Konukçu ve Fikret Türkmen ile birlikte
kalır, ikinci yarıyıl ise Zeki Velidi hocanın
Küçükyalı’daki evinin alt katına taşınır,
dostlukları daha da pekişir. 1970 yılının
Nisan ayında hocasını kaybeder. Hocası,
Oğuz Destanı ile ilgili tüm çalışmalarının
Baykara’ya verilmesini ve destanı kendi-
sinin tamamlamasını vasiyet eder. Böyle
de olur. O günleri Tuncer Bayrkara’dan
dinliyoruz:
“27 Eylül günü 1967 ‘de memuriyete
ve akademik hayata başlamış bulundum
Erzurum’da, önce tabi her yerde olduğu
gibi bizde de hiç araç-gereç yoktu. Oda
yok, sandalye yok, şu yok, bu yok… Ben
kendim portatif bir masa aldım çarşıdan.
Sağdan soldan da bir tabure buldum. Sı-
nıfın birisi boşmuş oraya oturdum. Öy-
lece bir süre sonra 67-68 yılı meşhur
Karslı Fahrettin Kırzıoğlu geldi, öğretim
görevlisi olarak. Bir süre sonra Türükoğlu
Cevdet Gökalp, Enver Konukçu, Mustafa
Çetin Varlık geldi. Tabi o arada kışı ben
Erzurum’da geçirmiş oldum. Akademi işi
bittikten sonra ben hala doktora talebe-
siyim. İstanbul Üniversitesine kayıtlıyım.
Dersleri bitirmişim şimdi tez sınav ha-
zırlığındayım. Tezim de Türk Tarihinde
Şehir, Zeki Veli Tokan tarafından verildi.
E nasıl olacak şimdi derken eksik olma-
sın, yazları buraya geliyoruz filan işte,
tez bitinceye kadar İstanbul’da çalışmak
üzere izin verdi. Derken hoca hanıma bir
danışayım Tuncer bizimle kalsın, demiş.
Hanımı da kalsın deyince ben hocaların
aşağı katında kalmaya başladım: Benim
arayıp ta bulamadığım şey tabi. Benim
hayatımın güzel mutlu günleri böyle baş-
ladı işte. Üst katta hoca var, alt katta
ben ara sıra beraber gidip geliyoruz oku-
la. Doktora bitti Zeki Veli hoca rahmetli
oldu. En kıymetli hocamdı.”
Tuncer Baykara akademik hayatta ve
tarih araştırmacılığında pek çok önemli
işe imzasını atmış ve nihayet hayatını bir
kitapta birleştirmiştir.
Kitabı hakkında
“Kitabımda kendi hayatımı ayrıntılı
bir şekilde yazdım, hatta hayatımın iki
tipini ayrı ayrı yazdım. Bir tanesi özel
dedikoduları şunları, bunları olan, şeyler
var. Benim talebeliğimde bizim hocalar
hakkında efsanedir, rivayet duyarlar.
Şöyleymiş de, böyleymiş de filan diye.
Dolayısıyla da ben buna engel olmak için
kendim yazdım. Biz tabi gayet de ümit
ediyoruz efsane oluruz diye, gayret de
ediyoruz, üniversite de ilk dersimde de
kendimi anlatıyordum, anlatırım gençle-
re, işte şu bu ben tarihi niye sevdim.
Eşi Şenay Kadriye ile (Mart 2013)
Ercüment Erdem, Metin Türktaş, Tuncer Baykara ve
Süleyman İnan (Mart 2013)
29