Background Image
Previous Page  31 / 44 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 31 / 44 Next Page
Page Background

Konukçu ve Fikret Türkmen ile birlikte

kalır, ikinci yarıyıl ise Zeki Velidi hocanın

Küçükyalı’daki evinin alt katına taşınır,

dostlukları daha da pekişir. 1970 yılının

Nisan ayında hocasını kaybeder. Hocası,

Oğuz Destanı ile ilgili tüm çalışmalarının

Baykara’ya verilmesini ve destanı kendi-

sinin tamamlamasını vasiyet eder. Böyle

de olur. O günleri Tuncer Bayrkara’dan

dinliyoruz:

“27 Eylül günü 1967 ‘de memuriyete

ve akademik hayata başlamış bulundum

Erzurum’da, önce tabi her yerde olduğu

gibi bizde de hiç araç-gereç yoktu. Oda

yok, sandalye yok, şu yok, bu yok… Ben

kendim portatif bir masa aldım çarşıdan.

Sağdan soldan da bir tabure buldum. Sı-

nıfın birisi boşmuş oraya oturdum. Öy-

lece bir süre sonra 67-68 yılı meşhur

Karslı Fahrettin Kırzıoğlu geldi, öğretim

görevlisi olarak. Bir süre sonra Türükoğlu

Cevdet Gökalp, Enver Konukçu, Mustafa

Çetin Varlık geldi. Tabi o arada kışı ben

Erzurum’da geçirmiş oldum. Akademi işi

bittikten sonra ben hala doktora talebe-

siyim. İstanbul Üniversitesine kayıtlıyım.

Dersleri bitirmişim şimdi tez sınav ha-

zırlığındayım. Tezim de Türk Tarihinde

Şehir, Zeki Veli Tokan tarafından verildi.

E nasıl olacak şimdi derken eksik olma-

sın, yazları buraya geliyoruz filan işte,

tez bitinceye kadar İstanbul’da çalışmak

üzere izin verdi. Derken hoca hanıma bir

danışayım Tuncer bizimle kalsın, demiş.

Hanımı da kalsın deyince ben hocaların

aşağı katında kalmaya başladım: Benim

arayıp ta bulamadığım şey tabi. Benim

hayatımın güzel mutlu günleri böyle baş-

ladı işte. Üst katta hoca var, alt katta

ben ara sıra beraber gidip geliyoruz oku-

la. Doktora bitti Zeki Veli hoca rahmetli

oldu. En kıymetli hocamdı.”

Tuncer Baykara akademik hayatta ve

tarih araştırmacılığında pek çok önemli

işe imzasını atmış ve nihayet hayatını bir

kitapta birleştirmiştir.

Kitabı hakkında

“Kitabımda kendi hayatımı ayrıntılı

bir şekilde yazdım, hatta hayatımın iki

tipini ayrı ayrı yazdım. Bir tanesi özel

dedikoduları şunları, bunları olan, şeyler

var. Benim talebeliğimde bizim hocalar

hakkında efsanedir, rivayet duyarlar.

Şöyleymiş de, böyleymiş de filan diye.

Dolayısıyla da ben buna engel olmak için

kendim yazdım. Biz tabi gayet de ümit

ediyoruz efsane oluruz diye, gayret de

ediyoruz, üniversite de ilk dersimde de

kendimi anlatıyordum, anlatırım gençle-

re, işte şu bu ben tarihi niye sevdim.

Eşi Şenay Kadriye ile (Mart 2013)

Ercüment Erdem, Metin Türktaş, Tuncer Baykara ve

Süleyman İnan (Mart 2013)

29