hayli zaman alıyordu. Her geçen gün “–
mış gibi yapmak” ne anlama geliyor öğ-
reniyordum.
Derken bir gün gazetecilik yanım ye-
niden hortladı. Yıllardır bu şehre hizmet
vermiş olan şehir tiyatrosu ile ilgili ne-
den bir yazı yazmıyordum ki? İyi de şehir
tiyatrosunun geçmişi; dünü, bugünü hak-
kında hiçbir bilgiye sahip değildim ki…
Bildiğim tek şey her sene düzenli olarak
gerçekleştirilen ve gelenekselleşen tiyat-
ro festivali idi. Bu nedenle de bilginin
kaynağına gittim. Değerli Hocamız, De-
nizli Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyat-
rosu Genel Sanat Yönetmenimiz Sinan
Küçüköz’ün kapısını çaldım ve kendisi ile
aşağıdaki küçük bir sohbeti gerçekleş-
tirim.
Bu, “hevesli tiyatro çırağı”nın soracağı
yığınla soru vardı ama hocamızın vakti
değerli ve kısıtlıydı. Ben de” merhaba ho-
cam” diyerek sorularımı peşi sıra sorma-
ya başladım. Hocamızın niçin bu sanata
gönül verdiğini öğrenmek için ilkin neden
tiyatroyu meşgale edindiğini sordum.
“Bu soruyla ne zaman karşılaşsam
başka bir soruyla karşılık veriyorum. “Ne-
den Olmasın?” Ya da “Sizin yaşamınızda
neden tiyatro yok?” Tiyatro bir yaşama
biçimidir, tiyatro kendimi var edebildi-
ğim yer gibi klişe cümlelere gerek yok.
Gelişmiş modern insan için sanat, ya-
şamsal bir gerekliliktir. Siz piyano ça-
larsınız, öteki resim yapar, beriki heykel.
Ben de tiyatro yapıyorum işte”.
Heveskâr çırağın kafası karışmıştı. İyi
de bu denli anlamlı ve derin bir cevap
veren bir hocanın, Denizli’de kısıtlı im-
kânlarla sanatını icra etmesi bir hayli zor
olmalıydı. “Peki hocam güzel söylüyorsu-
nuz da neden İstanbul, İzmir, Ankara gibi
büyükşehirler dururken Denizli’de sanatı-
nızı icra etmeyi seçtiniz?
“Çünkü buralıyım. İzmir Şehir Tiyat-
rosunun ardından bir süre dinlendikten
sonra geldim ben Denizli’ye. Şu anki Kül-
tür Müdürümüz Sayın Hüdaverdi Otak-
lı, Kent Konseyi Genel Sekreteri Esma
Toksoy ve elbette Tekin Akmansoy… Çok
hızlı gelişti o dönemde her şey. Yıllar yıl-
lar önce sahneye ilk kez çıktığım yerde
tiyatro yapmak, yeni tiyatrocular yetiş-
tirmek fikri cazip geldi ve başladım”.
O zaman dedim ki gerçek bir hemşehri
ve gerçek bir hoca var karşımda. Yaşadığı
yeri seven, yeni sanatçıların yetişmesine
kendini adayan memleketimden bir de-
ğer. Ama yine de zor olmalıydı. Devlet ya
da özel tiyatrolardaki olanakların hiçbiri
amatör tiyatrolarda ne yazık ki bulun-
muyordu. Hele ki büyük şehirdeki tiyatro
seyirci kitlelerinin yoğunluğuna rağmen
geçen sene ilk defa Devlet Tiyatroları
ile tanışan Denizli halkının ilgisi çekmek
herhalde güç olmalıydı. Hocam bize biraz
Denizli’de amatör olmanın güçlükleri ne-
lerdir? Kısaca bahseder misiniz?
“Ben tiyatroda amatör ya da profes-
yonel ayrımına çok inanan birisi değilim.
Bana göre alaylı ya da okullu diye de bir
ayrım da yok ayrımlar sadece insanlar
kafasında var. İşini iyi yapan ve yapa-
mayan vardır. Bir de işini ahlaklı yapan
ve yapmayan. Amatör olarak tiyatro
yapmanın güçlükleri de Denizli’ye özel
değil dolayısıyla, daha ulusal düzlemde
sorunlar bunlar. En önemlisi de nitelik
ve ahlak sorunu”.
36