Cafer Sadık Abalıoğlu Eğitim ve Kültür Vakfı | Sayı : 67 (Ekim 2024)
15 CAFERSADIKABALIOĞLUEĞİTİMVEKÜLTÜRVAKFI ğı rolü ve Denizli Vakası’nın oluş sebeplerine dair birçok ipucu ile olayın cereyan şeklini öğrenmek isteyenlerin mutlaka okuması gereken bir kitaptır. Kitap Denizli İl Kütüphanesinde vardı, ben fo- tokopisini oradan almıştım, ama ikinci defa baktığımda bulama- mıştım. Görevli de akla yakın bir sebep söyleyememişti. Şimdi ye- rinde midir bilmiyorum. Bu kita- bın kesinlikle yeniden basılması gerekir, bu görev de yerel yöneti- me düşer. Size göre Kuvayı Milliye nedir? Zeybekliğin buradaki rolü ne ol- muştur? Kuvayı Milliye, ordusu olmayan bir halkın düşman işgaline biz- zat direnme iradesinin adıdır. Bu iradenin, Osmanlı Ordusundan terhis edilen Türk subaylar tara- fından örgütlenerek somutlaştırıl- mış halidir. Karşısında tam donanımlı dü- zenli bir ordu varken bu direnişin ne kadar güç olacağı herkesin görebileceği bir gerçektir. Buna rağmen direnişe başlanmıştır. Bir aşamada dağdaki eşkıyadan ya- rarlanma fikri doğmuş ve hemen bu yönde çalışmaya başlanmış- tır. Çünkü bu eşkıyalar yıllarca dağlarda dolaşmış, zaptiyeyle çatışarak pişmiş, gözü pek, kel- lesi koltukta adamlardır. Bunları bugünkü dağ komandoları gibi de düşünebilirsiniz; yani iyi talim- lidirler ve iyi silah kullanırlar. Ay- rıca da bir taşla iki kuş vurulmuş olacak, hem dağdaki eşkıyadan kurtulmuş, hemde düşman karşı- sında sağlam bir kuvvet sağlamış olunacaktı. Bu çağrıya ilk yanıt veren Yörük Ali Efe olmuş ve Milli Mücade- lenin sonuna kadar da, eşkıyalık sayılacak hiçbir harekette bulun- madan özveriyle çalışmış pek çok da yararlık göstermiştir. Daha geç ve biraz da güç olmakla bir- likte Demirci Efe de inmiş ve kısa sürede Kuvayı Milliye kuvvetleri- nin komutanı mevkiine gelmiştir. Ama maalesef Demirci Efe’nin hizmetleri Yörük Ali’ninki gibi te- miz olmamış, siciline Denizli Va- kası denilen katliam yazılmıştır. Daha sonra da, Konya’daki Deli- baş İsyanı nedeniyle gönderildiği Isparta, Eğirdir ve Antalya civar- larında, isyan bastırma maskesi altında yaptığı gasp ve ırza geç- me vakaları kitaplarda ve meclis zabıtlarında yazılıdır. Bu konu ile ilgili görmediğiniz belge ve kaynak var mı? Elbette vardır. Herhangi bir konu- da çalışan bir insanın buna yok diye cevap vermesi çok zordur ve doğru da olmaz. Ama bir konuda yıllarca çalışmış, birisinin de, eğer önemliyse, bir belgeye veya kay- nağa ulaşamamış olması düşük bir olasılıktır. Kendimden bir örnek vermek isterim. Uzun yıllar Denizli Vakası ile ilgili okuma yaptım, he- men hemen bilmediğim bir şey yok diye düşünürken birden bire Denizli Fezlekesi diye bir belge olduğunu öğrendim ve beynim- den vurulmuşa döndüm. Denizli Vakası’nın soruşturma dosyaları- nın özeti imiş. Onca yıllık okuma- larımın boşa gittiğini düşündüm, çünkü bu belgeyi okumadan bu konuda hiçbir şey yazılamazdı. Nasıl olup da böyle hayati bir bel- geyi gözden kaçırdım diye hayıf- lanırken Denizli Fezlekesi adıyla yazılan kitap elime geldi. O za- man neden haberimin olmadığı- nı anladım, çünkü hiçbir önemi olmayan bir belgeydi. Bu işler böyle, önemli olan kay- nak veya belge gizlenmez, önem- siz olan ise ortalarda görünmez. Bu olay Denizli’nin tarihinde ne- den “kara bir leke”dir? Ben buna Denizli’nin tarihinde bir kara leke değil, her Denizlilinin alnında bir kara leke diyorum ve öyledir. Neden öyledir, çünkü De- nizli halkının Kuvayı Milliye’ye isyan ettiği için cezalandırıldığı resmen söylenmiş ve yazılmıştır. Demirci Efe’nin telgrafları ve Mi- ralay Şefik Bey’in meclise verdiği rapor meydandadır. Şefik Bey doğrudan Denizli İsyanı ifadesini kullanmaktadır. Bu konuda ya- zılan kitaplar ki hemşerimiz bir yazarın yazdığı kitap da dâhil, bu resmi sayılabilecek söyleme ina- narak olaya isyan demişlerdir. Düşününüz ki, sizi düşman kar- şısında savunan kahramanlara isyan ediyorsunuz. Bundan daha aşağılık bir davranış olabilir mi? Kara leke deyimi bile yetmez böylesi bir davranışı anlatmaya. Denizli Vakası neden serinkanlı olarak konuşulmaz? Bu konu, serinkanlısını bırakın yüz yıl boyunca Denizlililer tarafın- dan hiç konuşulamamıştır. Bu- nun ilk nedeni Demirci Efe korku- sudur, çünkü yaşanan şey yenir yutulur bir şey değildir. Bu korku adeta Denizlililerin genlerine iş- lemiştir. İkinci nedeni de Mus- tafa Kemal Paşa’nın meclisteki nazik durum dolayısıyla kurmak mecburiyetini hissettiği, Denizli halkını töhmet altında bırakan cümlesidir. Denizli Milletvekilleri meclisteMustafa Kemal Paşa’nın bu cümlesi üzerine bir şey söyle- yemezlerdi. Kendisini özel olarak olayın esası hakkında bilgilen- dirdiklerinden kuşku duyulmaz ama resmen konuşamamışlardır. Milletvekilleri bile konuşamayan halk nasıl konuşsun? Yıllar içinde de bu bir tabu haline gelmiş ve bu günlere ulaşılmıştır. Bu olay Atatürk’ün Büyük Nu- tuk’unda nasıl geçer? Atatürk nutkunda bütün isyanla- rı tek tek saymıştır. Denizli’ninse hiçbir suretle adı geçmez. Yakın bir konu olarak Demirci’nin tenki- linden iki cümleyle söz etmiştir o kadar. ç d ö
RkJQdWJsaXNoZXIy MTIzMzUy