Background Image
Previous Page  30 / 64 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 30 / 64 Next Page
Page Background

494’deki büyük depremle tama-

men yıkılmış ve bir daha toparla-

namamıştır. Bu depremden sonra

kentte bir kasaba hüviyetinde ya-

şam bir süre daha devam etmiş

ve Bizanslı yazarlar, Laodikeia

adından nadiren bahsetmişlerdir.

M.S. 7. yy.ın ilk çeyreğinde İm-

parator Focas Dönemi’nde (M.S.

602-610) meydana gelen yıkıcı

depremin ardından kent bir daha

toparlanamamış ve terk edilmiştir.

Özellikle bölgeye yapılan Arap

akınları ve Denizli, Başpınar kay-

naklarından gelen suyollarının

zarar görmesi nedeniyle kentte

yaşayan halk, güneye su kaynakla-

rına yakın olan bugünkü Denizli

Kaleiçi ve Hisarköy’e Salbakos’un

(Babadağ) kuzey eteklerine ta-

şınmıştır. Kaleiçi M.S. 7. yy.dan

itibaren yeni Laodikeia olmuştur.

Antik kaynakların bu tarihten

sonra sözünü ettiği Laodikeia,

Denizli-Kaleiçi’dir. Kazı çalışma-

larında dükkan ve evlerin kapıla-

rının özellikle kapatıldığı tespit

edilmiş olup bu durum kenti terk

eden halkın tekrar geri dönecekle-

rini düşünerek boşalttığı mülkünü

koruma ve sahiplenme düşünce-

sinden kaynaklanıyor olmalıdır

(Res. 14). M.S. 7. yy.dan sonra,

antik kentin etrafındaki yerleş-

meler için Laodikeia vazgeçilmez

kireç, mermer ve traverten yatağı

olmuş, yapıların mimari blokları

sökülerek taşınmıştır. 13. yy.dan

itibaren bölgenin Türkleşmesiyle

birlikte eski kent alanı, mevsimlik

göçer çobanların uğrak yeri haline

gelmiştir.

Roma İmparatorluğu’nun ikiye

ayrılmasıyla birlikte M.S. 395-

396 yılında İmparator Theodosius

(M.S. 378-395) ve Arcadius (M.S.

395-408) zamanında alınan bir

karar gereği, kentin etrafı surlar-

la çevrilmiştir. Surlar antik ken-

tin bir kısmını açıkta bırakmıştır

(Res. 15). Sur duvarlarının yapı-

mında var olan yapıların blokları

kullanılmış, ayrıca Kuzey (Kutsal)

Agora, tiyatrolar (Batı ve Kuzey

Tiyatrosu) ve stadyumun duvar-

larından yararlanılarak, hatlar bu

akslardan geçirilmiştir. Kentin

tamamında yapılan yüzey araştır-

maları, sur duvarları yapıldıktan

sonra da sur dışında yaşamın bir

müddet daha devam ettiğini or-

taya koymuştur. Olasılıkla sur dı-

şında yaşayan halk, tehlike anında

can ve malını sur içinde korumaya

alıyordu.

Kentin Su Sistemi

Laodikeia Antik Kenti’nin kurul-

duğu yerleşim alanında herhangi

bir su kaynağı yoktur. Bu neden-

le kentin en önemli sorunlarının

başında su temini gelmektedir.

Hellenistik Dönem öncesi kentin

su ihtiyacı, taşımalı olarak Asopos

(Gümüşçay-Goncalı Deresi) Neh-

ri’nden karşılanmış olmalıdır. Bu

nedenle kentin erken yerleşimleri

Asopos Nehri etrafında yoğunlaş-

mıştır. Özellikle Asopos Tepesi ve

Batı Prehistorik yerleşmeleri için

Asopos (Gümüşçay) su sağlamaya

çok elverişlidir. Hellenistik, Roma

ve Erken Bizans Dönemi Laodi-

keia’sının suyu Salbakos (Baba-

dağ) Dağı vadileri içinden dereler-

den gelen sular, günümüzde askeri

alanda Tugay’a ait Subay Gazi-

nosu yanında (Başpınar kaynağı)

bir havzada toplanmış ve buradan

açık kanal, kemer, kapalı boru sis-

temleriyle Laodikeia’da yer alan

iki ana su dağıtım terminaline ak-

tarılarak, kentteki çeşitli yapı ve

çeşmelere dağıtımları yapılmıştır.

Su sistemi Hellenistik Dönem’de

kalın cidarlı pişmiş toprak boru-

larla aktarılmıştır (Res. 16). Roma

İmparatorluk Dönemi’nde ise piş-

miş toprak borular yerine basınca

daha dayanıklı traverten borular

kullanılmış olup buna ilişkin ikiz

hat Eskihisar Mahallesi’nin batı

yanından I. Su Dağıtım Termina-

li’ne kadar takip edilebilmektedir

(Resim 17). Kent içinde iki ana da-

ğıtım terminali yapılara suyu ulaş-

tırmaktadır. I. Su Dağıtım Ter-

minali Stadyum, Güney Hamam

Kompleksi, Bouleuterion (Meclis

Binası) ve etrafındaki yapılara su

sağlarken (Resim 18), II. Su Da-

ğıtım Terminali kentin hemen he-

men %70’lik bölümüne su sağlayan

ana terminal konumundadır. Ana

terminallerden pişmiş toprak bo-

rularla sular, kentteki sivil, kamu

ve dinsel yapılara ulaştırılmıştır.

Vitruvius’a göre (VIII.6.1/2) su

terminallerinde üç bölmeli dağı-

tım tankı ve bunlara bağlı birer

boru olmalıdır ki su taştığında iki

yandaki tanklardan ortadakine

akabilsin. Merkezi tanktan bütün

haznelere ve çeşmelere borular

döşenmesi, ikinci tanktan devlete

gelir getirmesi için hamamlara,

üçüncüsünden ise halkın suyunun

eksilmemesi için özel konutlara

dağıtım yapılmalıdır, çünkü hal-

kın yalnız merkezi tanka bağlan-

tıları olursa, gerektiğinde diğer

tanklardan yararlanamayacaklar-

dır. Bu tankların yapılmasının ne-

deni budur; böylelikle evlerine su

alan yurttaşlar, vergileriyle suyun

müteahhitler tarafından taşınma-

sına yardımcı olacaklardır.

Kentin M.S. 5. yy.dan itibaren

zayıflaması ve küçülmesine bağlı

olarak sokak su dağıtım terminal-

leri inşa edilerek suyun var olan

ve yaşanan yapılara ulaştırılması

sağlanmıştır. Bunda da en önemli

etken kiliselere suyun ulaştırılma-

sıdır.

Kentin Planlama Sistemi

Antik kentte yapılan yüzey araş-

tırmaları ve kazılar, kent krono-

lojisinin, yerleşme yoğunluğunun

ve yapıların hippodomik sistemde

insulalarda dağılış planlaması-

28