Tarihi Coğrafya
Asya ile Avrupa’yı bir birine bağlayan yaşadığımız bu
topraklar, tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipli-
ği yapmıştır. Bu yönüyle Anadolu bir köprü değil, uy-
garlıkların iç içe yoğrulduğu, dört mevsimin aynı anda
yaşandığı, bir cennet olan kültür, sanat ve tabiat coğraf-
yasıdır. Bu topraklar, Paleolitik Dönem (Taş Çağı)’den
günümüze kadar yaklaşık 40.000 yıldır kesintisiz yerle-
şimlere, onların uygarlıklarına, inançlarına, sevinçleri-
ne, hayallerine ve üzüntülerine sahne olmuştur.
Denizli (Lykos) Ovası Anadolu Uygarlıklarının en
zengin kalıntılarını bağrında yaşatması yönüyle farklı
bir konuma sahiptir. Sadece bu küçük ve verimli ovada;
Hierapolis, Laodikeia, Kolossai, Karura, Tripolis, At-
touda, Trapezopolis, Thiounta gibi zengin antik kentler
ile onlarca höyük yerleşimleri yer alır (Res. 1).
İşte bu Denizli Ovası’nın da içinde yer aldığı Men-
deres Masifi çöküntüsü ve buna bağlı şekillenen coğ-
rafi oluşum, şüphesiz Batı Anadolu kıyısı ile Denizli
Yöresi arasında ilişkiyi sağlayan en önemli doğal yolu
oluşturmaktadır. Laodikeia antik kentinin, gerek Bü-
yük Menderes’in kollarına yakınlığı, ovalık kesimlere
hakim konumu ve gerekse doğal yolların kavşağında yer
alması sebebiyle, erken dönem yerleşimleri için elverişli
bir ortam sunmuştur.
Ovaya adını veren, Lykos (Çürüksu) Nehri; Honaz
(Kadmos) Dağı eteklerinden doğarak, kentin doğusun-
dan kuzey ve kuzeybatısına doğru uzanır ve ova ortasın-
da yer alan göle karıştıktan sonra, Sarayköy yakınında
Büyük Menderes Nehri ile birleşir. Lykos Nehri’nin dı-
şında Laodikeia’nın iki yanında daha küçük kollar olan
nehirler de yer alır. Bunlar güneydoğudan Cankurtaran
Vadisi’nden toplanan Kadmos (Gökpınar-Karakurt) ve
güneyden Babadağ eteklerinden gelen Asopos (Gümüş-
çay-Goncalı Deresi) Nehirleridir. Bu nehirler kentin üç
Prof. Dr. Celal ŞİMŞEK
Pamukkale Üniversitesi, FEF, Arkeoloji Bölümü,
Laodikeia Kazısı Başkanı
LAODIKEIA’DAN
LADİK VE DENİZLİ’YE
21