Previous Page  17 / 44 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 17 / 44 Next Page
Page Background

rı, yazı tahtaları, resmi kurumların şapka,

gömlek takım elbise, ayakkabı döner ser-

maye sistemimizle yapılarak teslim edil-

miştir. Denizli’de kesilmek vaadi ile yapılan

adaklar derneğimiz ilgililerince kestirilip

hizmet verilmiştir. Denizli’nin ucuz kaliteli

kömür temin işi yapılarak tüm Denizli’nin

ihtiyaçları zamanında karşılanıp hizmetler

verilmiştir.

Elde edilen gelirlerle tekrar Pelitlibağ te-

sisleri yanında arsa alınarak hayırseverler

pansiyonları inşa edilmiştir. Çocuk barındır-

ma kapasitesi artırılmıştır.

Başkan İsmail Sever döneminde Yetiş-

tirme Yurdu parlak günlerini yaşamış, Vakıf

kurulmuştur.

Yetim ve Acizleri Koruma Vakfı’nın kuru-

cusu İsmail Sever’dir. Kayınpederim Raşit

Özkardeş ve büyük bacanağım Esat Ma-

zıoğlu da vardı. Esat Mazıoğlu ayrılmak du-

rumunda kaldı, ben onun yerine vakfa gir-

dim. Vakfın ve yetiştirme yurdu başlangıcı

bu şekilde oldu.

Vakıf olarak, gerekli prosedürü tamamla-

yıp Pamukkale yolu üzerinde 3,5 dönüm bir

arsa aldık. İnşaat yapmak için vatandaş-

tan bağış topladık. Heyet olarak Ankara’ya

gittik. Bu heyette Esat Sivri, Fuat Özen,

ben vardım, başkaları da var mıydı hatır-

layamıyorum şimdi. Denizli dokumların-

dan hediye götürdük giderken yanımızda.

Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nda Bakan bey

ve Müsteşar bey ile görüştük. Bakan bey,

Samsun’un huzurevi yapımı için 3 yıldır pa-

rasının beklediğini ama bir türlü arsa tah-

sis edemediklerini söyledi, onların kayna-

ğını bize aktarmayı önerdi. Ama arsamızın

çok küçük olduğunu söyleyerek,10 dönüme

tamamlamamızı önerdi. Biz de süratle ar-

samızı büyüttük. Sağ olsunlar arsayı satın

aldığımız kişiler hem fiyatta indirim yap-

tılar hem de ödemede kolaylık sağladılar.

İnşaata İsmail Sever zamanında başladık,

ama tamamlanmasını göremedi maalesef.

İsmail Sever başkandı, ben 2. başkandım,

Sonrasında binayı yaptık, bitirdik. Arsamız

geniş olunca, huzurevinin yanına evlat, to-

run sevgisini de yaşamaları için yetiştirme

yurdu da yapılması kararı alındı. Biz vakfı

kurunca derneğimizi bayanlara devrettik.

50 senesinde Denizli’nin suyunu ilk geti-

ren kişi Candoğan’dır, Denizli için önemli bir

isimdir. Sever Bulgaristan’dan gelme göç-

mendir, su yollarını yaparken boruları dö-

şeyen arkadaşları tenkit etmiş. 6 ay sonra

haşat olur, üstüne attığınız yol işe yaramaz

diye.

BEKİR SITKI

URGANLIOĞLU

Yüksek Öğretim Vakfı

Kurucu üyelerden biri olarak Yüksek Öğ-

retim Vakfı konusunda ben de katkı koymak

istiyorum. Vakıf üyeleri olarak tek amacımız

şehrimizin bir üniversiteye kavuşmasıydı.

Dönemin Belediye Başkanı Ziya Tıkıroğlu

ve valisi Necati Bilican’ ın vakıf kurulmasın-

daki emekleri çoktur. O yıllarda neredeyse

her hafta valilik toplantı odasında toplanır,

gelişmeleri değerlendirirdik. Önce komi-

teler oluşturuldu ve görev dağılımı yapıldı.

Ben iki komitede görev almıştım, “Mali İş-

ler Komitesi” ve “ Tanıtım Komitesi”. Mali

İşler Komitesinde; Ahmet Kundak, Mesut

Aygören, rahmetli Ali Hisarlıoğlu. Tanıtım

komitesinde de Ziya Tıkıroğlu, Yusuf Bahri

Karaosmanoğlu vardı.

Mali İşler Komitesi olarak 25, 50 ve 75

liralık, 36 adet(üç yıllık) senetler hazırladık.

Bu senetleri gelir durumlarına göre hayır-

sever hemşerilerimize imzalatarak ilk toplu

gelirimizi sağladık. Toplanan bu senetleri

lojman yapımında kullanması için sevgili

Ahmet Kundak ağabeyimize verdik. Loj-

manlar üniversitenin ilk binalarıdır. Hocala-

rımız lojmanımız olduğu için üniversitemizi

tercih ederler diye düşünmüştük. Tanıtım

Komitesi olarak da bir dergi çıkarmıştık.

Derginin kapağında Denizli’lilerin avuçla-

rın da Pamukkale Üniversitemiz vardı. Pa-

mukkale Üniversitemize o günden bu güne

kadar emeği geçen herkese ve ülkemizin

saygın eğitim kurumlarından biri haline ge-

tirenlere çok teşekkür ediyorum.

Bir gazeteci röportaj sırasında bana

“derneklerde çok aktifsiniz, çok zaman

ayırıyorsunuz bunun nedeni nedir” diye bir

soru sormuştu. Ben de “Sosyal Sorumluluk

diyebilirsiniz. Doğup büyüdüğüm, yaşadı-

ğım şehrime hizmet etmeyi bir görev sa-

yıyorum” demiştim. Bu Sosyal Sorumluluk

Virüs’ü nü sevgili büyük kızım Serra 1986

yılında “Zübeyde Hanım Anaokulu” na baş-

ladığında kapmıştım. Daha sonra küçük kı-

zım Cansu’nun da okullarında Okul Koruma

Dernekleri ve Okul Aile Birliklerinde görev

alarak eğitime katkılarımı elimden geldi-

ğince sürdürdüm.

Denizli Genç İşadamları Derneği

(DEGİAD)

1991 yılında sevgili Gültekin Salgar’ ın

öncülüğünde Emin Toker, İsmet Abalıoğlu,

Haşmet Eke, Mehmet Ekizler ve rahmet-

li Hasan Bozbay’la birlikte Denizli Genç

İşadamları Derneği’ni kurduk, 1994-1996

döneminde yönetim kurulu başkanlığını

yaptım. DEGİAD’ın kuruluş amaçlarından

en önemlileri ikinci kuşakların katılımcılı-

ğını ve paylaşımcılığını artırmaktı. Benim

DEGİAD başkanlığımdaki aktivitelerimle

Denizli beni daha iyi tanıdı. Bülent Ece-

vit, Cem Boyner, İlhan Kesici, Cem Duna,

Köksal Toptan, Doğan Cüceloğlu, Yaşar

Nuri Öztürk gibi konuklarımız oldu. Doğan

Cüceloğlu’ nun “Aile İçi İletişim” konulu

konferansında Yeni Sinema izleyicilerle ağ-

zına kadar dolmuştu. Salona giremeyenler

sinema pasajında dinlemişlerdi. Konferans

sonrası izleyicilerden bir kişi benim yanıma

gelerek “Biraz önce sizi sahnede gördüm.

Herhalde siz başkansınız, sizi tebrik ediyo-

rum. Bu sinemayı Rambo’ dan sonra dol-

duran ilk sizsiniz” sözleriyle dile getirdiği

tespiti beni güldürmüştü.

Yaşar Nuri ÖZTÜRK hocanın, 1995 yılı

Ramazan ayında Çatal Çeşme Oda Tiyat-

rosu’nda verdiği konferansı da 500 kişiye

yakın kişi izlemişti. Sevgili hocamız, öyle

şeyler söylemişti ki, birçok şeyi yanlış bil-

diğimizi ve eksik yerine getirdiğimizi anla-

mıştık. O günden sonra dinimizle ilgili daha

çok okumaya ve namazımı kendi dilim olan

Türkçe ile kılmaya başladım. İbadette niyet

önemli, ama bana göre ne dediğini bilerek

15