Cafer Sadık Abalıoğlu Eğitim ve Kültür Vakfı | Sayı : 67 (Ekim 2024)
48 CAFERSADIKABALIOĞLUEĞİTİMVEKÜLTÜRVAKFI kuvvetleri tarafından işgal için davet etmiştir. Ayrıca Denizli’nin Menderes nehrinin güneyinde kalan kısmı bahsi geçen tarihlerde İtalyan işgaline ayrılmış bölge içerisinde görünüyordu. Ancak Denizli’de fiili bir İtalyan işgali söz konusu değildi. Halktan Yunan kuvvetlerine karşı direnişin başarılı olamayacağına inananlar o günkü çaresizlik içinde İtalyan işgalini bir çözüm olarak düşünmüşlerdir. Acıpayam ve Tavas’tan bu yolda girişimler olmuş, Acıpayam’dan bazı kişiler daha sonra bu eylemleri nedeniyle İstiklal Mahkemeleri’nde yargılanmışlardır. Y.n. 48- Tütenk, a.g.e., s. 43. 49- Toker, a.g.e., ss. 75-76, Tütenk, a.g.e., s.43. 50- Recep Kılıç, Milli Mücadele’de Denizli ve Denizli Olayı, Kocatepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Afyonkarahisar 2007, s. 72, https://acikerisim.aku.edu.tr/ xmlui/bitstream/ handle/11630/3511/Recep%20KILI%c3%87%20TEZ.pdf?sequence=1&isAllowed=y (Erişim tarihi: 15 Mayıs 2024) 51- Rumların nakli konusunda gerekli hazırlıklar yapılmış, trenler hazırlanarak, naklin güvenlik içinde düzenli şekilde yapılması için İşletme Müdürü Eşref ve Askeri Hat Komiseri Teğmen Kemal Beylere gereken emirler verilmiştir. Eğirdir’de aynı güvenlik içinde düzenin sağlanması için mahalli hükümet haberdar edilmiş ve Tümen Komutanı Albay Şefik Bey bu sorun ile bizzat ilgilenmiştir. Bayar, a.g.e., C.8, s. 6. 52- Akkoyun, a.g.e., s. 139. 53- Bayar, a.g.e., C.8 , s. 6. 54- Sökeli Ali Efe hakkında çok geniş bilgi bulunmamaktadır. Sökeli Ali Efe, Söke İlçesinin Nalbantlar (Sayrakçı) köyünde doğmuştur. Kuyucak’ın Başaran kasabasından Karıncalı dağı ile Babadağ’a giden yolun başındaki Jandarma Karakolunda komutan olarak görev yapmıştır. Bu görevi esnasında Demirci Mehmet Efendi’nin Zurnacı Ali Efe’yi Milli Mücadele’ye davet eden mektubundan etkilenerek Milli Mücadele’ye katılma kararı almıştır. Zurnacı Ali Efe silahlanıp karakoluna uğradığında yaptığı konuşmalar neticesinde karakolda vazifeli 5 askeri ile Demirci Mehmet Efe’ye haber göndererek kendisine katılacağını bildirmiştir. Demirci Mehmet Efe’nin kısa zamanda güvenini kazanarak en yakınında yer almıştır. Nazilli Savunması, Umurlu ve Köşk cephesindeki mücadelelerde önemli yararlılıklar göster- miştir. Sökeli Ali Efe basit eğitimi ve yaptığı görev nedeniyle subaylara karşı olumlu tavrı ve sorun çözme yeteneği ile dikkat çekmiştir. Kafkas cephesinde 7 yıl askerlik yapan ve esir düşen kardeşinin Söke’ye döndükten sonra öldürülmesi ile ilk sıkıntı yaşanmıştır. Önce Albay Refet Bey’in tavsiyesi ile katil hakkında Divan-ı Harp kararını beklemeye başlamış, bu durum uzayınca Nazilli Cezaevini basarak kardeşinin katilini kaçırarak kendi usulünce öldürmüştür. Bu olay sonrası bir daha Kuva-yı Milliye’ye hizmet etmemek üzere dağa çıkmıştır. Ancak, Albay Refet, Albay Mehmet Şefik Beyler ile Demirci Mehmet Efe’nin isteği doğrultusunda davetlerine icabet ederek tekrar Kuva-yı Milliye içinde faaliyet göstermiştir. Gönüllü ve yardım toplama ve Yunan kuvvetlerine yönelik saldırılarda görev aldığı gibi Anzavur, I. Konya ve Bolu-Düzce bölgesindeki ayaklanmaların bastırılmasında önemli hizmetler yapmıştır. Sadettin Demirayak, Aydın’ın Üç Efesi Danişmentli İsmail Efe, Kıllıoğlu Hüseyin Efe, Sökeli Ali Efe, Aydın 2011, ss.173-194 ve 222-223. 55- Bayar, a.g.e., C.8. s. 6. 56- Nuri Köstüklü, Milli Mücadele’de Denizli, Isparta ve Burdur Sancakları, Atatürk Araştırma Merkezi Yayınları, Ankara 1999, s. 183. 57- Tütenk, a.g.e., s. 43. 58- Bayar, a.g.e., C.8, ss. 6-7. 59- Kodal, a.g.e., s. 31. 60- Göçe tabi tutulan bir Rum’un “Fakir Rumlar göç ettiriliyor, zengin Rumlar saklanarak göçten kurtuluyor” şeklindeki ihbarı ve yer göstermesiyle bu durumun yaşandığı yönünde rivayetler vardır. Y.n. 61- Bayar, a.g.e., s. 7. 62- Tütenk, a.g.e., s. 43. 63- Kendisi için “Askerlik Şubesi Reisi” dışında, “Mevki Kumandanı” ve “Askerlik Kalem Reisi” şeklinde görev bilgisi verilmektedir. Y.n. 64- Bayar, a.g.e., C.8, s. 7. Albay Şefik Bey’in Albay Tevfik Bey’e telgraf sonunda; “Bu gibi milli işlere sizin karışmamanızı rica ederim.” demesi tahkir edicidir. Albay Şefik Bey’inde Albay Tevfik Bey’den hazzetmediği açıkça anlaşılmaktadır. Y.n. 65- Köstüklü, a.g.m., s. 71, Toker, a.g.e., s. 76, Tütenk, a.g.e., ss. 43-45, Tansel, a.g.e., C.III, s. 135. 66- Bugünde buradan Kızılcabölük’e ulaşan bir orman yolu bulunmaktadır. Y.n. 67- Köstüklü, a.g.e., s. 183. 68- Tütenk, a.g.e., ss. 43-44, Toker, a.g.e., s. 76. Tütenk, s. 44’de Mutasarrıf Vekili Kadı Kahraman Efendi ve 8 arkadaşının imzasını taşıyan telgrafta; “Buraya gönderdiğiniz zeybekler halkın malına, ırzına tecavüz etmekte olduklarından vukua gelecek müessif hadisenin mesuliyetinin size raci olacağını beyan ederiz.” denilmiştir. Ahmet Akif Tütenk ile Tarhan Toker, Sökeli Ali Efe dahil kızanlarının soygun hareketlerine katıldıklarını, halkı daha iyi soymak için yukarıdaki söylentiyi çıkardıklarını belirtmişlerdir. 69- Aybars, a.g.e., s. 119. 70- Apak, a.g.e., s. 89. 71- Akkoyun, a.g.e., s. 139. 72- Bunu yapmak için o gün ne yaşanmıştır ki, Düyun-u Umumiye ve Emniyet Sandığından bu şekilde ödemeler yapılma gereği duyulmuştur. Bunu anlamak mümkün değildir. Bu şekilde hareket edilme- sini haklı çıkaracak tek durum, Yunan işgalinin resmen gerçekleşeceğinin öğrenilmesi durumu olabilirdi. Ancak, böyle bir durum asla söz konusu olmadığına göre, mevcut paraların dağıtılmasını bir iyi niyet davranışı olarak değerlendirmek mümkün değildir. Y.n. 73- Yıldız, a.g.m., s. 170. 74- Bayar, a.g.e., C.8, s. 8. 75- “Yağhane” yazılmıştır. Köstüklü, a.g.m., s. 72. 76- Mehmet Şefik Bey eserinde İbrahim Namık hakkında şu bilgileri vermektedir: “Hele bu kıyamcıların başında kumandan olduğu anlaşılan ve Kuvvei Milliyede hiç çalışmamış olan İ. N. Efendinin Hür- riyet ve İtilaf Fırkasına temayülünden dolayı, Büyük Harpte İttihat ve Terakki Fırkası tarafından Jandarma Binbaşılığından tekaüde sevk edildiği haberini de ya yalan ya doğru evvelce işitmiştim.” Aker, a.g.e., Cilt III, s. 202, ayrıca s. 217’de “Kuva-yi Milliye partisi iktidar mevkiinden düştü, yerine muhalif parti iktidar mevkiine geçti” denilebilir ve bu partinin icra kuvveti de mütekait jandarma binbaşısı… Kumandasına verilen silahlı kuvvet idi ki, işte bu silahlı kuvvet, kuvvei milliye müfrezesine saldırım yapmıştı.” bilgisini eklemiştir. Bkz. Aker, a.g.e., C. III, s. 217. 77- Silahların teslimine dair farklı bilgiler vardır. Sökeli Ali Efe müfrezesinin Hükümet konağından otuz kırk adım uzaklaşıp istasyona doğru ilerlerken silahlı grubun “Durunuz!” demesiyle Sökeli Ali Efe ve mahiyeti durmuştur. Sonradan tabakların yiğitbaşısı olduğu anlaşılan kişi Sökeli Ali Efe’ye “Ahali sizlerden şüpheleniyor, bir fenalık yapmayacağınızı ahaliye inandırmak için silahlarınızı bize teslim ediniz. Vagonlara girdiğinizde size veririz… Arada bir fenalık olmasın” demiştir. Sökeli Ali Efe, “Ahaliye fenalık yapmaklığımıza sebep ne imiş? Biz kime fenalık yapmışız? Fenalık yapan oldu ise şimdi gösteriniz” sözleri ile konuşmalar devam etmiştir. Sonuçta Sökeli Ali Efe silahların teslimini kabul etmiştir. Aker, a.g.e., C.III, s. 205, Bayar, a.g.e., C.8, ss. 11-12. 78- Zeybek ve kızanların bir kısmının şahsi eşyalarını almak için Maarif Hanı’na doğru yöneldikleri belirtilmektedir. Tütenk, a.g.e., s. 45, Toker, a.g.e., s. 77 79- Akkoyun, a.g.e, s. 141. Nuri Köstüklü’ye göre ölenler, Sökeli Ali Efe ile Hacı Mustafa ve İsmail adındaki zeybeklerdir. Köstüklü, a.g.e., s. 185. Tütenk ve Toker’e göre de Sökeli Ali Efe ve bir kızan öldürülmüştür. 80- Köstüklü, a.g.e, s. 185. 81- Sıtkı Aydınel, Güneybatı Anadolu Kuva-yı Milliye Harekatı, Ankara 1993, s. 348. 82- Bayar, a.g.e., C.8, ss. 8-9. Oradaki Demirci’nin itibar ettiği köylü denilen kişi; Sökeli Ali Efe müfrezesinde bulunan Nazillili zeybek elbisesi giyen zengin bir köylüdür. Demirayak, a.g.e., ss. 201-202. 83- Toker, a.g.e., s. 77. 84- Toker, a.g.e., s. 78, Tütenk, a.g.e., ss. 45-46, Akkoyun, a.g.e., s. 142, Albay Mehmet Şefik Bey, duruma hakim olmak üzere iken zeybeklerden ikisi veya üçünün bir yük arabasına koydukları Sökeli Ali Efe ile Balyanbolulu Kara Mustafa Efe’nin cesetlerini istasyona getirdikleri, cesetlerin çıplak denecek derecede soyulmuş olduklarını, üstlerinde birer don ve birer gömlek bırakıldığını, cesetlerin yüzlerinin tanınmayacak derecede hırpalandığını, Sökelinin gözleri oyulmuş halde Demirci Mehmet Efe’nin önüne getirildiğini belirtmiştir. Albay Mehmet Şefik Bey, o anı şöyle ifade etmektedir; “Şuur denen gem kırılmış, eser kalmamış, gözler fırlamış ve dönmüş, çehreler delilerde bile görülmeyen gayri tabiiliği almış, eller kollar arkadaşlarının intikamını almak ve tehefürden duydukları ateşi teskin etmek için, vuracak, kıracak, yakacak hedef arıyordu. Onları durdurmak için ancak ilahi bir kuvvete sahip olmak gerekirdi.” Aker, a.g.e., C.III, s. 207. Tahir Kodal, Demirci Mehmet Efe için “O kadar sinirlenmiştir ki, Demirci Mehmet Efe Denizli’yi ateşe vermeyi ve istisnasız bütün Denizlilileri bile kurşuna dizmeyi düşünmüştür. Fakat, hem Şefik Bey’in hem de Şeyh Tahir Efendi’nin çabaları ile Demirci Mehmet Efe biraz olsun sakinleşebilmiştir.” tespitinde bulunmuştur. Kodal, a.g.e., s. 34.
RkJQdWJsaXNoZXIy MTIzMzUy