Background Image
Previous Page  34 / 44 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 34 / 44 Next Page
Page Background

savaş sırasında olmak üzere üç defa or-

duda vazife aldım. Bu itibarla askerliğin

ve savaşın ne olduğunu az çok bilirim”

demiştir (s.75).

Yazar, insanımız zekâ seviyesinin en

üst seviyelere çıkarılması gerektiğini dü-

şünmüş ve bunun millî ve ilmî bir konu

olduğunu ifade etmiş ve o günkü uygu-

lamaları sorgulamıştır: “...bugün uygula-

makta ve yürütmekte olduğumuz kültür,

eğitim sistemi ve politikası bu maksada

uygun mudur? Halkımızın zekâ seviyesini

en yüksek sınırına kadar geliştirebiliyor

muyuz? İşte bu, etüd edilmesi icap eden

hem millî hem de ilmî bir konudur (s.68).

Denemeler

S. Sami KAYRAL, bu eserinin önsözün-

de; “günlük olaylar gibi görünen, her çağ-

da rastlanacak meseleleri” şiir şeklinde

işlediğini belirtmiş; “insanlığın meselele-

rini kendi problemleri kabul ettiğini” ifa-

de etmiştir. 27 şiirin yer aldığı DENEME-

LER adlı bu eser, 1970 yılında iki baskı

yapmış ve 1971 yılında basılan şiir kitabı

GERÇEK’in sonuna eklediği kitaplarını

tanıttığı listede, mevcudunun kalmadığı

notunu düşmüştür. Buradan hareketle

çevresinde iyi bir okuyucu kitlesinin bu-

lunduğunu söyleyebiliriz. Kitaptaki her şi-

iri çevresindeki dostlarından birine ithaf

etmiştir.

Ekseriyetle hece vezninde şiir yazan

şair, “Acımak” adını verdiği ve bir vaize

hitap ettiği şiirinde, hüzün ve ıstırabın,

ölümden çok söz etmenin doğru olma-

dığını ifade ederken bir şiirinde de, do-

ğup büyüdüğü Buldan’ın ağzındaki “artık”

anlamındaki “kalan” kelimesini de kul-

lanmıştır: “İnsanı göndermekse maksat

öbür dünyaya / Bıktık kalan, usandık ne

lüzum var fetvaya?”

Adalet, aile, gezip görmek, barış için-

de yaşayıp yarışmak, çeşitli davranış ve

fikirlerdeki insanlar, düşünmek, düşler,

birlikte yasalara uyarak ve hoşgörüyle

yaşamak, zekâ, paranın insana etkile-

ri, dostluklar, insanlara kötülük edenler,

üniversitelerdeki anarşi gibi konular üze-

rindeki duygu ve düşünceler, Kayral’ın

kaleminde şiir şiir işlenmiştir.

Şair, bu kitabında kızlarına yazdı-

ğı birer şiire yer vermiştir. 27. sayfada

“Göreyim Seni Yavrum” adıyla küçük kızı

Özgül’e yazdığı öğüt dolu şiiri var. “Karın-

ca ve arı gibi işle kaynaşmasını” istediği

kızına şiirinin bir bölümünde şöyle sesle-

nir: “Senden daha güzel / Senden daha

insan / Senden daha ölmez / Neler var

bilir misin yavrum: / Senin insanlar için

/ Yapıp bırakacağın / Büyük eserler / Ve

düşünceler.”

45. sayfada da büyük kızı Gönül’e, “Şiir”

başlığı altında seslenmiştir. Şiiri anlatır-

ken; “İlâhi bir nefesten / Ruha sızan gü-

neştir” ifadesini kullanmış; son dört mıs-

rada şiiri kızı Gönül ile özdeşleştirmiştir:

“Şiir derler adına / Doyamazsın tadına. /

Gönül dedik adına, / Doyamadık tadına...”

Gerçek

Şair, ilk kitabı “Denemeler” ilgi, teşvik

görür ve hemen tükenir. Bu ortamda ikin-

ci şiir kitabı olan GERÇEK’i bir yıl sonra

piyasaya sürer. Bu bilgileri Gerçek adlı

eserinin önsözünden öğreniyoruz. Yine

aynı önsözde şair, amacını şöyle ifade

etmektedir: “GERÇEK’in yazarı, insanlığın

mes’elelerini kendi mes’elesi kabûl eden;

içine dönük düşüncenin yarattığı derîn

huzûrsuzluktan sonsuz mutluluk yaratma-

yı arzûlayan; severken sevgiyi, öğrenirken

öğretmeyi ülkü edinen; hakikata, iyiye,

doğruya, güzele, barışa, insanlığa âşık,

vatansever, milletsever bir insanın en sa-

mimî ve en derîn his, duygu ve düşüncele-

rini ifade etmek istedi.”

Süleyman Sami KAYRAL, dünyada ya-

şanılan huzursuzluğu sorgular: “HANİ İN-

SANLAR / Hani insanlar / Milletler, dinler

/ Medeniyetler / Sevişecekti? / Hani si-

yaset: / Yalan dolandan; / İlim: Sahteden

/ Korunacaktı? / Hani haksızlık, / Tamah

ve haset, / Kin ve husûmet / Arınacaktı?...”

Uzayıp giden sorularına şu şiirlerinde

cevap verir:

“İNSANI KURTARACAK / İnsanı kurtara-

cak / Trajedya değildir! / Yaşadığı zamanı,

/ Gerçeği düşünmektir. / Nesneleri tanı-

mak, / Hakikatı bilmektir. / Sade tekniğe

değil / Ahlâka da gitmektir...”

“BUNALIMDAN KURTULUR / Sınırsız

hürriyetler / Haksızlığı artırır. / Kara, Kı-

zıl akımlar / Kuduz gibi saldırır. / Devletin

patronluğu / Adaleti kaldırır. / Hür irade,

hür seçim / Demokrasi kurdurur. / İlim

bize yol bulur, / Sağduyu hâkim olur. /

İnsanlar da toplum da / Bunalımdan kur-

tulur.”

Halk Diliyle Beyitler (Ve On Altı Şiir)

Kayral, 1970’li yılların başlarında ken-

dini iyice şiire verir. “Gerçek” adlı şiir kita-

bından sonra aynı yıl içinde, 1971 yılında,

“Halk Diliyle Beyitler (Ve On Altı Şiir)” adlı

kitabı yayımlar. Bu kitabın ilk sayfasına

şu cümleyi koymuştur: “Evreni daha ya-

kından görebilmek ve ona egemen olabil-

mek için Hakikata bir yer seçmesini öner-

selerdi, muhakkak ki o, bir şiir mısrasını

seçerdi”.

264 sayfalık kitabın 233 sayfası, “halk

dilinden beyitler” ile doludur. Kayral beyit-

leriyle ilgili olarak önsözünde: “...değişik

konuları içeren, birbirleriyle ilişki ve bağ-

lantısı bulunmayan, yapıları sade, ölçüleri

değişik fakat anlamları çok olan; eğitici

öğretici olduğu kadar eleştirici, coşturu-

cu, lirik, ulusal, toplumsal, ilahi, insani şiir

biçimindeki beyitlerimi; bir düzenleme ve

sınıflama yapmadan, gelişigüzel serpiş-

tirilmiş olarak bulacaksınız.” demiştir. Bu

hâliyle bu beyitlere “hikmetler”, bu esere

de “hikmetler kitabı” diyebiliriz. Tam 3720

beyitin yer aldığı kitaptan birkaç beyit:

“Ömrünü boş yere etmeyen telef;

Kazanır en büyük sevapla şeref.”

“Saadet ararsan dünya yerinde,

Bulursun sen onu alın terinde.”

“Emekli olsam da olmaz kederim;

Nöbeti devraldı öğrencilerim.”

“Doğada görülen: Yokuşla iniş,

Bir akış, bir oluş, bir de tükeniş.” (s. 119)

“Milleti sevmemiz doğal bir âdet,

Devleti korumak millî ibadet.

Hiç zarara uğratma, koru millet malını;

Kesme sakın bindiğin o ağacın dalını.”

Oyunu satma sakın ne söze ne paraya;

Devlet gemisi büyük, oturmasın kara-

ya.” (s. 180)

Şair, kitabının son sayfalarına aldığı –

yine hece ölçüsüyle yazdığı- 16 şiirin 14

dörtlükten oluşan ilki, eşi Adviye hanıma

ithaf edilmiş olup öğretmenliği anlat-

maktadır. Bu şiirdeki ikinci dörtlük şöyle-

dir: “Bir iş ki serveti, şöhreti hiç yok; / Bir

aşk ki müşkülü, çilesi pek çok. / İşte o; her

şeyden çeker elini çeker; / İnsanın gönlü-

ne fazilet eker.”

32