Cafer Sadık Abalıoğlu Eğitim ve Kültür Vakfı | Sayı : 67 (Ekim 2024)

50 CAFERSADIKABALIOĞLUEĞİTİMVEKÜLTÜRVAKFI 121- TBMM Zabıt Ceridesi, s. 228. 122- Aydınel, a.g.e., ss. 354-355. 123- Köstüklü, a.g.e., s. 183, Bkz.153 no’lu dipnot. 124- Bayar, a.g.e., C.8, ss. 14-15. 125- Köstüklü, a.g.e., s. 187. 126- Köstüklü, a.g.b., s. 51. 127- Ergün Aybars, İstiklal Mahkemeleri, Dokuz Eylül Üniversitesi Yayınları, C.1-2, İzmir 1988, ss. 116-117. 128- Araştırma uzadığı için bu olay ile ilgili olarak sonuç alınamadan dava kapanmıştır. Akkoyun, a.g.e., s. 145. 129- Aybars, a.g.e., s. 117. Bilal Yıldız, M. Kemal Paşa’nın 30 Ocak 1922 tarihinde Konya İstiklal Mahkemesine gönderdiği şifre yazı ile olaydan 18 ay sonra mahkeme tarafından konunun ele alınmasının önüne geçerek konuyu Dahiliye Vekaletine havale ederek kapattığını belirtmiştir. Yıldız, a.g.e., s. 176. Oysa İstiklal Mahkemesi olayın mahkeme kurulmadan önce gerçekleştiği, olayın mahkemenin ilgi alanı dışında olduğu ve o günlerde dosyayaı incelemeye müsait olmadığı gerekçesi ile dosya Dahiliye vekaletine gönderilmiştir. Bkz. Köstüklü, a.g.b., s. 51, 285 nolu dipnot. Denizli Olayına dair Ocak 1922’ye kadar resmi olmayan birçok yerden bilgi istenmiş ve bilgisine başvurulanların hepsi, çatışmanın nedenini Sökeli Ali Efe’nin halkı soymaya başlaması olarak açıklamıştır. 1922’de dahi bilgi veren- lerin “tecavüz (leri)” neden olarak bahsetmemesi ilginçtir. Y.n. 130- Mazhar Bey’in yaşananları TBMM Zabıt Ceridesi, s. 223’de “Denizli Hadisesi” değil, “Denizli hadisatı” olarak nitelemesinin çok isabetli olduğu anlaşılmaktadır. Y.n. 131- Köstüklü, a.g.e., s. 187. 132- Akça, a.g.e., s.79. Bayram Akça, Müştak Liütfi Bey’in yanına Denizli Jandarma Kumandanını da alarak Muğla’ya gittiğini belirtmektedir. Fakat, Müştak Bey’in Jandarma Kumandanını da yanına alarak Muğla’ya gittiğine dair bilgiyi doğrulayacak başka bir çalışma bulunmamaktadır. Y.n. 133- Hatipoğlu, a.g.e., ss. 45-46. 134- Bkz. Ek-1, Devlet Arşivleri Başkanlığı, DH.KMS 52-5/80, s.3 (BOA. DH.KMS 00052.5.00080.003) 135- Aydınel, a.g.e., ss. 351-352. 136- Aker, a.g.e., C.III, s. 233. 137- Denizli Olayının incelenmesi Konya İstiklal Mahkemesine verilmiş, ancak Efe’nin Çerkez Ethem ile birleşebileceği ve Milli Mücadele’ye karşı savaşacağı endişesiyle daha ileriye gidilmesinden vazge- çilmiştir. Soruşturma raporlarında Sökeli Ali Efe ve zeybeklerin halkı soyduğuna dair bilgiler yer almıştır. Akkoyun, a.g.e., s. 144. 138- Hatipoğlu, a.g.e., s. 176. 139- Hatipoğlu, a.g.e., s. 45. 140- Devlet Arşivleri Başkanlığı, DH.KMS 52-5/80, s.3. 141- Bkz. Ek-2, Devlet Arşivleri Başkanlığı, DH.KMS 52-5/80, s.6. (BOA.DH.KMS 00052.5.00080.006) 142- Devlet Arşivleri Başkanlığı, DH.KMS 52-5/80, s.3. 143- Bayraktar, a.g.e., s. 144. 144- Nurettin Paşa’nın cephe komutanlığına atanması daha önce düşünülmüştür. M. Kemal Paşa’nın Nurettin Paşa’nın atanması durumunda “namus ve hayatlarını ortaya koymuş iki değerli arkadaşın kalbinin kırılmasına Heyet-i Temsiliye’ye tamamen iteatkar ve padişaha da bağlı Demirci Efe ve mahiyetinin memleket için zararlı bir şekle girmesine sebebiyet verilmiş olacaktı.” şeklinde değerlendir- mesi önemlidir. Tayyib Gökbilgin, Milli Mücadele Başlarken, Sivas Kongresinden, Büyük Millet Meclisinin Açılmasına (4 Eylül 1919-23 Nisan 1920), İkinci Kitap, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul 2011, ss. 530-531. 145- Aker, a.g.e., s. 206. Bu his gerçekte karşılıklıdır. Rahmi Apak; İsmet, Refet, Fahrettin Paşalar (Altay) ile Ayıcı Arif, İzzettin (Çalışlar), Aşir, Derviş ve Ömer Halis Beylerin açıkça çeteciliğe karşı olduklarını belirttikten sonra “…kıtaların başında bulunan alay ve tabur kumandanlarının yüzde doksanının çetecilerden nefret ettiklerini biliyordum” demiştir. O günlerde çetelerin intizama altına alınması mümkün görülmüyor, tasfiyesine girişmek ise tehlikeli bulunuyordu. Rahmi Apak, Yetmişlik Bir Subayın Hatıraları, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 1988, ss. 213-214. 146- Tokat, a.g.e., ss. 48-49. 147- Bayraktar, a.g.m., s. 143. 148- TBMM Gizli Celse Zabıtları, 25 Şubat 1338 (1922), Cilt:17, 165. İn’ikat, Celse 2, s. 879. 149- Erol Akcan, Milli Mücadele’de Demirci Mehmet Efe (1919-1920), Atatürk Araştırma Merkezi Yayını, Ankara 2014, ss. 150-151. 150- Demirci Efe ile Faik Bey arasında ilişkileri geren en son olay, Demirci Mehmet Efe’nin mahiyetinden Tavaslı Kara Ali ve arkadaşının soyulması olmuştur. Demirci Mehmet Efe suçluların yakalanmasını Mutasarrıf Faik Bey’den istemiştir. Suçlular yakalanmış ise de suçlulardan birinin hastaneden kaçması üzerine Demirci Efe, Faik Bey’den üç gün içinde suçluyu yakalamasını istemiştir. Yakalamadığı takdirde hükümet binasına girmesini yasaklamıştır. Faik Bey durumu Ankara’ya bildirince Ankara tarafından çağrılmış ve vekaleti Tahrirat Katibi’ne bırakarak Denizli’den ayrılmıştır. Akcan, a.g.e., s. 152. 151- Bayraktar, a.g.m., s. 151, Ethem Peker, Milli Mücadele Yıllarında Denizli ve Civarındaki Kuva-yı Milliye Faaliyetleri, Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Denizli 1998, s. 94. 152- Akcan, a.g.e., s. 153. 153- Tokat, a.g.e., s. 49. 154- Aker, a.g.e., C.III, ss. 214-215 155- Hatipoğlu, a.g.e., s. 78. 156- Emine Pancar, “Yörük Ali Efe Kuvvetleri ve Demirci Mehmet Efe Kuvvetleri Arasındaki Çatışma (19 Ağustos 1920), Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt:22, Sayı:1, 2012 s. 260. 157- Akcan, a.g.e., s. 168. Erol Akcan, Milli Mücadele’de Demirci Mehmet Efe’nin Faaliyetleri 1919-1920, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, (Yayınlanmış Yüksek Lisans Tezi), Konya 2005, s. 127. 158- “Demirci Mehmet Efenin Muharririmize Sözleri”, Memleket Haberleri, Vatan, 5 Eylül 1934, s.10. 159- Ercan Haytoğlu, “Milli Mücadele Döneminde Tavas”, Kadim Oğuz Şehri Tavas, Editörler: Mehmet Meder, Süleyman İnan, Mehmet Karabay, Tavas Belediyesi, İzmir 2014, ss. 47-48. 160- Denizli Olayı sonrası kontrolü sağlayacak Denizli’de yeterli jandarmanın bulunmadığı ve Demirci Efe’ye karşı duyulan endişenin yersiz olmadığını gösteren bilgiler bulunmaktadır. BMM’nin bu güçten yoksun olduğu gibi Devlet Arşivlerinde bulunan 27 Temmuz 1920 tarihli Aydın Vali Vekili Defterdarın İstanbul’a Dahiliye Nezaretine gönderdiği yazıda; “… Gerçi gerek Antalya tarikiyle bahren ve gerek Alaşehir yolu üzerinden berren şu günlerde Denizli’den kimse gelmediği içün hadisenin şekl ve suret-i vukuu ve neticesi suret-i sahihada anlaşılamamış ise de her halde Denizli’de bir hadisenin vukuu şüphesiz olmasına diğer taraftan vakıa müsebbiblerinin tedib ve tenkil ve bunların diğer mahallere de tecavüzlerinin men’i içün filhakika mahallerine kuvay-ı kafiyye izamı lazım ve labüd ise de taht-ı işgalde bulunan mahallerden işgal harici kalan bu kazalara jandarma izamına imkan olmadığı gibi esasen merkez-i vilayet de ancak hükümet kapusunda nöbet beklemek üzere silahları iade olunan 18 neferden başka jandarma mevcud bulunmadığı cihetle hükumet-i merkeziyece ittihaz olunacak tedabire değin halkın muhafaza-i mal ve canı için milis teşkilatının tevsi ve tezyidi lüzumu kaymakam beye şifahen tebliğ edilmiş ve keyfiyetin nezaret-i celilelerine arz olunacağı da ilaveten dermiyan kılınmıştır.” cümleler de durumu ayrıca göstermektedir. Devlet Arşivleri Başkanlığı, DH.KMS 52-5/80, s.3, yine bkz. Ek-3 Devlet Arşivleri Başkanlığı, DH.KMS 52-5/80, s.1 (BOA. DH.KMS 00052.5.00080.001) 161- İbrahim Balık, Belgeler Işığında Çal Tarihi, Çal Belediyesi Kültür Yayınları, Denizli 2017, s.112. 162- Tokat, a.g.e., s. 70. Teoman Ergül, Ankara’nın o günlerde başına yeni gaile açmak istemediği için suskunluğu tercih ettiğini belirtmiştir. Ergül, a.g.e., s. 376. 163- TBMM Gizli Celse Zabıtları, 30 Kanunu Evvel 1336 (1920), Cilt:7, 126. İn’ikat, Celse 3, ss. 304-305 164- TBMM Gizli Celse Zabıtları, 30 Kanunu Evvel 1336 (1920), Cilt:7, 126. İn’ikat, Celse 3, s. 305. 165- Kandemir, “Bir gece yarısı Menderes’in Sağ kıyısından düşmanın gerisine geçtik”– Yörük Ali Efe Hatıralarını Anlatıyor, Efeler Diyarında”, Yurt Yazıları, Tasviri Efkar, 9 Mayıs 1940, s.2.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTIzMzUy