Previous Page  7 / 44 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 7 / 44 Next Page
Page Background

R.Ö. Ramazan’lar çok zevkli, ne-

şeli geçerdi. Aileler arasındaki ilişki

daha bir sıcak olur, gece ziyaretleri

sıklaşırdı. Ramazan geceleri özellik-

le keyifliydi; sevinç içinde iftar edi-

lir, sahurda da davulcular çıkarak

mâniler söyleyip evlerden bahşiş

alırlardı. Bayram gelince de, bay-

ramlık elbiseler giyilir, büyüklerden

başlanarak bütün akraba ve dostla-

ra bayram ziyaretine gidilirdi.

Ö.G. Kurban Bayramı?

R.Ö. Kurban Bayramında herkes

kurbanını kendi evinde keserdi. Bu-

günkü gibi apartmanlar yoktu, her

evin bahçesi vardı ve Denizli’de her

evin bahçesinden mutlaka, bizim

arık tabir ettiğimiz bir su geçerdi.

Etler akrabalara, konu komşuya

dağıtılırdı. Kurban Bayramı’nın en

zevkli yanı, sabahleyin erkenden

kesilen kurbanın etinden hemen

kavurma yapılmasıydı. Kuyruk ya-

ğından da kuyruk helvası yapılırdı.

Tabii bunlar, bugünkü beslenme

alışkanlığına uymayan, çok yağlı

ve çok ağır yemeklerdir. O zaman

herhâlde insanların bünyeleri alışık

olduğundan bu ağır yemekleri kal-

dırabiliyormuş.

Ö.G. Düğünler nasıl yapılırdı?

Evlenme ve sünnet düğünleri…

R.Ö. Düğünlerde gelin arabası-

nın önünde dümbelek tabir edilen

çalgılar olurdu. İlk zamanlar araba

yerine tahtırevan vardı. Daha son-

ra çardaklı arabalarla gelin alındı,

sonra da faytona binmeye başla-

dı gelinler. Davul zurna eşliğinde

oyunlar, eğlenceler olurdu. Gece da-

mat yatsı namazına götürülür, eve

gelince de dua okunurdu. Damat

ayrılırken sırtını yumruklamak gibi

bir de âdet vardı. Düğünler Perşem-

be günü yapılırdı. Henüz tatil günü

cuma idi o zamanlar. Damat o gün

arkadaşlarıyla yemeğe, eğlenceye

gider, akşamüzeri eve dönerken de

çerez getirirdi. Tabii ki o zaman çe-

rez paketlerde değildi. Mendil boh-

ça şekline sokulur, içine de çerez ve

benzeri şeyler konurdu. Yani dama-

dın düğünün ertesi cuma günü eve

çerez getirmesi âdettendi. Sünnette

ise mevlüt okutulur ve yemek ve-

rilirdi. Bugün de pek çok aile hâlen

bu geleneği sürdürüyor.

Ö.G. Bir de sizin evliliğiniz var

tabii, lütfen evliliğinizi ayrıntılı

olarak anlatır mısınız?

R.Ö. 1929 senesinde, 18 yaşında

iken evlendim ve 47 senelik bir be-

raberlikten sonra, 1976 senesinde

eşimi kaybettim. Evliliğim babamın

arzusu ile gerçekleşti; halamın kızı

ile evlendim. Rahmetli eşim Pakize

Özkardeş’ in annesi, Merzeci Hacı

Ali Efendi’nin eşi, babamın da kar-

deşi idi. Dolayısıyla bir yakın ak-

raba evliliği idi. 1978 senesinde de

ikinci evliliğimi yaptım.

Ö.G. Kaç çocuğunuz var?

İsimlerini ve doğum tarihlerini

söyler misiniz?

R.Ö. Beş çocuğum var: 1931 do-

ğumlu Saadet Mazıoğlu, 1933 do-

ğumlu Nail Özkardeş, 1936 doğum-

lu Gülseren Cillov, 1943 doğumlu

Metin Özkardeş ve 1945 doğumlu

Rezzan Mazıoğlu.

Kurban Bayramı’nın en

zevkli yanı, sabahleyin

erkenden kesilen

kurbanın etinden

hemen kavurma

yapılmasıydı. Kuyruk

yağından da kuyruk

helvası yapılırdı.

Tabii bunlar, bugünkü

beslenme alışkanlığına

uymayan, çok yağlı ve

çok ağır yemeklerdir.

O zaman herhâlde

insanların bünyeleri

alışık olduğundan

bu ağır yemekleri

kaldırabiliyormuş.

20 Ekim 1941

5