

şeker pancarı, şeftali ve kayısı
fidanları getirtti. Şu anda bu meyve
ağaçlarından gelir sağlayan birçok
köylü bulunmaktadır.
Hasan Hoca yalnız okulda öğret-
menlik yapmıyordu. Okulun bakım
ve temizlik ihtiyaçlarını da kendi gi-
deriyordu. Okula her sene badana
yapar, bozulan yerleri onarır, tavan-
ları yılda iki kere mazotlardı. Köyde
her sene, biri yılbaşında, diğeri 23
Nisan’da olmak üzere, iki defa okul
müsameresi yapardı. Bu müsame-
reler adeta şenlik havasında geçer,
salonda oturulacak yer kalmazdı.
Hasan Hoca okulda bir voleybol ta-
kımı kurarak çok başarılı sporcular
da yetiştirdi.
Yaptığı çalışmalar yalnız okulla
da sınırlı kalmadı. O tarihlerde köyün
her yeri meraydı. Ve yaklaşık 1050
dönümlük bir arazi atıl olarak duru-
yordu. Bu arazilerin topraksız çift-
çilere dağıtılması ve işlenmesi için
kaymakamlığa dilekçe verdi. Kay-
makamın onayı üzerine Hasan Hoca
valiliğin yolunu tuttu. Aradan yakla-
şık olarak iki ay kadar zaman geç-
tikten sonra Tapu Kadastro’dan dört
kişi geldi ve araziler üzerine incele-
mede bulundu. Bunun üzerine yaşı
18’den büyük olmak koşuluyla kendi
üstünde hiç tapu görünmeyen çiftçi-
lerin bu arazilere dilekçe vermeleri
karşılığı sahip olabilecekleri bildirildi.
Üç ay kadar sonra köydeki 150 ka-
dar kişinin her biri 7’şer dönüm arazi
bulunmaktaydı. Bu arazilerin şimdiki
bedeli yaklaşık olarak dönüm başı-
na 8.000-10.000 TL civarındadır. Bir
kısmının üstünden İzmir – Denizli
karayolu geçmektedir ve Menderes
havzasının üstünde bulundukların-
dan dolayı çok değerlidir.
Beylerbeyi Köyü Güzelleştirme
Derneği’ndeki paralardan artan kıs-
mıyla okul bahçesine 100 sümbül,
8 gül, 150 zambakla sayısını hatır-
layamadığı nergis ve kavak ağaçları
dikti.
Köyün, bu dönemde, tarım arazi-
lerini sulamak için suya ihtiyacı var-
dı. Hasan Hoca köye su bağlanması
için kaymakamlığa dilekçe vermiş-
ti. Fakat kaymakamlık bunun kendi
salahiyetinde olmadığını beyan etti.
Bunun üstüne valiliğe başvurdu fa-
kat oradan da aynı yanıtı aldı. Gide-
bileceği tek mercii İzmir’deki Devlet
Su İşleri idi. Bunun üzerine 1961
senesinde İzmir Bornova’da bulunan
Devlet Su İşleri’ne gitti. Fakat bura-
dan aldığı yanıt olumsuzdu. Üzün-
tüsünü dile getirirken hâlâ o anı ya-
şadığını hissettiğini söyleyen Hasan
Hoca, çaresiz köyüne geri döndü.
Beylerbeyi’ne Elektriğin Gel-
mesi
Yine 1961 yılında ikinci bir baş-
vurusu köye elektrik bağlamak için
Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlı-
ğı’na oldu. O sene Aydın – Bozdoğan
elektrik hattından Denizli’ye elektrik
çekiliyordu. Bu dönemde Denizli’de
elektrik direkleri olmasına rağmen
telleri yoktu. Hasan Hoca köyüne
elektrik bağlatmak için bakanlığa
dilekçesini verdi. Yaklaşık dört ay
kadar sonra elektrik etüt idaresin-
den dört kişi geldi. Bu heyet Hoca’ya
15 tane soru sordu. Hoca bunlardan
üçüne tanesine bilerek ve isteye-
rek abartılı yanıt verdiğini söylüyor.
Bunlardan biri köyde kaç dokuma
tezgâhının bulunduğu idi. Aslında
Hasan Yaşar öğrencileriyle
21