“İ
ki kalas bir heves miydi?” sahi... Üniversiteden
beri içimde var olduğunu bildiğim; ama nedense
hiçbir zaman ortaya çıkmamış olan oyuncu, bu
sene birden bire hortlayıverdi. Mademki bu işi yapmaya
bu kadar hevesliydim, eğitim şarttı. Senelerdir, İzmir, İs-
tanbul sahnelerindeki oyunları izleye izleye tiyatronun ta-
dını almıştım. Hepimizin bildiği tabirle sahne tozu sene-
lerdir içimde birikmişti. Ben de öksürmeye karar verdim.
Denizli Belediyesi Şehir Tiyatrosu’nun, sınav çağrısını
afişte okuduğum gün işte beklediğim fırsat diye düşün-
düm. Açılan sınavı kazandım ve oyunculuğa ilk adımımı
böylelikle atmış oldum.
Derslere başladığımızda zannediyordum ki, bize hemen
bir rol verilecek ve hemen sahneye çıkacağız. Birbirini ko-
valayan günler, aslında tiyatronun ne kadar meşakkatli
bir sanat olduğunu; oyunculuğa gelene kadar, daha bir
yığın ekmeği yemem gerektiğini bir güzel öğretti. Her
şeyden önce tiyatro ekip işiydi. Aynı frekansı almanız bir
Sinan Küçükgöz
İLE DENİZLİ’DEKİ TİYATRO ÜZERİNE SÖYLEŞİ
Serap Cerezci
Tarih Öğretmeni
35