Cafer Sadık Abalıoğlu Eğitim ve Kültür Vakfı | Sayı : 67 (Ekim 2024)

45 CAFERSADIKABALIOĞLUEĞİTİMVEKÜLTÜRVAKFI nin gasp edilmesi şeklinde yan- sıtmıştır. Oysa Rumların güvenlik açısından daha iç bölgelere gön- derilmesi o gün için isabetli bir karardır. Denizli Olayına rağmen Rumların göç ettirilmesinin yanlış olduğuna dair ne Refet Bey, ne Müftü Ahmet Hulusi Efendi, ne de Demirci Mehmet Efe’ye yöne- lik bir eleştiri söz konusu değildir. İstanbul’un Milli Mücadele’ye bakışındaki olumsuzluk ve İtilaf Devletlerine teslimiyeti Rumların göç ettirilmesine bir sorun şeklin- de yaklaşmasından kaynaklan- mıştır. Göçü olumsuz değerlen- direnler, göç nedeniyle Yunan kuvvetlerinin Denizli’yi işgali es- nasında şehrin cezalandırılaca- ğına inananlardır. Mücadelenin başında mücadelenin gereklili- ğine inananlar, Yunan ilerleyişi karşısında inançlarını yitirerek, vatanın tamamıyla işgalden kur- tarılarak bağımsızlığını kazana- cağı düşüncesinden uzaklaşarak Kuva-yı Milliyeyi kendilerine yük olarak görmeye başlamışlardır. Diğer taraftan Kuva-yı Milliye içinde özellikle Demirci Mehmet Efe’nin acımasız ve zalim tutumu, halkı giderek irite etmiş ve karşı- lıklı bakışlar artık nefrete dönüş- müştür. Denizli Olayının Denizli merkezi ve çevresinde halk üzerinde olum- suz etkiler yarattığı görülmüştür. Denizli halkı başından itibaren Milli Mücadele’ye verdiği büyük destek, gerekçesi ne olur ise olsun Demirci Efe’nin acımasız tutumu ile büyük bir haksızlık ve zulüm- le karşı karşıya kalmıştır. Kolay- ca hukuk yoluna başvurulması mümkün iken, kamu vicdanında suçluların cezalandırılmasına im- kan oluşturabilecek iken, sonuçla- rı tarih boyunca unutulmayacak ve vicdanları kanatacak bir yola gidilmiş olması tabii ki çok üzücü olmuştur. Yunan kuvvetlerinin Buldan ve Sa- rayköy önlerine kadar ulaştığı dü- şünüldüğünde Denizli’de yaşanan katliam Denizli ve çevresinde şok edici olmuştur. Denizlililer ile Yunan zulmünden kaçıp Denizli’ye sığınan göçmenler, kendi gözleri önünde Denizli’de Yunan zulmünü aratma- yacak insanlık dışı sahnelere şahit olmuşlardır. Demirci Mehmet Efe, soğukkanlılık göstererek olayın ya- sal çerçevede tahkiki ile Sökeli Ali Efe ile zeybeklerine zarar verenlerin yakalanması, halkı kışkırtanların tespitini yapmak yerine bildiği en klasik yola başvurmuştur. Yapılan bir provokasyon ile bir anda şehir ve insanları yakıp yok edecek zayıf bir tutum sergilenmesi, Demirci Meh- met Efe’nin Milli Mücadele içindeki saygınlığına çok büyük gölge dü- şürmüştür. Diğer taraftan kışkırtılan ve silah- landırılan, silahların patlaması ile doğacak sonuçları idrakten yoksun bir takım kişilerin, Sökeli Ali Efe ve zeybeklerine yönelik işledikleri ci- nayetler ile Denizli’de masum ve mazlum onlarca insanın kanına girilmesine neden oldukları da göz- den uzak tutulmamalıdır. Bir takım insanın şuursuzca, soygun ve aşağı- layıcı davranışları neden göstererek yine hukuktan yoksun şekilde işle- dikleri cinayetlerin masum ve maz- lum birçok insanın nasıl canlarına mal olduğunu iyi görmek gerekir. Halkı yaşananlardan sorumlu tut- maya çalışmak, halkın o günlerde Yunanlılardan endişesini yok farz ederek, yalnız efe ve zeybeklerden korkmasını gerekçelendirmek üze- rine olacaktır. Kuva-yı Milliye içinde şüphesiz her türlü insan yer almıştır. Efe ve zeybekler Batı Anadolu’da Kuvayı Milliye’nin büyük bir kısmını teşkil etmişlerdir. Bunlar eşkiyalık, çetelik yaptıklarından bölge halkı üzerin- de önemli ölçüde korkuya daya- nan bir otorite kurmuşlardır. Buna rağmen Milli Mücadele’ye katıla- rak düzenli ordu kurulana kadar

RkJQdWJsaXNoZXIy MTIzMzUy