Cafer Sadık Abalıoğlu Eğitim ve Kültür Vakfı | Sayı : 67 (Ekim 2024)
53 CAFERSADIKABALIOĞLUEĞİTİMVEKÜLTÜRVAKFI çok sayıda insanı katlettiğini, De- mirci’nin de bu olayı örtbas et- mek için Denizlili bazı ileri gelen- lerin, “ Yunan gelecek olursa çok mezalim yapıyor” diyerek kente İtalyanları davet etmek isteme- lerini mazeret olarak gösterdi. Her ne kadar kendisi bu olay sırasın- da Çal Cephesinde asker olarak bulunuyordu ise de, anlattıkları Denizli’de halk arasındaki hakim kabulleniş olmalı diye düşünüyo- rum. Babaannem ise olayları bir genç kız olarak yaşamış. Sarayköy’den top seslerinin duyulduğu zaman- lardı diyerek, efelerin Denizli’de çok soygun yaptıklarını, halkı bezdirdiklerini, özellikle Kaleiçi’n- de dükkanları kırıp yıkıp yağma- ladıklarını anlatırdı. Hatta Kaya- lık mahallesinde, Müftü Ahmet Hulusi Efendi’nin komşusu olduk- ları eve soyguna geldiklerini, ba- basının atını alıp götürdüklerini anlatmıştı. Müftü Ahmet Hulusi Efendi’nin oğlu Lütfü Müftüler de, Tavas’a göçtüklerinde kendi evle- rinin bile soyulduğunu anlatır. 1 İsmail Dedem ise 14-15 yaşında, o zamanları çok daha derin ve acı bir şekilde yaşamış. Demirci’nin katlettiği kişiler arasında ağabeyi Salih de varmış. Ağabeyi Kaleiçin- de Ahmet Özkardeş ile ortak ma- nifatura işi yapmaktaymış. Şimdi okuduklarımı düşünüyorum da dedem ağabeyinin boynunun kesilerek katledildiğini biliyor ol- masına rağmen, o ayrıntıyı hiç- bir zaman anlatamamıştı. Keşke dedeme daha fazla şeyler sora- bilseydim; “ağabeyini nerede ve nasıl aldılar? Demirci bu işi neden yaptı?” diye. Kendi yaşadığı trav- ma da az değil. İki üç gün süreyle akrabalarının evinin çatı arasında saklanmış. Daha sonra ağabeyi- nin yetim kalan kızını ve oğlunu bir eşeğin heybelerine yerleştirip, Tavas’taki akrabalarının yanına göç ettiğini anlatmıştı. Dedeme Demirci’nin torunu ile yatılı kolej- de birlikte okuduğumuzu söyle- dim. Merakla, “Nasıl bir çocuk?” diye sordu. Okul arkadaşımMeh- met Demirciefe, çok sevecen ve iyi bir arkadaştı. O sıralar, onun de- desinin Denizli’de yaptıklarından haberi var mıydı bilmiyorum, an- cak benim de o tarihlerde Demir- ci katliamı ile ilgili ayrıntılı bilgim yoktu. İlerleyen yıllarda, yerel tarihe olan merakım nedeniyle okudu- ğum bazı kitaplarda çelişkili an- latımlara rastladım. Kimisinde Denizlililer suçlanırken, kimisinde Demirci’nin caniliği vurgulan- maktaydı. Hatta, bazı yanlı ya- zıldığı çok belli kaynaklarda da Demirci’nin Millî Mücadele Kah- ramanı oluşu öne çıkarılıyordu. Hemen hemen tüm kaynaklarda olay, Demirci Efe’nin Denizli’deki Rumların tehciri için gönderdiği kızanı Sökeli Ali Efe ve yanındaki birkaç efenin öldürülmesi sonrası, öfkelenerek sayıları 60-70 arasın- da olan masum insanları boğaz- latarak katlettirmesi şeklinde an- latılır. Olay Demirci cephesinden, “Denizlililerin isyanı” gerekçesi ile savunulur. O günün koşulları altında olayın çok üzerine gidilmez. Yüzeysel de- nilebilecek sorgulamalarla olay geçiştirilir. İlerleyen zamanlarda İstiklal mahkemelerinde davalar görülse de üzerinin kapatılması ve unutulması yönüne gidilir. Bugünden, o günlerin değerlen- dirmesini yapmanın çok güç ol- duğu açıktır. Ancak mevcut tarihi belge ve bilgilerin ışığında bazı sorgulamaları yapmak gerekir. Vak’anın Gelişmesi Sürecin tam içinde olan, Demir- ci’nin yanında bulunan, ancak olayların gelişmesinde basiretli davranamadığı açık olan Albay Şefik Aker’in anlatımlarının ta- raflı olacağı aşikardır. Bu nedenle birçok kaynağın da alıntı yaptığı Ahmet Akif Tütenk’in 2 yazdıkla- rından kısa bir özet aktarabilirim. Köşk cephesinin çökmesiyle, Ay- dın, Umurlu, Köşk, Sultanhisar, Atça ve Nazilli Rumları Denizli’ye gönderilmiş, yanı sıra Beydağ, Ödemiş ve Nazillili Müslüman göçmenlerle birlikte büyük bir ka- labalık oluşmuştur. 5 Temmuz ta- rihine gelindiğinde Denizli Heyet-i Milliyesi şehirde asayişi teminde oldukça zahmet çekmektedir. Heyet-i Milliye başkanı Müftü Ahmet Hulusi Efendi, karargahını Goncalı’ya kuran Demirci Meh- met Efe’yi telgraf başına çağıra- rak, Rum göçmenlerin iç kesim- lere tehcirini sağlamasını talep eder. Aynı anda Müftü Tavas’a gitmek üzere müsaade ister ve ertesi gün kendi ailesi ile birlikte Heyet-i Milliye mensupları ve ya- kınları Tavas’a giderler. 5 Temmuz günü, Denizli Heyet-i Milliyesinin dağılma emareleri belirince, Belediye Reisi Hacı Tev- fik Bey’in daveti üzerine, şehirde kalan Türk ve Hristiyanlardan oluşan bir grupla Belediye daire- sinde toplantı yapılır. Halktan da bu toplantıya katılanlar vardır. Toplantı sonunda şehrin idare ve asayişi için sekiz üyeden oluşan, Hicret Etmeyeceklerin Hukukunu Müdafaa Cemiyeti kurulur. Yine aynı gün, Goncalı’danDeniz- li’ye Rum erkeklerini trenle Eğir- dir’e nakletmek için jandarma Yüzbaşısı Rıfat ve Mülazım Fazıl Efendiler gönderilir. Yüzbaşının bu görevi gerçekleştirebilmek için yeterli kuvvet olmadığını bildir- mesi üzerine, Demirci, Sökeli Ali Efeyi otuz kadar zeybeğiyle birlik- te gönderir. 6-7 Temmuz günleri tüm nakil işlemi tamamlanır.
RkJQdWJsaXNoZXIy MTIzMzUy