Cafer Sadık Abalıoğlu Eğitim ve Kültür Vakfı | Sayı : 67 (Ekim 2024)

35 CAFERSADIKABALIOĞLUEĞİTİMVEKÜLTÜRVAKFI sinin önderi Müftü Ahmet Hulusi Efendi’yi ve Kuva-yı Milliye ha- reketini hedef almaları olmuştur. Karşı tutumlarını Müftü Efendiye yönelik tehditlere varacak şekilde artırmakta beis görmemişlerdir. Müftü Efendi’nin şehirdeki geril- menin temel nedeni olarak gör- düğü Rum erkeklerinin Eğirdir’e gönderilmelerine yönelik girişimi ve Delikliçınar’da yaptığı miting ileMüslüman halkı göç etmeme- si yönünde ikaz etmesi muhale- fetin hedefi haline gelmesine ne- den olmuştur. Muhalefet, Müftü Efendi’nin De- nizli’deki varlığına dahi taham- mül edemeyip, O’nu Tavas’a göç etmeye mecbur ederek Denizli’de yaşanacak olayların fitilini ateş- leyecek davranışlara girişebil- miştir. Muhalefetin amacı önemli ölçüde Yunanlıları kızdıracak bir şey yapmamak ve Rumlar ile iyi geçinmek üzerine odaklanmıştır. Nihayetinde o elimgünlerdeMilli Mücadele’den taviz verilmemesi gerektiğini söyleyen ve tedbirler alanMüftü Efendi; Rumerkekleri- nin göç ettirilmesindeki kararlılığı nedeniyle aldığı tehditler ile önce ailesini Tavas’a gönderirken, son- ra kendisi de Tavas’a gitmek zo- runda kalmıştır. Muhalefetin tu- tumu ile Müftü Efendi’nin Tavas’a gitmek zorunda bırakılması çok masum görülecek ve gösterilecek bir durum olmasa gerektir. 5) Müftü Efendi’nin Tavas’a git- mesi, beraberinde şehirdeki Ku- va-yı Milliye hareketine destek verenlerin de kendilerini şehir dışına atmalarına yol açmıştır. Mutasarrıflığa vekaleten ba- kan Müştak Lütfi Bey’in yanına Komiser Hamdi Bey’i alarak 132 adeta kaçarcasına Denizli’yi terk ederek Muğla’ya gitmesi kesin- likle şehirde bir yönetim zafiyeti oluşturmuştur. Böylece Deniz- li yönetim açısından tamamen boş bırakılmış ve bir otorite boş- luğu doğmuştur. Şehrin yöneti- minde var olan boşluk Müştak Bey’in vekaletiyle geçici olarak bir süre doldurulmuş ise de Müştak Bey’in ayrılması ile boşluk yeni- den oluşmuştur. Müştak Bey’in ayrılması ile şehir yönetiminde İstanbul yanlısı olduğu bilinen ve Hürriyet ve İtilaf Fırkası taraftar- larının desteklediği Kadı Seyfi’nin bir oldubitti ile Mutasarrıf vekilli- ğinde yeni bir yönetim oluşturul- muştur. Bu da şehirde İstanbul ve Ankara çekişmesi ile istenme- yen gelişmelerin tetiklenmesine yol açmıştır. Yönetim boşluğunu kendi lehlerine yönelik kullanan muhalifler ile Yunan işgali endi- şesi içinde olanların doldurmaya çalışması Kuva-yı Milliye taraf- tarlarının şehirdeki ağırlıklarını ve kontrollerini kaybetmelerine ne- den olmuştur. Denizli’de olayın patlak verme- si ile Yüzbaşı Rıfat Bey kaçarak Muğla’ya gitmiş ve Mutasarrıf Müştak Bey’in odasına girdiğin- de “Berbat. Denizli bitti. Çok fena, Vak’a feci” dediğinde yanında bulunan Hamdi Bey, Müştak Bey’e “Beyefendi hayatımızı size borçluyuz” demiştir. Bu şaşkınlık- la söylenen sözler Mutasarrıfın yaşanacakları önceden tahmin ettiği ve bunu Komiser Hamdi Bey ile paylaştığını göstermekte- dir. Sındırgılı Süreyya Bey bu ko- nuşmaya şahit olduğunda olay öncesinde Denizli’den bu neden- le ayrılmış olduklarını “derin ve çok teessüf ve tesir uyandırıcı bir şüpheye düştüm.” sözleri ile ifade etmiştir. 133 Yunan işgalinin geniş- lemesinin Denizli’de yarattığı ger- ginliğin bir patlamaya yol aça- cağı öncesinde tahmin edilmiş, sürpriz olmamıştır. 6) Azınlık olarakDenizli’deki Rum- ların, Yunanlılar ile her türlü işbir- liğine girdikleri, onların ilerleyişini büyük bir coşkuyla karşıladıkları ve Kuva-yı Milliye karşıtlığı ile kış- kırtmalar yaptıkları görülmüştür. Rum erkeklerinin iç bölgelere göç ettirilmesi kararının Rumların da bu göçe karşı olmaları nedeniyle şehir üzerindeki baskıyı artırdığı bir gerçektir. Aydın ve çevresinden yapılan göçler ile Denizli’de ve Honaz’da artan Rum nüfusun varlığı göz- den kaçırılmamalıdır. Yaşanan korku ve endişenin merkezinde, Yunan ordusunun hızla Denizli’yi işgal edeceği, Rum erkeklerinin şehirden gönderilmelerinin inti- kamını Denizli halkından en ağır şekilde alacağı düşüncesi şehirde hakim olmuştur. Rumların bu ko- nudaki tehditleri, halkı korkuttu- ğu için şehrin önde gelenlerinin ikircikli hareketlerine yol açmıştır. Özellikle Sökeli Ali Efe ve Kuva-yı Milliye güçlerinin Rum erkekleri- ni göçe hazırlamaları sürecinde Denizli’deki önde gelen Rumlar; şehrin Müslüman halkına ken- dilerini korumaları konusunda sert şekilde uyarmışlar, bu şekilde davranmadıkları takdirde işgal sonrası yaşanacaklar karşısında kendilerine yardımcı olmayacak- ları tehditlerinde bulunmuşlardır. 7) Olayın sonrasında İstanbul’da- ki Hükümete bildirilmesi ile ilgili olarak 27 Temmuz 1920 tarihin- de Aydın Vali Vekili Defterdar’ın Dahiliye Nezaretine gönderdiği yazı önemlidir. Bu yazıda Denizli Olayına dair toplanan ilk bilgiler İstanbul’a bildirilmektedir. Olayın çıkış nedeni belgede aşağıdaki şekilde yer almaktadır. “…Denizli hadisesi hakkında mumaileyh ile beraberinde gelen Buldan ahalisinden birisinin Denizli’den Buldan’a ferceyab-ı firar olan bir iki kişinin ifadatına atfen vuku bulan şifahi beyanatlarına naza- ran Denizli’de sakin Rumları da- hile nakl ve tehcir etmek emel ve maksadıyla mahal-i mezkureye giden Sökeli Yörük Ali ve avene- sinin bu suretle vaki olan teklifatı ahali-i mahalliye-i İslamiye tara- fından kabul edilmeyerek Rum- ların şimdiye kadar kendileriyle birlikte hoş geçindiklerinden ve Muhalefet, Müftü Efendi’nin Denizli’deki varlığına dahi tahammül edemeyip, O’nu Tavas’a göç etmeye mecbur ederek Denizli’de yaşanacak olayların fitilini ateşleyecek davranışlara girişebilmiştir. Mu- halefetin amacı önemli ölçüde Yunanlıları kızdıracak bir şey yapmamak ve Rumlar ile iyi ge- çinmek üzerine odaklanmıştır.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTIzMzUy