonomik olarak çok iyi durumdaydı. Tabaklık ve doku - macılık vardı Denizli’de. ÖNEMLİ BİR TESADÜF; DENİZLİ’NİN İLK VALİLERİNDEN CEMAL BEY İLE TANIŞMA Ben İstanbul’da bir yandan oku - yordum bir yandan Maksim Gazi - nosu’nda garsonluk yapıyordum. Bu sırada İstanbul’da bir Rum’un evinde pansiyoner olarak kalıyor - dum. Denizli’nin ilk valilerinden Cemal Bey de orada kalıyormuş. Beni elimde kitaplarla girip çıkar - ken görünce “Nerede okuyorsun” diye sordu. “Tıp fakültesinde oku - yorum” dedim. Denizlili olduğumu öğrenince heyecanlandı ve şaşırdı. Denizli’nin ilk valilerinden oldu - ğunu söyledi, ben de elini öptüm, oturduk. Cemal Bey’den dinlediğim önemli bir anıyı paylaşmak istiyo - rum: 30 Ağustos 1923 tarihinde De - nizli İl Genel Meclisi 30 Ağustos’un bayram olarak kutlanması kararını alıyor. Türkiye’de aynı zamanda 5 vilayette -Denizli, Ankara, İzmir, Afyonkarahisar, Kahramanmaraş- valilik kararıyla Ankara’nın haberi olmaksızın aynı kutlama kararını alıyor. Denizli’nin Atatürk’ün ya - nında ayrı bir yeri oluyor bu neden - le. Bu kutlama haberleri tüm Tür - kiye’de yankılanıyor. 1935’e kadar 5 vilayet bayramları kutlamaya de - vam ediyor. 1935’te meclis kararıyla milli bayramlar ülke genelinde kut - lanmaya başlanıyor. DENİZLİ LİSESİ’NİN İNŞAASI 1911’de Faik Öztrak Denizli’ye gelince ilk iş olarak İdadi okulunun yenilenmesi üzerinde çalıştı. De - nizli’de derelerin olduğu yerlerde bataklıklar, sazlıklar nedeniyle sıt - ma hastalığı vardı. O nedenle halk yüksek yerlere -Delikliçınar, Sal - tak, Saraylar, Değirmenönü, Fırka - bahçesi- yerleşmişti. Mevcutta var olan okulun ismi İdadi idi, Denizli Lisesi’ni yapmak istiyorlar. Bugün - kü yer tespit ediliyor. 1911’de arazi sahiplerini arıyorlar. Denizli Lise - si’nin arazisinin sahipleri: Döşeme - ciler, Sütçüler, Mehmet Suluoğlu, Bunanoğlu Ailesi Mustafa Efendi. 1950’den sonra soyadı İstanbullu olan aileden bir kısmını daha aldık orası Denizli Lisesi’nin yatakhanesi oldu. Zemin bataklık olduğundan Çamlık’tan arabalarla gelen taşlar - la dolduruluyor zemin, 6 ay bekle - niyor. İnşaat 1914’te tamamlanıyor. Denizli Lisesi’nin açılışından 3-4 ay sonra 1914’te Sultani’nin olduğu yerde Denizli Kız Mektebi açılıyor. Sultani İdadi’nin içine gidiyor. Kız mektebi de kısa bir süre idadinin içine alınıyor ama halk 2. Merkez Efendi olayı olmasın diye söylenme - ye başlıyor. (Merkez Efendi Üzerine Bir İnceleme; Geçmişten Günümüze Denizli Dergisi sayı 54, sayfa 4) 1927 Yılında Denizli Lisesi tek katlı iken 2. katın yapılması için halk arasında kamuoyu oluşuyor. Bazıları idadinin yıkılmasını istiyor. 30 Ağustos 1923 tarihinde Denizli İl Genel Meclisi 30 Ağustos’un bayram olarak kutlanması kararını alıyor. Denizli’nin Atatürk’ün yanında ayrı bir yeri oluyor bu nedenle. Bu kutlama haberleri tüm Türkiye’de yankılanıyor.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTIzMzUy