Background Image
Previous Page  25 / 44 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 25 / 44 Next Page
Page Background

Eczacılık Fakültesinde okumaya başla-

mıştı. Biz iki kardeş İbnülemin Yurdu’nda

kalıyor, çoğunlukla benim yaptığım mer-

cimekli çorbaları ile pişirmesi kolay ye-

mekler ile karnımızı doyuruyorduk. Çünkü

benim vaktim biraz boldu. Bu sebeple

öğrenciliğimde bütün konferansları ve

cenazelerin hepsini takip ettim. Adları-

nı duyduğum bilim ve kültür adamlarını

(Hamdullah S Tanrıöver, Ahmet Emin

Yalman vb) görüp tanımaya çalıştım. Pe-

yami Safa’nın, Şemseddin Günaltay’ın,

Hasan Ali Yücel’in cenazelerinde de hazır

ve nazır idim. O dönemlerde tarihin için-

deyim, sosyal hayatın içindeyim. Ondan

sonra Beyazıt meydanında yukarıda söz

ettiğim belediye kütüphanesine gidiyo-

rum. Sıkıldıkça oradan kitap okuyorum,

gazete okuyorum. Oraya gelenlerin adla-

rını sonradan öğrendim: Mehmet Kaplan

oraya geliyor, rahmetli Faruk Timurtaş

geliyor, Ömer Faruk Akgün, daha pek

çok önemli isim. Beyazıt’ın meşhur Çı-

naraltı’nda Beyazıt Camisinin arkasında

kitap okurdum. Orada okurken bir gün

Mükremin Halil İnanç siyah kollukları

takmış kızın birisine bir şeyler yazdırıyor.

Ben o zaman çok girgindim, yanına gidip

oturdum. İslam Ansiklopedisinin Alaşehir

maddesi vardır, Alaşehir maddesinde

Denizli Kumandanı olarak Alp Kara ismi

geçer. Kendisine onu sordum o da anlat-

tı. İşte ben tarihe böyle böyle ısındım.

Yüksek matematik başıma bela olduk-

tan sonra askerlik aradan çıksın diye as-

kere gitmeye çalıştım. Fakat öyle garip

bir şey oldu ki; ben bütün planlarımı her

şeyimi yaptım ve şubeye gidip muayene

oldum fakat sonra dediler ki sevk bitti

bu sene, gelecek seneye kaldın. Bir sene

İzmir’e mi döneyim burada mı kalayım

diye düşünürken babam rahmetli büyük

destek oldu ve İstanbul’da yurtta kaldım.

Canıma minnet benim de. İşte o bir sene

içinde amatör tarihçilik yaptım. Öyle o

bir sene şimdiki gibi hür bir hayattı, ba-

bam para gönderiyordu. Üniversite kü-

tüphanesi yakın, Belediye kütüphanesi

yakın, Milli Kütüphanesine yakın, Süley-

maniye yakın, sahaflar yurdun dibinde.

Tarihçi Olmam

“1959 senesinden itibaren içinde bu-

lunduğum Tarih araştırıcılığını, nihayet

1961-62 kışında ve 1962 senesinde tam

bir meşgaleye çevirdim. Özellikle 1961-

62 kışında, hayatım kitaplarla ve konfe-

ranslarla geçmişti. En rahat ve en çok ki-

tap ve dergi karıştırabildiğim dönemdir

bu aylar.

1962-63 ders yılında İstanbul Üniver-

sitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü

için yapılan sınavı birincilikle kazanmış-

tım. O destek ve ilgisiyle, askerlik me-

selesi halledildikten sonra ancak Aralık

başında Edebiyat Fakültesi’ne kaydol-

dum ve derslere katılabildim. Bu durum

benim hayatımda bir büyük dönüm nok-

tası olmuştu.

Tarih tahsilim,1962-66 yılları arasın-

da, birçok meslektaşımla birlikte geç-

miştir. Yaşım aynı olmakla birlikte bizden

yüksek sınıflarda olanla ve aynı sınıfta-

kiler. Hemşerim Ramazan Şeşen’i, daha

dayımın yanında 1959’da tanımıştım.

Tarih asistanları, sonraki profesörler ve

o sırada doktora yapan Yuzo Nagata ile

de tanışmış ve anlaşmış idim.

Üniversiteden mezun olmak için bizim

dönemimizde dört sertifika alınıyordu.

Birisi hazırlık, hazırlığı geçtik. Hazırlıkta

Osmanlıca okutuluyordu büyük ölçüde.

Daha sonra bir tane tezli sertifika iki

tane de yardımcı. Ben tezli olarak Türk

Tarihi değil, yakın çağı seçtim. Daha

sonra yardımcı sertifika olarak, Türki-

ye Coğrafyasını seçtim. Patronu Besim

Darkot’tu. Ondan sonra Umumi Türk Ta-

rihini seçtim. Patronu da Zeki Veli Toka-

ğan idi. Bir gün Tokağan; “Çocuklar bir

fotoğrafınızı, kendinizi anlatan bir yazıyı

ve okuduğunuz bir tarih kitabını yazın ve

Besim Darkot da

benim elimden

tutmuştur. Ben hep

okuyup araştırırdım,

dergileri karıştırırdım

öğrencilik yıllarımda.

Şimdi gençlere

de bunu tavsiye

ediyorum.

Tuncer Baykara Ofisinde

23