Cafer Sadık Abalıoğlu Eğitim ve Kültür Vakfı | Sayı : 67 (Ekim 2024)
49 CAFERSADIKABALIOĞLUEĞİTİMVEKÜLTÜRVAKFI 85- Akkoyun, a.g.e., s. 142. 86- Köstüklü, a.g.e., s. 185. 87- Yıldız, a.g.m., s. 172. Kadı Kahraman Seyfi’nin başı kesilenler arasında olduğuna dair bilgiler vardır. Demirci’nin telgrafta imzası bulunanlara yöneldiği anlaşılmaktadır. Ayrıca savcının adı Abidin olarak geçmiştir. Savcının ismi konusunda belirsizlik bulunmaktadır. Y.n. 88- Aydınel, a.g.e., s. 348. 89- Müftüler, Milli Mücadelede (Aydın Cephesinin Kurucusu) Denizli Heyet-i Milliyesi, s. 19. M. Tahir Hatipoğlu, Dalamanlızade Mehmet Şükrü Bey’in asılanlar arasında yer aldığını belirtmiştir. M. Tahir Hatipoğlu, Denizli Vak’ası ve Sındırgılı Süreyya’nın Anıları, Selvi Yayınevi, Ankara 2014, s. 166. Asılarak öldürülenlerden genellikle bahsedilmemektedir. Oysa Demirci yıllar sonra Denizli Olayı üzerine konuşurken “Denizli’de bu işe ortak olanları çınar ağaçlarına astırdım. Ağacın yetmediği yerde ağacı delip delip ipi oradan geçirttim.” demiştir. Hatipoğlu, a.g.e., s. 162. 90- Demirci Mehmet Efe şehre geldiğinde şehri şöyle tasvir ediyor; “Denizli’ye vardığımız ve şehre girdiğimiz zaman koca şehirde sanki bir mefta odası sükutu vardı. Sokaklarda, çarşıda, evlerde kimseler görülmüyordu…”. Hatipoğlu, a.g.e., s. 73. 91- Müftüler, a.g.m., s. 25. 92- Hatipoğlu, a.g.e., s. 74. 93- Yıldız, a.g.m., ss. 172-173. 94- Bayar, a.g.e., C.8, s. 14. 95- Öldürülen kişi sayısı farklılık göstermektedir: Tütenk, a.g.e., s. 46, Toker, a.g.e., s. 78, Köstüklü, a.g.m., s. 72, M. Haluk Müftüler, a.g.e., s. 51, Sıtkı Aydınel, a.g.e., s. 233, Bayar, a.g.e., C.8, s. 14, Aybars, a.g.e., s. 232, Cevdet Şemsioğlu, 20. Yüzyıl Başlarında Denizli, Denizli Büyükşehir Belediyesi Kültür Yayınları, (Yayına Hazırlayan: Haluk Şemsioğlu) Denizli 2016, s. 245, Hatipoğlu, a.g.e., s. 60’da verilen sayı 60 kadar insanın öldürüldüğü şeklindedir. Rahmi Apak, a.g.e., s. 210’da 58 kişi, Tansel a.g.e., C.III, s. 166’da 38 kişi, Lütfü Müftüler, a.g.m., s. 26’da 54 kişi, Köstüklü, a.g.e., s. 186’da 60 kadar erkek getirildiği ve öldürüldüğü bilgisini verdikten sonra Hafız İbrahim Bey’e (Tahtakılıç) dayanarak 68 kişi olarak vermiştir. Kodal ve Ali Sarıkoyuncu – Esra Sarıkoyuncu Değerli de sayıyı 68 kişi olarak vermiştir. Kodal, a.g.e., s. 35, Sarıkoyuncu – Sarıkoyuncu Değerli, a.g.e., s. 270. Sındırgılı Süreyya ise 69 olarak vermiştir. Hatipoğlu, a.g.e., s. 164-165. Bkz. Devlet Arşivleri Başkanlığı’nın (BOA), DH.KMS. 52-5/80. s.3 ve s.6’daki belgelerinde 158 kişinin öldürüldüğü bilgisi yer almaktadır. Ancak belgenin Aydın Vali Vekili Defterdar tarafından İstanbul’a 27 Temmuz ve 8 Ağustos tarihlerinde gönderildiği düşünüldüğünde öldürülen kişilerin sayısı 158 verilmesi şaşırtıcıdır. Sayı çok yüksek gösterilerek farklı düşünceler ile olay daha da büyütülmek istenmiş veya bilgi veren kaynağın 58 sayısına 100 kişi daha eklemesinden kaynaklanan yanlış aktarımından 158 olarak verilmiş olabilir. Y.n. 96- Kodal, a.g.e., s. 34. 97- Aker, a.g.e., C.III, s. 214-215, Bayar, a.g.e., C.8, s. 12. 98- Akkoyun, a.g.e, s. 143, Toker, a.g.e., s. 50’de Demirci Efe, zeybek ve kızanları tarafından öldürülenlerin bir kısmının isimlerini vermiştir. Kalem Reisi Albay Tevfik Bey, Mutasarrıf Vekili Hakim Seyfi Bey, Savcı Muharrem Bey, Saraçoğlu Hacı Salih Efendi, Gereli Zade Hoca Esat Bey, Kırfesoğlu Şakir Bey, Karabacak Oğlu Kadir Bey, Dalamanlı Oğlu Şükrü Bey (Dalamanlızade Mehmet Şükrü Denizli’yi temsilen Sivas Kongresine katılan heyet içindedir), Dalamanlı Oğlu Ahmet Usta, Jandarma Şerbetçi Oğlu Ahmet, Yedek Teğmen Erzurumlu Mustafa, Başçavuş Oğlu Mustafa, Süpürgeci Oğlu Mehmet, Gürcan Mahallesi İmamı Kapıkıran Oğlu Nuri, Delikliçınar Camii İmamı Mevlüt Hoca, Eczacı Hacı Bey, Emir Ayşe’nin 8 yaşındaki torunu Halil İbrahim, Pelitlibağ Mahallesinden 75 yaşında Emir Ayşe, Kayalıoğlu Kazım, Posta Havale Memuru İbrahim (Başı tam olarak koparılmadığından o halde uzun yıllar yaşamıştır). İbrahim Bey’in o günü anlattığı yazı. Bkz. Zeynel Besim Sun, İbrahim Bey ile röportaj yapmış ve Yeni Sabah gazetesinde “Beni Nasıl Kestiler” başlığı ile 19-30 Ekim 1939 tarihleri arasında yazı dizisi olarak yayınlamıştır. (Derleyen ve açıklayan: Önder Göçgün, s.1-19. http://dergi.csavakfi.org.tr/ sayilar/sayi61-ek2/BENI-NASIL-KESTILER.pdf (Erişim tarihi: 15 Mayıs 2024) 99- Tütenk, a.g.e., s. 46, Efe’nin amacı gaz dökerek evleri ateşe vermek ve yangından kaçarak dışarı çıkanları tüfek ateşi ile öldürmektir. Hatta Mehmet Şefik Bey’den şehrin topa tutulmasını istemiştir. Mehmet Şefik Bey bunun üzerine; “Şehir halkı elli bin kişidir. Masumdurlar. Çünkü bu günahı işleyenler 500 kişidir. Bizi ateşle karşılamadıkça, bizden top değil, tek bir tüfek bile atmanın doğru olmaya- cağı”nı söylediğini, Efe’nin bu sözleri sinirli şekilde karşılasa dahi ısrarcı olmadığını belirtmiştir. Aker, a.g.e., C. III, s. 212. O tarihte şehrin 50 bin nüfusa sahip olduğu bilgisi doğru değildir. 1926 Vilayet Tahriri’nde Denizli merkezinin nüfusu 36.076’dır. Bkz. Tahir Kodal, Denizli Nüfus Tarihi 1923-2013, Denizli Büyükşehir Belediyesi Kültür Yayınları, İstanbul 2014, s. 51. Ayrıca olaylara karıştığı iddia edilen kişi sayısının kesin olarak 500 olduğunu belirleyecek hiçbir bilgi bulunmamaktadır. Y.n. 100- Bayar, a.g.e., C.8, s. 14-15. Şükrü Tekin Kaptan, Şeyh Tahir Efendi ve Demirci Mehmet Efe arasındaki konuşmaları şöyle aksettirmiştir. -“Oğlum ne yaptın? Seni din namına, Allahın emrini yerine getirmeye davet ediyorum. Yaptığın Cenabı Hakkın rızasına aykırıdır. Fazla oluyorsun.” -“Baba yemin ettim. Denizlili olduktan sonra, beşikteki çocuğa kadar keseceğim.” -“Oğlum zaten Denizlilileri kesmişsin. Şu görülen ölülere bak. Ne bunlar, hep Denizli’li. Senin kestiklerin yaddan yabandan gelenler. Yabancı katilliğini bırak.” -“Baba ben yemin ettim. Denizli’yi yakacağım. Resmi binadan başkasını tavuk kümesine kadar yakacağım. Yeminimi yerine getirmek isterim. Denizlilileri cezalandıracağım.” -“Yakalım oğlum, ama içindeki fakirler ne olacak? Yabancı yerlerden gelenlerde yanacak. Ben senin yeminine yer bulurum. Şeriatte zorluk yoktur oğlum. Her şeyin kolayı bulunur.” -“Nasıl bulacaksın?” -“Kabristanlıkta şehir sayılır. Oranın sakinleri şehirde bulunanlardan çoktur. Burayı yaktığınız taktirde, yemininiz yerine gelmiş olacak.” Bu konuşma ile Demirci Efe ikna edilmiş ve yeminini yerine getirmesi için eski İlbadı Büyük Mezarlığı yakılarak, şehir yakılmaktan kurtarılmıştır. Şükrü Tekin Kaptan, Türk Kurtuluş Savaşında Denizli’li Önderler, Cilt 1 Denizli 1996 s. 62-63. 101- Bayar, a.g.e., C.8, s. 15. 102- Tütenk, a.g.e., s. 47, Bayar, a.g.e., C.8, s. 16. 103- Toker, a.g.e., ss. 78-79 104- Toker, a.g.e., s. 79. 105- Aker, a.g.e., C.III, s. 233. 106- Aydınel, a.g.e., s.351. 107- Köstüklü, a.g.e., s. 185. 108- Toker, a.g.e., s. 79, Tütenk, a.g.e., s. 47, Apak, a.g.e., s. 210. 109- Hatipoğlu, a.g.e., s.83-85. 110- Olayın yaşandığı günün gecesi bir telgraf muhabere memuru, Çal Kaymakamı Fazıl Bey’e (Güleç) olayın bilgisini vermiştir. Çal Kaymakamı da Afyon’daki 12. Kolordu Kumandanı Fahrettin Bey’e bilgi vermiştir. Bayar, a.g.e., C.8, s. 16, Aker, a.g.e., C.III, s. 235. 111- Bayar, a.g.e., C.8, s. 17. 112- Albay Şefik Bey olayın engellenemeyecek kadar kısacık bir anda yaşandığının belirterek “…o kısacık anın durumunu kavramış olamayacaklarından bu sözlerinde mazurdurlar.” değerlendirmesini yapmıştır. Aker, a.g.e., C.III, s. 235. Gerçekte Fahrettin Bey bir subayın bir çete reisinin silahı ile can vermesinden duyulan genel ıstırabı ve subayların efelere bakışını ortaya koymuştur. Y.n. 113- Aydınel, a.g.e., s. 353. 114- Demirci Mehmet Efe, Albay Şefik Bey’in Eskişehir’e çekilmesinden duyduğu rahatsızlığı M. Kemal Paşa’ya çektiği telgraf ile ortaya koymuştur. Albay Şefik Bey’in 57. Tümen Kumandanlığı görevine geri iadesi isteğinde bulunmuştur. Ancak, Efe’nin isteği M. Kemal Paşa tarafından kabul edilmemiş ve kendisine yeni tümen kumandanı ile samimi ilişkiler geliştirmesi tavsiye edilmiştir. Bayar, a.g.e., C.8, ss. 18-19. 115- Tütenk, a.g.e., s. 48. 116- Akkoyun, a.g.e., s. 145. 117- Köstüklü, a.g.m., ss. 72-73. 118- Tütenk, a.g.e., s. 48. Bu olay hiçbir zaman bir ‘isyan’ olarak değerlendirilmemiş, kayıtlarda “Hadise - Vak’a - Facia” olarak yer bulmuştur. Y.n. 119- TBMM Zabıt Ceridesi, 14.8.1336 Cumartesi, Devre:1, Cilt III, İçtima senesi:1, İçtima:48, Celse:2, s.220-221. Konuşmasının tamamı için bkz. s. 221-224. 120- TBMM Zabıt Ceridesi, s. 223. Albay Şefik Bey, Dr. Mazhar Bey’in iddialarının asılsız olduğunu belirterek ss. 240-255 arasında ayrıntılı şekilde iddialara açıklamalar getirmiştir. Aker, a.g.e., C.III, s.253.
RkJQdWJsaXNoZXIy MTIzMzUy