Cafer Sadık Abalıoğlu Eğitim ve Kültür Vakfı | Sayı : 67 (Ekim 2024)
12 CAFERSADIKABALIOĞLUEĞİTİMVEKÜLTÜRVAKFI 7- Bu belge çöp hükmündedir nok- ta. Ayrıca bu fezlekede on üç kişinin adları sayılarak, “İşbu hadiseden maksatları Kuvayı Milliye’yi tedip olduğu binnetice tezahür etmek- tedir.” Yani bu on üç kişinin Sökeli Ali’yi öldürtmekten maksatlarının Kuvayı Milliye’ye haddini bildir- mek olduğu sonuçta ortaya çıkmış- tır diyor. Olay tamı tamına namus meselesi midir? İçinde yaşamadığımız olaylar hakkında kesin bir hüküm vereme- yiz. Öyle olunca da olayın içinde yaşamış olanların tanıklıklarına başvururuz. Biz de öyle yapalım. Önce olayın içinde yaşamış olan Miralay Şefik Bey: ‘’Bundaki hay- retimizi yenmek için bilhassa ken- dim gizli aşikâr birçok kimselerden sordum ve bilvasıta soruşturdum.’’ diyor ve aldığı cevaplardan bir iki tanesini kaydediyor: Bir tanık, ‘’Zey- bekler bazı Müslüman kadın veya kızlarına dokunmuşlar diye söyle- diklerini işittim.’’ diyor. İşte, hangi mahallede kimin karısına kızına dokunmuşlar diye sorunca da, bil- miyorum, böyle dediklerini işittim, falan şeklinde cevaplar alıyor tabii ki. Devam ediyor: ‘’Gene bazıları, ilk tüfeği atan adamın kız kardeşine veya familyasına dokunmuşlar da onun için o adam ilk tüfeği atmış imiş. Bunu da önemle araştırdık, fakat aslı çıkmadı.’’ (Aker, 1937, 221). Adam daha ne desin, bir tek adını söylememiş. Miralayımızın, önem- le araştırdık aslı çıkmadı dediği de şu: Muhtarları topluyorlar, Sizin mahallede böyle bir şey oldu mu? Olmadı. Sizin mahallede oldu mu? Olmadı. Üstelik bu soruşturma de- diği saçmalık, zeybeklerin ortalık- ta kesecek adam aradığı bir sıra- da yapılmaktadır. Hangi muhtar bizim mahallede zeybekler şunu yaptı, bunu yaptı diyebilir? Yuka- rıdaki kadar şeyi söylemek için bile yürek ister; belli ki Miralaya gizli olarak söylenmiştir. Gerçeği öğren- mek ise Miralayımızın hiç mi hiç işine gelmezdi zaten. Şimdi de Denizlili iki çocuk: Bir de bu konuda Denizlililer ne di- yor ona bir bakalım; öyle ya, insan- lar başlarına neyin neden geldiğini bilmezler mi? Yirmi küsur yıl önce Denizli için bir sözlü tarih çalışması yapmış ve bir bölümünü Geçmişten Günümüze Denizli Dergisi’nde ya- yımlamıştım. Şimdi biri o dönemde on dört, biri de on bir yaşında olan, iki Denizlili ‘çocuğa’ kulak verelim. Birincisi, Müftü’nün düzenlediği protesto mitingine de tanıklık etmiş olan, Koca Mektebin ünlü hocala- rından Hamdi Gereli; nam-ı diğer Kara Hamdi Hocamız: ‘’Bu hadise- nin sebebi doğrudan doğruya na- mus ve iffete dokunmaktır. Türk ve Müslüman olan insanlar namus ve iffet konusunda çok hassastırlar. O kadar hassastırlar ki, bu uğurda canlarını bile vermekten çekinmez- ler, kaldı ki adam öldürmek. İşte bu hassasiyetten dolayı bir şahıs efele- re kin bağlıyor ve tabakhane kah- vesinin penceresinden ateş ederek, Demirci’nin en sevdiği adamı Sökeli Ali’yi öldürüyor. Bu hadiseden sonra her şey karıştı…’’, (Gökmen, 2018a) İkincisi de, Denizli’nin tanınmış iş insanlarından Raşit Özkardeş: ‘’De- nizli’ye gelen Demirci’nin adam- larından Sökeli Ali Efe ve kızanları, kadınlara, kızlara sarkıntılık etmiş- ler. Bu sebeple de Sökeli Ali Efe’yi, şimdiki Gazi İlkokulu’nun karşısında bulunan, eski tabakhane önünde vurdular. Bu sıradan hadiseyi De- mirci Mehmet Efe Atatürk’e, Deniz- li’de KuvayıMilliye’ye isyan var diye rapor etmiştir.” (Gökmen, 2018b) Ne iyi ki yıllarca önce bu görüşme- leri yapıp kaydetmişim. Ruhları şâd olsun. Biz bunları birinci elden görgü tanığı Miralay Şefik Bey’den öğreniyoruz. Şefik Bey ayrıca cesetlerin soyul- muş olduğunu, üzerlerinde bir don bir gömlek bırakıl- dığını söylüyor. Yaz günü zeybek kıyafeti, gömlek onun üzerinde cepken, altta diz üstünden boğulan bol şort onun içinde don, ayak- ta da diz altından başlayan körüklü çizmeden ibarettir. DEMİRCİ MEHMET EFE
RkJQdWJsaXNoZXIy MTIzMzUy