Cafer Sadık Abalıoğlu Eğitim ve Kültür Vakfı | Sayı : 67 (Ekim 2024)
55 CAFERSADIKABALIOĞLUEĞİTİMVEKÜLTÜRVAKFI yeti çatısı altında birleştirilmiştir. 4 Bölgede düzenlenen 1. ve 2. Nazilli kongresi, Alaşehir kongresine katı- lım sağlanmıştır. Sivas Kongresine, Denizli Heyeti Milli kararıyla Belevli Yusuf, Kü- çükağazade Necip Ali, Dalamanlı zade Mehmet Şükrü Bey’den olu- şan 3 üye ile katılım sağlamıştır. Denizli Millî Mücadelede önemli bir lojistik merkeziydi. Cephelere unlar burada çok sayıda bulunan değirmenlerden sağlanmaktaydı. Benzer şekilde askerin ve süvarinin ihtiyacı koşumların sağlanması için Denizli’nin deri üretimindeki yeri nedeniyle, askeri tabakhane bölüğü kurulmuş ve mesleği ta- baklık olan Denizlili askerler bura- da görevlendirilmişlerdir. 5 Denizli çevresindeki çoğu şehirle- rin işgal altında olması nedeniyle, Batı Anadolu’da mücadelenin en önemli asker kaynağı yine Deniz- li olmuştur. Mütareke nedeniyle, itilaf devletlerince bütün topların kamaları sökülmüş ve işlevsiz hale getirilmişti. Bu topların kamaları- nın prototiplerinin yapılması, An- kara’dan gelen bir mühendis su- bay eşliğinde Denizli’de Denizlili ustalarla gerçekleştirilmiştir. Mayıs 1919 tarihinden itibaren Denizli’de çok kereler gönüllü müfrezeler teşkil edilerek, cep- helere gönderilmiştir. Son olarak 1 Temmuz 1920 günü Denizli He- yet-i Millîyesinin Başkanı Müf- tü Ahmet Hulusi Efendi, Delikli- çınar’da düzenlenen mitingde, halkı hicret etmemeğe, korkma- mağa ve gençleri gönüllü askere yazılmaya davet eden söylem- de bulunmuştur. 115 kişi hemen gönüllü yazılmış ve oluşturulan müfrezeye İntikam Bölüğü adı verilerek Buldan’a Derbent Boğa- zını tutmak üzere gönderilmiştir. Yine, Türk Ocağından Ankara’ya çekilen bir telgrafta, Denizli genç- liğinin bir fert kalıncaya kadar canlarını feda etmeye and içtikle- rini belirtmişlerdir. 6 Bu durumda şu soru akla gel- mektedir. 5 Temmuz tarihine ka- dar hep Milli Mücadele’nin en büyük destekçisi olan şehirde, aynı gün içinde nasıl Milli Müca- dele karşıtlığı gelişmiş olabilir ve de Denizli İsyanı olarak nitelendi- rilebilir? Yoksa bu sadece efelerin şerrine bir tepki miydi? Milli Mücadele’de Efelerin Rolü Efelerin Aydın cephesinde Yu- nanlıların ilerlemesine ilk başlar- da katkıları olduğu yadsınamaz. Bu henüz ordusunu kuramamış olan Büyük Millet Meclisine za- man kazandırmıştır. Yanlarında bulunan ordu mensubu subay- ları pasifize ederek kendi yön- temlerini etkin kılmışlardır. Ancak zaman içinde olumsuz etkileri gö- rülmeye başlanmıştır. Sabahattin Selek, Milli Müca- dele isimli kitabında şöyle yaz- maktadır: “…. müfrezelerinin git- tikçe şımardıkları, faydadan çok zararlı hale geldikleri ve üstelik son Yunan taarruzunda muha- rebede işe yaramadıkları iyiden iyiye anlaşılmaya başlamıştı. Bunlar ancak iç ayaklanmala- rın bastırılmasında işe yarıyor ve böyle vazifelere severek koşu- yorlardı. Bunun sebebi de basit- ti: Kuva-yi Milliye müfrezelerinin çoğu eşkıya ve çapulcu olan eratı isyanların bastırılması sırasında bol bol soygun yapabiliyorlardı. Ankara’daki yöneticilerin ve ku- mandanların huzurunu kaçıran, dikkate değer başlıca iki kuvvet vardı: Çerkez Ethem’in Kuvayi Seyyaresi ve Demirci Efe Kuvvet- leri. Çerkez Ethem de, Demirci Efe de cahil oldukları için durumu gereği gibi değerlendiremiyorlar- dı. Ordunun zayıf hali yanında topladıkları kuvvetlerin gücünü olduğundan fazla görüyor ve bütün Batı Cephesinin yükünü taşıdıklarını sanıyorlardı. Halbuki muntazam Yunan ordusu karşı- sında esaslı bir muharebe vermiş ve dişe dokunur herhangi bir ba- şarı sağlamış değillerdi. Bütün başarıları, yukarıda belirtildiği gibi iç ayaklanmaların bastırıl- masında idi. İç ayaklanmalar hem müfrezelerin çapulla bes- lenmesini, müfreze efradının ken- dilerine bağlanmasını sağlıyor, hem de şahsen servet toplamak imkanını veriyordu.” 7 Efelerin tabiatı gereği çok güve- nilir olmadıkları açıktı. Mehmet Demirci Efe ile uzun süredir birlik- te olan 57. Tümen Komutanı M. Şefik Aker anılarını yazdığı kita- bında bile Demirci’nin o sıralarda Milli Mücadeleye olan inançsız- lığının dışa vurumu ve şüphesini şöyle anlatmaktadır: “… Demirci Mehmet Efe’yle oturuyorduk. Hiç ilgisi yokken birdenbire omzunda asılı çantasından bir kâğıt çıkara- rak bana uzattı. ‘Bu telgrafı Padi- şaha çektim, dört beş gün oldu, hala cevap alamadım. Acaba neden?’ dedi. Kâğıdı okudum. Demirci Mehmet Efe’nin ağzın- dan kuvvetli bir kalem ve ifadeyle doğrudan saray yazılan telgraf- ta Demirci Mehmet Efe, Padişa- ha bağlılığını, sadakatini ve onun uğrunda canını feda etmeye ha- zır olduğunu bildiriyordu. 8 “…Delibaş isyanını bastırmaküze- re Demirci Mehmet Efe ve kuv- vetleriyle Akseki’ye yürüdük. Bir bahaneyle ben, Demirci Mehmet Efe’ye “Ankara Milli Hükümetini kızdıracak işlerden sakınmasını, Ankara Hükümetine bağlılığını ve sadakatini korumasını, aksi takdirde kazandığı itibarını kay- bedeceğini” söyledim. Demirci Mehmet Efe biraz sinirlenerek ‘… İtalyanların tarafına geçersem beni el üstünde tutarlar’ dedi.” 9 Sürekli gelgitleri olan Demirci Efe’nin Konya Delibaş İsyanı ön- cesi Şefik Aker ile olan pazarlığı, efelerin güvensizlik konusundaki karakterini ele vermektedir. “…maalesef bazı yerlerde beni de üzen bireysel hırsızlıklar olmuştu. Demirci Efe’nin Mustafa Ke- mal’e yazdığı telgraf üzerine, Atatürk de Efe’ye cevap yaz- mıştır. “Mustafa Kemal’in bu telgrafı bizim için de bir direktif mahiyetinde idi. Denizli cinaye- tini yapan bir sergerdenin şim- dilik hoş idare edilmesi lazım geldiğini gösteriyordu.
RkJQdWJsaXNoZXIy MTIzMzUy