Background Image
Previous Page  28 / 44 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 28 / 44 Next Page
Page Background

bana verin.” dedi. Ben de yaptım, o gün-

den sonra hoca beni hiç unutmadı.

Besim Darkot da benim elimden tut-

muştur. Ben hep okuyup araştırırdım,

dergileri karıştırırdım öğrencilik yıllarım-

da. Şimdi gençlere de bunu tavsiye edi-

yorum. Bir gün kök boya ile ilgili belediye

kütüphanesinde rastladığım bir coğrafya

kitabından istifade ederek üç dört sayfa

bir makale yazdım. Bir dersin çıkışında

hocam Besim Darkot’a verdim. Ertesi

ders beğenmemiştir korkusu ile derse

gitmedim. Sonraki derslerde görünme-

yecek bir yere oturduysam da rahmetli

gördü beni, dersten sonra gel evladım,

dedi. Makalemi çok beğendiğini ve bir

dergide yayınlayacağını söyledi. Böyle-

likle 1964 yılında benim bilimsel haya-

tım başladı. Yazdığım bu makale ile Coğ-

rafya Enstitüsünden 250 liralık ek ücret

kazandım. 250 liranın yanına da 200 lira

da babamdan para ekleyerek 450 liraya

konsül marka bir daktilo makinesi aldım.

Türkiye’nin yakın çağını merak ettiğim

için Yakınçağı, ikinci sınıfta tezli serti-

fika olarak seçtim. Oysa en çok takdir

ettiğim araştırıcı insan Zeki Velidi To-

ğan’dı. Onun hiçbir dersini kaçırmamaya

çalışmıştım. Bu sebeple de, tezli hocam

Cemal Tukin’in bazı derslerinden geç ha-

berdar oldum. Artık dersler de vaktimi

aldığından yeteri kadar kitaplara gidip,

canımın çektiği kitap ve dergilere ba-

kamıyorum. Buna karşılık Fahreddin K.

Gökay’ın kız kardeşi ve Prof. Dr. Cevat

Eren’in hanımı Meşkure Hanım’ın başın-

da olduğu bölüm kitaplığına daha çok

uğrar oldum. Boş vakitlerimde oradaki

kitapları ve özellikle tezleri karıştırıyor-

dum. Bu arada, benim için yeterli olan

Fransızca yanında İngilizce bilmenin ge-

rekliliğini de fark ediyordum.

Zeki Velidi Hocamı ise eskiden beri

ismen bilirdim. İstanbul’a ilk geldi-

ğimde, daha Kimya Mühendisliği ta-

lebesi iken dahi dersine girmiş, dinle-

miştim.1963-64 yılında o da seminer

yapıyordu; ben gerekli olmamasına rağ-

men oraya da devama başladım. Hoca,

bir defasında bizleri tanımak istediğini

belirtti; ad-soyadımızı nereli olduğumuzu

baba mesleğini, tarihle ilgili okuduğumuz

kitapları yazmamızı istedi. Ben de yazıp

doldurdum ve çok kitap okuduğumdan

benim tanıtma yazım iki sahife tuttu.

Ertesi ders hoca, sınıfta; elinde benim

kâğıdı tutarak sordu: “Kim bu Tuncer

Baykara?” Kalktım, kendimi tanıttım. Bu

tanışıklık, Hocamın ölümüne kadar arta-

rak devam etti.

Edebiyat Fakültesi’nde bir şekilde ho-

cam olup, üzerimde hakları olanları, Zeki

Velidi Hocamın ayrı yerinin dışında, sıra-

sıyla söylemek isterim: İbrahim Kafesoğ-

lu, Afif Erzen, Cevat Eren, Mustafa Kafa-

lı, Cemal Tukin, Midyat Sertoğlu, Besim

Darkot, Ahmet Ardel, Necdet Tunçbilek,

Erol Tümertekin, Sabri Özbaydar, Refia

Şemin ve Ömer L. Barkan.

29.9.1966’da mezun olduktan sonra

Zeki Velidi Togan beni asistan olarak

almak istiyordu; fakat kadrosu bulunmu-

yordu. Ama ben, yine de yanında doktora

yapmak üzere başvurdum.

İstanbul Günleri…

Akademik Hayat

Tuncer Baykara, İstanbul’da doktora

çalışmaları ve dersler ile meşgul olurken,

1967 senesi baharında Erzurum Ata-

türk Üniversitesi’ne asistan olmak için

başvuruda bulunur ve sınavı kazanır. Bir

yıl kadar burada kaldıktan sonra İstan-

bul’a döner. İlk yarıyıl arkadaşları Enver

26