Background Image
Previous Page  15 / 44 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 15 / 44 Next Page
Page Background

düşerek Dirbol şeklinde telaffuz edilmeye başlanmıştır.

XVI. yüzyıldan itibaren bütün arşiv belgelerinde

"Direbolu" şeklinde kaydedilmiştir.

Köyün adını aldığı Tripolis şehri XII. yüzyıla kadar

Hierapolis (Pamukkale) ile birlikte Denizli bölgesindeki

önemli Bizans şehirlerinden birisi idi. Bu yüzyıldaki Türk

akınları sonrasında şehir harabe haline gelmiştir. XII.

yüzyılın başlarında Menderes nehri Bizans'la Selçuklular

arasında sınır teşkil ediyordu. Tripolis de uzun süre

Bizans'ın elinde kaldı. Ancak Selçuklu Devleti Moğol

tahakkümü altına girdikten sonra uçlarda toplanan

Türkmenler zamanla bütün Batı Anadolu'yu ele

geçirdiler. Böylece Tripolis ve çevresi de Türklerin eline

geçmiş oldu. Türkler her zaman Bizans şehirlerini ihya

edip, yerleşmediler. Birçok yerde görüldüğü gibi hep

Bizans şehirlerinin yakınlarında ayrı, şehir ve köyler

kurdular. Mesela Denizli buna en güzel örnektir. Bunun

sebebi muhtemelen Bizans şehircilik anlayışı ve

mimarisinin farklılığı olabilir.

Tripolis şehri için de aynı şey vaki oldu. Türkler

savaşlar sonucunda harap olan şehri imar ve ihya etmek

yerine bu yıkılmış Bizans şehrinin yanı başına yeni

yerleşim alanları kurdular. Bu yerleşim alanı tahrir

defterlerinde Kaş-ı Yenice olarak geçmektedir ki,

bugünkü Yenicekent kasabasıdır.

Direbolu, Yenice'ye göre daha eski bir yerleşim

merkezidir. Nitekim XVI. ve XVII. yüzyıllardaki arşiv

belgelerinde nüfusça da Direbolu Yenice'den daha

kalabalıktır. 1520 tarihli tahrir defterine göre Kaş

Yenice'de 84 vergi mükellefi kayıtlı iken Direbolu'da 147

vergi mükellefi vardır.

1530 tarihli Kanunî Sultan Süleyman zamanında

yapılmış olan bir tahrirde ise Yenice'nin nüfusu 118

nefere çıkarken, Direbolu'nunki 198'e çıkmıştır (Tablo

1).1571 tarihli Sultan II. Selim zamanında yapılmış olan

tahrire göre her iki köyün nüfusunun sürekli arttığı

gözlenmektedir. Yenice köyünün vergi mükellefi 124

nefere, Direbolu'nun 249 nefere yükselmiştir.

Öte yandan XVII. yüzyılın ilk yarısına ait H.1032

tarihli bir Av rız tahrir defterinde Kaş-ı Yenice 4 avârız

hânesi, Direbolu ise 13 avârız hânesidir. Bu defterde

Buldan; o zamanki söylenişi ile Buladan da 13 avârız

hanesine sahiptir.

Yerleşim alanının elverişsizliğine, çevresindeki tarıma

uygun arazilerin azlığına ve Yenice ve sair köylere

nazaran Menderes Ovasına uzak oluşuna rağmen

Direbolu'nun nüfusça, çağına göre oldukça kalabalık

oluşunun sebebi sanayinin gelişmiş olmasıdır. Şüphesiz

sanayi deyince bugünkü anlamda endüstriyel bir

yapıdan söz edilemez. Klasik dönem Osmanlı

İmparatorluğu tarım toplumuna dayanır. Tarım toplumu

içerisinde sanayi denince akla değirmen, boyahane,

tabakhane, el dokuma tezgâhları, demirci, bakırcı vs.

gelir. Direbolu'da içerisinde akan çay sebebiyle birçok

değirmen vardır. 1520 tahririne göre sekiz olan

â

değirmen sayısı, 1571'de 12'ye yükselmiştir. Değirmen,

tahılın insan hayatında vazgeçilmez bir besin maddesi

olduğu eski dönemin en önemli sanayi tesisi demektir.

Değirmen sahiplerinin, 1960'lı yıllara kadar köyün önde

gelen zengin kişileri arasında yer aldığını biliyoruz.

Ayrıca sadece Direbolulular'ın değil etraftaki dağ

köylerinde oturan halkın ve konar-göçer Yörüklerin

tahılını un haline getirmek için kervanlar halinde

Direbolu değirmenlerine geldiklerini çocukluğumuzun

geçtiği 1960'lı yıllarda müşahede ettiğimizi belirtmek

isteriz.

Keza, Direbolu'da çok sayıda demirci, bakırcı,

kalaycı ve çulha denilen dokumacı esnafı ile terzi, eskici,

dikici, nalbant, bakkal, berber ve sair zenaat erbabının

1960'lı yıllara kadar faaliyetlerini sürdürdüğünü

biliyoruz.

1845 yıllarına ait bir Temettüât defterinde köyde

bulunan emlâk ve arazi sahipleri de kazancını kendi

başına temin edenler olarak kaydedilmişlerdir. Bu

defterde Direbolu'da birçok nar bahçelerinden

bahsedilmektedir ki, bugün köy halkının çoğunluğunun

iştigal ettiği nar yetiştiriciliğine ait en eski bilgi şimdilik

bu 1845 tarihli temettüât defteridir. XVI. yüzyıldaki tahrir

defterlerinde nar yetiştiğine dair herhangi bir bilgiye

rastlanmamaktadır. Bu durumda narcılığın muhtemelen

XVII. veya XVIII. yüzyıllarda başlamış olduğunu

varsaymak icap eder. Nitekim narının meşhur oluşu

sebebiyle Cumhuriyet döneminde Direbolu ismi

Narlıdere'ye çevrilmiştir.

Direbolu'daki nüfus kesafetini arttıran bir diğer unsur

da cuma günleri kurulan pazardır. Çevresindeki dağ

köyleri ile Yörüklerin cuma günleri bir kısım mallarını

Direbolu'da satmak ve ihtiyaçları olan bazı mal ve

eşyaları da buradan temin etmek, hayvanlarını

nallatmak, çulha, dikici ve terzi esnafından giyim kuşam

ihtiyaçlarını karşılamak için köyde pazar kurulduğu

günlerde geldikleri anlaşılmaktadır. Nitekim bu durum

tahrir defterlerine de yansımıştır. 1520 tarihli deftere

göre "bâc-ı bazar-ı Direbolu" nâmı altında 860 akçalık

bir vergi tahakkuk ettirilmiştir. 1571 tarihinde bu rakam

600 akçadır.

1845'lerde 124 hâne olan Direbolu'nun nüfusu

1914'e yani Birinci Dünya Savaşı arifesinde 150 hâneyi

geçmiştir. XVI. yüzyıla nazaran XIX. yüzyılda nüfusun

düşmüş olmasının sebebi evvelce, XVI. yüzyılda küçük

bir köy olan Buldan'ın gittikçe büyüyerek zamanla kaza

ve cazibe merkezi haline gelmiş olmasıdır. Adı geçen

temettüât defteri düzenlendiği sırada Direbolu için

"Aydın eyaletinde Denizli Kaymakamlığı dahilinde

Buladan kazâsına muzâfe karye-i Direbolu”

denmektedir. Diğer bir faktör de köyün bulunduğu

mevkinin daha fazla nüfusu istiâb edecek şekilde

genişlemeye müsait olmayışıdır.

1530 tarihli İcmal defterine göre Buldan (Buladan)

Kaş Yenice nahiyesine tâbi bir köydür. Nüfusu bir önceki

13