Cafer Sadık Abalıoğlu Eğitim ve Kültür Vakfı | Sayı : 67 (Ekim 2024)

58 CAFERSADIKABALIOĞLUEĞİTİMVEKÜLTÜRVAKFI etti: ‘Denizli’yi kana bulayan bu adamları, memleketi kurtaraca- ğım diyen bir hükümet, meydan- da bırakır mı? Onların zulümle- rine göz yuman bir hükümete inanılır mı? 16 Aralık tarihinde Albay Refet komutasında Isparta’nın İğdecik köyünde bulunan Demirci Meh- met Efe’ye ani bir baskın yapılır. Demirci’nin kaçmasına fırsat ta- nınır. İlerleyen günlerde yanında bir miktar kızanı ile birlikte köyü- ne yerleşmesine izin verilir ve Milli Mücadele dışı bırakılır. Vak’anın ardından yazılanlar Olayın yarattığı travma öylesine büyük olmalıydı ki, bu konuda olayın içinde yaşayanlar ancak yıllar sonra hatırlayarak anılarını yazmışlardır. Demirci’nin yanındaki Albay Şe- fik Aker anılarını olayların üze- rinden 17 yıl geçtikten sonra 1937 yılında yayınlanmıştır. Denizli Müftüsünün oğlu Lütfü Müftü- ler’in “Denizli Demirci Vak’ası” başlığını attığı “Denizli Heyeti Milliyesi” isimli kitabı 1947 yılında kaleme alınmıştır. Denizli Vak’ası ile ilgili bir diğer kaynak, Denizlili olmayan, ancak Denizli’de İsmet İnönü Lisesinde Tarih Öğretmeni Ahmet Akif Tü- tenk tarafından 1949 yılında ya- zılmıştır. Olayı bizzat yaşayanlar- dan, üzerinden tam 29 yıl geçmiş anıları derlemiştir. Olayların yakınında yaşayan- lardan Emin Aslan Tokat ise anı- larını 35 yıl sonra yazmıştır. Celal Bayar da “Ben de yazdım” isimli anılarında Denizli Vak’asını daha çok olayı bizzat yaşayanlardan alıntılayarak 1960’lı yıllarda yaz- mıştır. Fahrettin Altay’ın ise için- de Denizli Vak’asını da anlattığı anıları 1970 yılında dağınık hal- deki notlarından derlenerek kitap haline getirilmiştir. Denizli Vak’ası hakkında yazı- lanlar, yazanların algısı doğrul- tusunda adlandırılmıştır. Rahmi Apak, İstiklal Savaşında Garp Cephesi Nasıl Kuruldu isimli kita- bında “Denizli Faciası” başlığını kullanmıştır. Keza Denizli Mu- tasarrıfı Faik Öztrak basılmamış anılarında “Denizli Faciası” ifade- sini kullanmıştır. Celal Bayar ise kitabında “Denizli Vak’ası diye anılan feci olay; bugün dahi De- nizlililer bunun hatırasını ıstırap içinde yaşarlar” diye tanımlar. 16 Tarih belgelere dayanarak yazılır. Bu belgelerin doğruluğu sorgu- lanabilir. Ancak bunların doğru- luğunu teyit edecek kişilerin kay- bı sonrası, bazı noktaları tartışılır hale gelir. Bu nedenle birçok te- vatür yaratılıp bazılarının kahra- man bazılarının da hain oldukları kolaylıkla iddia edilebilmektedir. Benzer şekilde yazılan anıları, se- çilmiş dar pencereden yorumla- mak objektifliğin kaybolmasına neden olabilmektedir. Hele bu- radan kesin bir hüküm çıkarmak büyük yanlışlık olsa gerek. Bu durumu olayların içinde veya kıyısında veya bizzat yaşayan- ların anılarındaki çelişkilerinde de görmek mümkün. Bunun en ilginç örneği 57. Tümen Komu- tanı Albay Şefik Aker’in anılarını yazdığı kitabında, Mutasarrıf Faik Öztrak’ı suçlamasıdır. Faik Öztrak da yazılanlardan dolayı mahke- meye başvurmuştur. Yargılama sırasında Şefik Aker kitabının “res- mi nitelikte ve görev olarak yazıl- mış Harp Ceridesi olduğunu” id- dia etmesi üzerine, Genelkurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak imzasıyla mahkemeye gönderi- len cevabi yazıda, sonuç olarak: Mumaileyhin bu yazılan tam bir Harp Ceridesi şeklinde değildir. Bir hatıra kabilinden telakki olunmak daha doğru olur” denmiştir. 17 Taraflar bir diğerini bolca kullan- dıkları yalancılık, iftira, görevi ih- mal, başarısızlık gibi kelimelerle suçlamışlardır. Yargılama sonun- da Albay Şerif Aker beraat etmiş, fakat sözü edilen kitap o tarihte Genelkurmay Başkanlığının em- riyle toplattırılmıştır. Faik Öztrak davayı temyize götü- rerek bu tartışmayı sürdürmüştür. Denizli Vak’ası hakkında yazılanlar, yazanların algısı doğrultusunda adlandırıl- mıştır. Rahmi Apak, İstiklal Savaşında Garp Cephesi Nasıl Kuruldu isimli kitabın- da “Denizli Faciası” başlığını kullanmıştır. Keza Denizli Mutasarrıfı Faik Öztrak ba- sılmamış anılarında “Denizli Faciası” ifadesini kullanmıştır.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTIzMzUy