Background Image
Previous Page  39 / 44 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 39 / 44 Next Page
Page Background

Honaz ilçesinin Kaklık beldesinde üreti-

len, maya tutması diğer somunlardan farklı

olan bir ekmektir. Üretiminde geleneksel

ekşi maya ve sarı renk maddelerince zengin

durum buğdayı (halk arasında koca buğday,

kızıl buğday diye bilinen ve daha çok bulgur

üretiminde kullanılan, verimi diğer buğday-

lara göre az olduğu için günümüzde fazla

ekilmeyen buğday çeşidi) unu kullanılma-

sıyla diğer ekmeklerden ayrılır. Bu ekmek,

özel iç rengi ve elastiki yapısıyla 1960’lı yıl-

larda yufka ekmeğine katık yapılarak yenil-

miştir. 2006 yılına kadar geleneksel maya

ile üretilen bu ekmek, maya çoğaltmanın

güçlüğü nedeniyle üretimi terkedilmiştir.

Şu anda beldede Kaklık ekmeği adı altın-

da satılan ekmekler ticari maya ve durum

buğday unu ile üretilmektedir.

Kaklık ekmeğini farklı kılan esas unsur

mayasıdır. İlk defa maya üretimi (maya

tutumu) şu şekilde yapılmaktadır: Önce

bir fincan büyüklüğünde kuru soğan başı

kesilerek soyulur. Sonra bir tas un bir fin-

can zeytinyağı da ilave edilerek uzayıncaya

kadar suyla yoğrulur. Yoğurma işlemi ta-

mamlanmış olan hamur içine başı kesilen

ve soyulan soğan iyice gömülerek fırında

uygun bir yerde 3 saat bekletilir. 3 saat

sonra tekrar 2 tas un ilave edilerek aynı

işlem tekrarlanır. Üç kez bu şekilde tazele-

nen ve fermantasyona bırakılan maya ar-

tık ekmek yapılacak hamura karıştırılmaya

hazırdır. 100 kg una 50 lt su kullanılarak

yoğurulan hamur içerisine hazırlanan maya

ilave edilerek hamur yoğurma tamamlanır.

Yoğrulması tamamlanan hamur 500 gr ke-

silerek şekillendirilir ve son fermantasyon

için pasalara alınır. Pasalarda kabarması

tamamlanan ekmekler üzerine bulamaç

(haşıl*) sürülerek ve akabinde bıçak atılarak

fırına verilir. Ramazanlarda haşıl sürüldük-

ten sonra ekmek üzerine susam serpilerek

ekmeğin tadı ve görüntüsü daha da güzel-

leştirilirdi.

Ekmek mayası bir kez elde edildikten

sonra soğan ve zeytinyağı ile yapılan ilk

işlem yapılmaksızın bir gün öncesinden

alıkonan bir ekmeklik hamur yine 3 kez

zenginleştirilip o günün mayası olarak yoğ-

rulan hamura ilave edilir. Soğan ve zeytin-

yağı ile yeniden başlangıç mayası yapmak

ancak mayanın istenilen kabarmayı sağla-

yamadığı bozulma hallerinde söz konusu

olmaktadır.

Kaklık ekmeğinin en temel özelliği ma-

yası ise de kullanılan un ve suyun da önemi

vardır. Kullanılan un, o günün şartlarında

Konya’da kurulu Hediye Un Fabrikası’nda

özel olarak üretilen durum buğday unudur.

O yıllarda daha çok tam buğday ununa

yakın has un üretimi yaygın olduğundan,

durum buğday unu çok az değirmende ya-

pılırdı. Durum buğdayı ekmeklik buğdaydan

KAKLIK EKMEĞİ

daha pahalı olduğu için unu da diğer un-

lara göre pahalıdır. Bundan dolayı Kaklık

ekmeği muadili diğer ekmeklere göre

daha pahalıya satılmıştır. Ekmek kalitesi-

ni etkileyen un, su ve ustaların marifetiyle

şekillenen maya, yoğurma ve pişirmeyi fı-

rında birleştiren Kaklık’lı ustalar ekmekleri

satarken;

“Konya’nın unundan, Kaklık’ın suyundan,

Yeni çıktı fırından” tekerlemesi ile özel-

likle akşamüstü köy ve kasabalara dön-

mekte olan kişilere bu ekmekleri pazarla-

mışlardır. Kaklık ekmeği 1971 yılına kadar

sadece ekşi maya ve elle yoğrularak,

1971-75 yıllarında sadece ekşi maya ve

elektrikli yoğurma kazanlarında yoğrula-

rak, 1975 yılından son kez üretildiği 2006

yılına kadar ekşi maya ve hazır maya kul-

lanarak, mekanik sistemlerde üretilmiş ve

odun ateşinde kara fırında pişirilmiştir.

• O zamanlar un çuvalları 71.5 kg idi ve

bir partide 2 çuval un 70 litre su ile yoğ-

rularak ekmek yapılırdı. Hamura maya ve

tuzdan başka hiçbir katkı ilave edilmezdi.

Buna rağmen özel mayası ile ekmekler

aynen sünger gibi kabarır, burcu burcu

kokardı.

• Hamur yoğrulup pasalara döşendikten

sonra yazın 2 saat, kışın ise havanın sı-

caklığına göre 3 veya 4 saat sonra ekmek

yapmaya başlanırdı. Burada süreyi hamu-

run kabarması belirler, yeterli kabarma

oluşmamışsa süre uzatılabilirdi.

• Yuvarlak olarak hazırlanan hamurlar

pişirilirken mutlaka jiletlenir. Eğer jiletlen-

mez ise ekmek tabana tam oturmaz ve

kürekle fırından alınması zorlaşır. Sağa

sola yuvarlanır durur.

• Fırın sıcaklığı o günlerde el ile kontrol

edilirdi. Fırıncı elini fırının içine uzatarak

saymaya başlar; eğer 13’e kadar dayana-

bilirse fırın sıcaklığı yeterlidir, ekmekleri

fırına verebilir. 13’e ulaşamamışsa fırın

sıcaklığı fazladır, 13’ü geçmişse bu du-

rumda fırının sıcaklığının biraz daha art-

tırılması gereklidir.

• Fırın sıcaklığı bu şekilde ayarlanmış

olsa da 1. taban (fırında ilk pişen parti)

ekmeğinin içi biraz hamur kalır. İçi pişsin

diye fazla tutulacak olursa bu durumda

dış kısım fazla kızarır. Birinci tabanda

pişen ekmeklerden çıkan buhar ile fırın

nemi dengeye gelir ve ikinci tabandan

sonra ekmeğin her tarafı dengeli pişer.

37