Background Image
Previous Page  11 / 64 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 11 / 64 Next Page
Page Background

Asar Tepe, Çöğürlü Pınar, Os-

manköy-Ören, Belkuyu, Belen-

ce, Çeşmebaşı, Cabar Asar Tepe,

Gürpınar, Hantaşları, Ören, Dere

Höyük, Göceler, Sülümenler, Sa-

rıkaya Tepe, Özdemirciler, Söğüt-

lüçeşme-Hasan Höyük, Çal’da;

Çambaz Tepesi, Asar Höyük,

Höyük Yerleşimi Suludere Bur-

nu, Çağılarası, Selcen Ören Ara-

sı, Ortaköy Asar, Sazak Asartepe,

Çallıca, Toptepe, Kocatepe olmak

üzere toplam 30 yerleşim yerinde

tespit edilmiştir.

Söz konusu yerleşimlerden Burgaz

Dağı’nın güneybatı ve kuzeydoğu

kısmındaki vadi yamaçlarında ve

özellikle de Küfü Çayı Vadisi bo-

yunca uzananlar dikkat çekmekte-

dir (Res. 4). Söz konusu yerleşim-

ler aralarında 1 ila 1,5 km. mesafe

bulunmakta olup, yüksek tepelerin

vadiye bakan yamaçları üzerine

konumlanmışlardır. Böylece San-

dıklı Ovası vasıtasıyla İç Batı ve

Orta Anadolu’ya açılan bu doğal

geçit, sistematik olarak konum-

lanmış bu yerleşimler vasıtasıyla

kontrol altına alınmış olmalıdır.

Yerleşimlerden tespit edilen Orta

Tunç Çağ keramiklerine baktığı-

mızda, karşımıza en yoğun oranda

kırmızı ve kahverengi astarlı düz-

gün yüzey özelliklerine sahip ör-

nekler çıktığı görülmektedir. Bü-

yük bölümü dışa kalınlaştırılmış

ağız kenarına sahip olan çanak-

larda küresel ya da keskin omuzlu

gövde görülmektedir. Yapılan ça-

lışmalarda ayrıca az sayıda içe dö-

nük ağız kenarlı çanak ve yuvarla-

tılmış ağız kenarlı, içe eğik ağızlı

küresel gövdeli çömlek parçası bu-

lunmuştur. Yüzey araştırmasında

bulunan örneklerin özellikle Bey-

cesultan V. ve IV. Tabakaları (eski

tabakalanma), Aphrodisias Tunç

4 - OTÇ ve OTÇ tabakaları ve

Kusura C tabakasıyla benzerlik-

ler gösterdiği görülmektedir. Geç

Tunç Çağ’da özellikle çalışmala-

rın yürütüldüğü dağlık kesimde

yerleşim sayısında düşüş yaşandığı

gözlenmiştir. Aynı durum kısmen

havzanın plato kesimi için de ge-

çerlidir; her ne kadar ovanın ku-

zeybatısındaki platoda Hantaşları,

dışında Orta Tunç Çağ yerleşim-

lerinin tamamında iskân devam

ettiyse de Çivril Ovası’nın güney-

doğusundaki platoda yer alan yer-

leşimlerin büyük bölümünün terk

edildiği, yalnızca Tokça Höyük,

Aşağı Asar ve Belence’de iskân

devam etmiştir. Bu dönem bulun-

tuları ayrıca Asar Höyük, Höyük

Yerleşimi, Toptepe, Çallıca, Or-

taköy Asar, Ortaköy Ören, Selcen

- Örenarası, Çağılarası, Örenler,

Kocatepe yerleşimlerinde tespit

edilmiştir. Baklan’da ise, Asar-

tepe-Baklan ve Horzum Tepe’de

tespit edilen az sayıda keramik ör-

neği bulunmaktadır. Tespit edilen

keramiklerin büyük bölümünün

devetüyü ve açık kahverengi dış

yüzey rengine sahip olduğu gö-

rülmüştür. Ayrıca altın boya astar

uygulanan keramikler de yüzey

araştırmalarında tespit edilmiş-

tir. Bulunan çanak ve çömleklerin

büyük bölümünde çeşitli tiplerde

dışa kalınlaştırılmış ağız kenarı

görülmektedir. Bulunan keramik-

ler özellikle Beycesultan Ia-b ve

II. Tabakalar (eski tabakalanma)

ve Aphrodisias GTÇ tabakalarıyla

benzerlik göstermektedir.

Demir Çağ’da araştırma bölgesin-

de Frig ve Lidya etkili üretimlerin

yanı sıra bölgenin yerel gelenek-

lerini yansıtan seramik buluntu-

ların ele geçtiğinden söz etmek

mümkündür. Demir Çağda iskân

görmüş toplam sekiz yerleşim yeri

tespit edilmiştir. Bunlar, Kuyuyo-

lu Höyük, Çingenören, Gürpınar,

Özdemirciler Höyük, Cabar Asar

Tepe, Aşağı Asar Tepe, Hantaşları

yerleşimi, Karakuyu, Şifalısu Hö-

yük, Tokça, Çal’da ise; Kocatepe,

Selcen Örenarası ve Toptepe gibi

yerleşimleridir. Söz konusu yerle-

şimlerde kırmızı astarlı monokrom

örneklerin yanı sıra yaklaşık M.Ö.

8-6. yy aralığına tarihlenen ve li-

teratürde “Black on Red” olarak

bilinen keramiklerden çok sayıda

ve daha az sayıda ise “Polikrom”

keramik örneklerinden bulunmuş-

tur. Söz konusu keramiklerin ben-

zerleri yakın çevrede Sardes, Aph-

rodisias ve Uylupınar kazılarından

da takip etmek mümkündür. Ça-

lışmalarda ayrıca az sayıda M.Ö.

5. yy’a tarihlenen keramikler de

tespit edilmiştir. Gerçekleştirdi-

ğimiz yüzey araştırması araştırma

bölgesinin Hellenistik ve Roma

dönemlerinde son derece yoğun

bir şekilde iskân edildiğini ortaya

koymuştur. Bu sürece ait bulun-

tuların tespit edildiği yerleşimler

arasında Yurtalan Yerleşimi, Taş

Bölgedeki 17 yerleşimden tespit edilen

keramiklerin diğer merkezler ile

karşılaştırılması sonucunda, havzadaki

Geç Neolitik-Erken Kalkolitik iskânın

M.Ö. 6200-6000 yılları arasında

başladığı ve M.Ö. 5500 yıllarına kadar

devam ettiği söylenebilir.

9