Background Image
Previous Page  35 / 44 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 35 / 44 Next Page
Page Background

Bu bölümdeki şiirlerden altı tanesi, toru-

nu Şebnem için yazdıklarıdır. Diğerlerinde

toplumu konu olarak almıştır. Bir şiirinde

de yakınlarını kaybetmenin ve gurbette

yaşamanın üzüntüsünü, yalnızlık duygu-

sunu işlemiş; “Dert Ortağım Kalmadı” şi-

irinde feryat etmiştir. İşte bu şiirinden iki

dörtlük: “İzmir anamı aldı / Dert ortağım

kalmadı. / Gurbet babamı çaldı / Dert or-

tağım kalmadı.” ... “Nice dertleri deştim, /

Nice kardeşten geçtim. /Buldan’dan ayrı

düştüm, / Dert ortağım kalmadı”.

Türk’ün Türküsü

Kayral, 1974 yılında bastırdığı bu ese-

rinin kapağına, “aydınlarımız, halkımız ve

çocuklarımız için şiirler” notunu düşmüş-

tür. Eserde 41 şiiri yer almıştır. Doğup

büyüdüğü Buldan için, “Bak Buldanlım” ve

“Efe Buldanlım” adlarında iki şiiri vardır.

Annesi için yazdığı iki, kızı Özgül için ise

bir şiiri vardır. Kızı Özgül’e yazdığı şirin bir

mısrasındaki “Doğrucuoğlu Kayral soyun-

dan” ifadesinden sülale lâkaplarının “Doğ-

rucuoğlu” olduğu sonucuna varılmaktadır.

Atatürk, dört müstakil şiirinde anlatıldığı

gibi, bazı şiirlerinin mısralarında da geç-

mektedir.

Şairin gönlü Türkiye Cumhuriyeti dışın-

da kalan topraklar ve Türk dünyası ile de

ilgilidir. “Adalar” ve “Bizim İller” şiirlerinde

bu konudaki duygu ve düşüncelerini dillen-

dirmiştir. Adalar şirinin ilk altı mısrası şöy-

ledir: “Girit, Kıbrıs, Sisam ağlar / Kılıcımdan

kanlar damlar / Sakız, Rodos yürek dağlar

/ Adalarla kopmaz bağlar. / Ne olaydı, ne

olaydı / Adalar hep Türk kalaydı.”

“Bizim İller” şiirinin mısralarında da

Kafkasya, Türkistan, Azerbaycan özlemi

vardır: “Türk illeri haber saldı her boydan

/ Güzel sevmek huyum benim öz soydan

/ Ölsem bile ayrılamam Kafkas’tan / Ben

yapamam Türkistan’a varmadan / Azer-

baycan hepten büktü belimi / Allah bilir,

kimse bilmez hâlimi”.

Merhaba Çocuklar

Süleyman Sami, kitap bastırmaya bir on

yıl ara vermişse de şiir yazmaya devam

etmiş, şiirlerini 1984 yılında “Merhaba Ço-

cuklar” adlı eserinde toplamıştır. “Evimiz”

şiirinde Buldan’daki baba evini, dolayısıyla

Buldan evlerini anlatır. Bu şiirden; o evde

ve Buldan’da yirmi yıl yaşadığını öğrendi-

ğimiz gibi orada aldığı eğitimi bir dört-

lükte şöyle özetler: “Bu ev bana tarihimi /

Benliğimi öğretti. / Beni engin kültürüyle /

İslam etti, Türk etti!” (S. 58)

Evliliklerinin 12. yılında eşi, öğretmen,

okul müdürü Adviye Kayral’a yazdığı şi-

irin bazı mısralarında (s.95) şöyle tanıtır:

“Mesleğinde en güzel ürünleri sen verdin

/Başarının baş sırrı, çocuk sevgisi derdin.”

... “Senden inanç, feyz alan hiç olmadı kula

kul”.

O, çocukların millî şuurla yetişmesini

istemiştir: “Tarihte Türk’ün yeri / Her an

hakkın yanıdır. / İstiklâlle hürriyet / Bu mil-

letin kanıdır.”(s.78) ... “Türk yurduna sayısız

/ Hizmetiniz olmalı. / Vicdanınız sizlerden /

Her an hesap sormalı.” (s.87)

Kayral, torunları Şebnem ve Onur’a çok

sayıda şiir yazmıştır. Bu kitabına aldığı

şiirlerde torunlarına verdiği nasihatlar as-

lında tüm çocuklaradır. İnci adını vererek

beslediği kedisine de şiir yazmıştır. “Türk

Çocuğu” şiirinde çocuklarımızın nasıl ye-

tiştirilmesi gerektiğini bir dörtlükte şöyle

ifade etmiştir: “Kafalarda tam bilgi /Gö-

nüllerde tam iman / Yükselmeyi emreder

/ Damarlarda asil kan.”

Merhaba Çocuklar adlı kitabında, bugün

bile çocuklarımıza, resimlenerek ulaştırıl-

ması gereken tekerleme tadında şiirleri

vardır. Türkçeyi en güzel şekliyle kullanan

şairin, tekerleme tadındaki “Çemberim (s.

7)” şiirini okuyunca bana hak verirsiniz:

“Çember varsa ben varım / Ardından kova-

larım / Kaçmak ister elimden / Yakalarım

belinden. / Çemberim hızlı koşar / Okşan-

dıkça o coşar. / Yarışırız durmadan, / Bık-

madan, yorulmadan”.

Atatürk’ü bazı şiirlerinde ana konu edin-

miş, bazılarında da mısralarda anlatmıştır

(s: 23, 36, 42, 49, 54, 72, 74, 78, 90, 91)

Bir şiirinin dörtlüğünde(S. 54), Cumhuri-

yet’imizin kurucusunu şöyle tanımlamıştır:

“İçte, dışta, barışta / Uygarlığı savunan /

Ey en büyük diplomat! / Ey en büyük ko-

mutan!”

Hüner

Hüner, Kayral’ın 1985 yılında bastırdı-

ğı son şiir kitabı ve son kitabı olmuştur.

Kitabını; “...insanlığın problemlerini kendi

problemleri kabul eden, içine dönük dü-

şüncenin yarattığı huzûrsuzluktan mutlu-

luk yaratmayı arzulayan; severken sevgiyi,

öğrenirken öğretmeyi amaç edinen eski

bir öğretmenin duygu ve düşüncelerini dile

getirmek” amacıyla yazdığını “sunuş” yazı-

sında ifade etmiştir. 71 şiirin yer aldığı bu

kitaba, önceki eserlerinde yer alan 18 şiiri-

ni dâhil etmiştir. Kitaba adını veren dörtlük,

ilk sırada yer almıştır: “Mevki, çıkmaz dışa-

rı şehrin kapılarından / Para harcanır biter

yahut çalınır gider / Hünerse ne çalınır ne

harcanır ne biter / Sahibinden ayrılmaz,

birlikte göçer gider”.

Şairin son yazdığı şiirlerden biri de “De-

nizli” adını taşımakta olup 4 bölümden ve

19 dörtlükten oluşan bir Denizli destanıdır.

Bu şiir içinde Pamukkale efsanesini işlemiş

ve şehrimizde bilinmeyen bir başka efsa-

neye –Pamukkale’nin doğuşu efsanesine-

de yer vermiştir; işte o dörtlükler:

“Denizli’yi vaktiyle bir iç deniz kaplarmış

Kıyısında bir fakir ana-oğul yaşarmış.

Oğlan balığa gider, ana evde beklermiş;

Oğlan biraz gecikse ana merak edermiş!

Lâkin bir gün bu deniz onu unutuvermiş,

Çılgın dalgalarıyla oğlunu yutuvermiş.

Dağlar taşlar acımış, yanıt vermiş âhına;

İhtiyar, yoksul ana sığınmış Allah’ına!

Gece-gündüz âh etmiş, yalvarmış, dua

etmiş:

‘-Altın kaynasın ateş, üstün dolsun taş!’

demiş.

‘Ortasında kalasın, suyun buhar kayna-

sın;

Senin de yüreciğin yansın ve parçalan-

sın!’

Bu âh tutunca birden deniz dibe çöküyor;

Dağlar, taşlar taş döken kaynar sular

döküyor!

Çökelez dağlarını bir buğudur bürüyor;

Ak giysiler içinde pamuk sultan yürüyor.

Eser veren insanlar demek ki unutul-

muyor. “Gerçek” adlı eseri ile buluşmam,

bu yazıyı hazırlamama ve merhumun ha-

tırlanmasına vesile oldu. Süleyman Sami

Kayral hemşehrimizi rahmetle anıyor, Bul-

dan / Denizli halkının ona ve eserlerine sa-

hip çıkmasını umut ediyorum.

33