Cafer Sadık Abalıoğlu Eğitim ve Kültür Vakfı | Sayı : 67 (Ekim 2024)

17 CAFERSADIKABALIOĞLUEĞİTİMVEKÜLTÜRVAKFI Tamo sıralarda Konya’da Delibaş İsyanı başlayacak ve Demirci’ye gün doğacaktır. Çünkü Konya’ya yürüyen Refet Bey’in arkasını emniyete almak ve yayılmak eği- liminde olan isyanı önlemek üze- re Isparta, Eğirdir, Antalya civar- larına 57. Tümenin zayıf mevcudu ile birlikte gönderilecektir. Burada da Şefik Beyle beraberdirler. Şe- fik Bey kitabında bu seferle ilgili olarak ilginç şeyler anlatır. Ancak bu son kullanılışı olacak ve birkaç ay sonra Aralık 1920’de Dinar’ın İğdecik Köyündeyken tenkil edi- lecektir. Olayı “vahşet” ve “katliam” gibi kelimelerle tanımlamak aşırı yorum değil mi? Atmışın üzerinde kişinin, yirmiden fazlası yere yatırılıp koyun boğaz- lar gibi boyunlarından kesilerek öldürülmesini vahşetten başka ifade edebilecek bir sözcük bilmi- yorum ben. Atmıştan fazla kişinin hiçbir sorgu sual olmaksızın öldü- rülmesine katliam denilmezse ne denir? Sizin söyledikleriniz Kuvayı Milliye’yi kötülemek anlamına gelir mi? Çünkü böyle iddia edenler var. Bunu iddia edenin önce zekâsın- dan, sonra da niyetinden şüphe ederim. Ayrıca iddia edenin, şu cümlen Kuvayı Milliye’yi kötüle- mektir diyerek bir tek cümlemi ol- sun göstermesi gerekir ki bugüne kadar böyle bir şey duymadım. O zaman da niyetin başka oldu- ğunu düşünür, kendisini müfteri- liğiyle baş başa bırakır geçerim; boş laflarla uğraşacak halim yok. Mutabık olmadığınız karşı gö- rüşler için ne düşünüyorsunuz? Benim mutabık olmadıklarım bu olaya, geçmişte isyan demiş olanlarla, bugün hala isyan di- yenlerin tümüdür. Ben bu olayın isyanla uzak yakın hiçbir ilgisi ol- madığını söylüyor ve kanıtlarımı açıkça gösteriyorum. İsyan diyen birisinin de isyanın kanıtlarını de- ğil, kanıt sayılabilecek bir tek şeyi olsun göstermesi gerekmez mi? Ben bugüne kadar akla yakın böyle bir şey görmedim. Görü- nüşe göre tek kanıtları Mustafa Kemal Paşa’nın mecliste kurdu- ğu cümle. Onu da Denizli Vakası/ İsyan isyan dedikleri kitabımızda ayrıntılı olarak anlatıverdik. Bu konu nicedir konuşulmaz- ken neden tekrar gündeme ge- tirdiniz, amacınız nedir? Olay sırasında yaşayan insan- ların dışındaki bütün Denizlililer, yarı resmi diyebileceğimiz yala- na dayanılarak yazılmış kitapları okuyarak atalarının Kuvayı Milli- ye’ye isyan etiğine inanıyorlardı ki ben de bunlardan biriyim. Oku- maya da bu merak yüzünden başlamıştım. Yani isyan eden Denizlililerin en azından elebaşla- rının kimler olduğunu öğrenebil- mekti gayem. Kendim de Deniz- li’nin yerlisi olduğuma göre, kendi sülalemde de hainler olması ola- sılığı vardı. İşin içine girince yıllar- ca çıkamadım. Yıllarca diyorum çünkü benim işim bu değil. Kendi işimden gücümden ayırdığım za- manları bu konuya vakfettim. İnce ince, titiz bir araştırma sü- recinin sonunda, gerçeğin söyle- nildiği gibi olmadığını anladım. İsyan isyan diyerek yüz yıl in- sanların akıllarıyla alay edilmiş ve koca bir şehir halkına zulüm yaşatılmış. Bunu hemşerilerimle paylaşmasam olmazdı elbette. Elim de biraz kalem tuttuğu için bir kitap yazarak bu görevimi yerine getirmiş oldum. Evet, gün- deme getirmekten amacım tam olarak budur. Denizli’nin yerel ve kamu yönetiminden beklentiniz nedir? Öncelikle bu çok hassas ve önemli konuda bilgilenmeleridir. Bu ola- yın, bu şehrin belleğine doğru ve kalıcı olarak yazılması çok önem- lidir. Çünkü onca kitap, bu halkın Kuvayı Milliye’ye isyan ettiğini yazmaktadır. Yani, bir başka de- yişle vatan haini olduklarını yaz- maktadır ve bu kitaplar havaya da uçmayacak herhâlde. Bu nedenle, bu konuda ortak akılla davranılarak neler yapılabilece- ği araştırılmalıdır. Burada da en büyük görev yerel yönetime dü- şer diye düşünüyorum. Çünkü bir şehrin sahibi, belediyesidir. İnce ince, titiz bir araştırma sürecinin sonunda, gerçeğin söylenildiği gibi olmadı- ğını anladım. İsyan isyan diyerek yüz yıl insanların akıllarıyla alay edilmiş ve koca bir şehir halkına zulüm yaşatılmış. Bunu hemşerile- rimle paylaşmasam olmaz- dı elbette.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTIzMzUy