(Kutsal) Agora içindeki tapınak-
lar (olasılıkla Korinth düzeninde
Athena, İon düzeninde baş tanrı
Zeus tapınakları) sökülerek Doğu
ve Batı Portiklerde (revak şeklinde
olan sütunlu galeri) mimari blok-
ları tekrardan günlük kullanıma
hizmet vermek amacıyla değer-
lendirilmiş, aynı zamanda bu yön-
temle bunların görkemli kutsallığı
da ortadan kaldırılmıştır. Kentin
batısında yer alan ve ilk yerleşme
olan Asopos Tepesi kazılarında
ortaya çıkartılan heykeltraş Phe-
idias tipinde olan Tanrıça Athe-
na’ya ait kolosal (büyük) tapınak
heykeli parçaları, tanrıçanın tapı-
nağında çalışan görevlilerce sak-
lanması amacıyla kaçırılmış olma-
lıdır. Bu da kentin hızlı bir şekilde
Hıristiyanlaşmasıyla bağlantılıdır.
Laodikeia Antik kentinde yer alan
kiliselerin tamamı, M.S. 4. yy.
ile 6. yy. sonu arasına tarihlendi-
rildiklerinden, bunların mimari
düzenlemeleri, Hıristiyanlık dini
mimarisinin erken dönemlerine
yeni bakış açıları getirecek nitelik-
tedir.
Antik kentte sur içi ve dışında ya-
yılmış birçok kilise yapısı yer alır.
Laodikeia’daki kiliseler, M.S. 4.
yy. – 6. yy. sonları arasında inşa
edilen yapılardır. Kalıntıları gü-
nümüze kadar ulaşabilen kiliseler
içinde; Laodikeia Kilisesi (Res. 19,
37-38), Kuzey Kilisesi, Güneybatı
Kilisesi, Stadyum Kilisesi, mer-
kezdeki daha geniş olmak üzere üç
nefli bazilikal planlıdır. Ayrıca La-
odikeia Kilisesi’nin kuzey yanında
vaftizhane koridoru ile vaftizhane
odasına ulaşılan bölüm ve havuzu
bulunur. Dış görünüş bakımından
farklı olan üç kilise içinde; doğuda
yer alanı dıştan rotonda (yuvar-
lak), içten oktagonal (dört kollu)
planlı, güneyde yer alanı rotonda
yuvarlak planlıdır. Bunun yanında
ev ve Roma İmparatorluk Döne-
mi yapılarının bir bölümü kilise
(Kiliseli Peristylli Ev ve Merkezi
Kilise) olarak kullanılmıştır (Res.
32). Ayrıca Tapınak A batı portiği
üzerinde M.S. 4. yy.a tarihlendiri-
len tek apsisli bir şapel yer alır.
Lykos Ovası’nda Laodikeia’nın ya-
nında Pamukkale-Hierapolis’in-
de Hıristiyanlık dini için büyük
önemi vardır. 12 Havariden biri
olan Aziz Philippus’un M.S. 80
yılında burada martyr (din şehidi)
edilmesi daha sonra Hıristiyanlı-
ğın yayılmasıyla birlikte bu kente
bir ayrıcalık kazandırmıştır. Son
zamanlarda Hierapolis’te yapılan
kazı çalışmaları sonunda Aziz Ph-
lippus’un hem mezarının, hem de
kilisesinin ortaya çıkartılması da
dini turizm bakımından bölgeyi
ön plana çıkarmıştır.
Günümüzde yıkılmış harabe gö-
rünümünde olan antik kentler, as-
lında binlerce yıllık yaşamın sırla-
rını bağrında yaşatır. Bir dönemde
bu kentlerde hareketli ve canlı bir
yaşamın sürdüğünü, yeşillikler
içinde bağları bahçeleri olduğu-
nu, bizler gibi o dönemde yaşayan
insanların sevinçleri, hayalleri,
üzüntüleri ve beklentileri olduğu-
nu düşünür ve hayal edersek işte o
kent bir anlam kazanır. Laodikeia
yaşamında kimileri tiyatrolarda
kusursuz oyunları sergileyen sa-
natçı, kimileri stadyumda yenil-
mez sporcu ve gladyatör, kimileri,
heykeltıraş, mimar, usta, pazarcı,
çiftçi, ayakkabıcı, terzi, kasap, fı-
rıncı, lokantacı, kimileri öğrenci,
memur ve yöneticiydi. Hayat şim-
diki gibi devam ediyordu, kimi zor
geçiniyor, kimileri zengin, asker
yada işçiydi. Onlarında yasaları,
kuralları, meclisleri ve kısacası
bir aile yaşantıları vardı. Ancak
alt ve üst yapısıyla kusursuz plan-
lanan kentleri, görkemli kamu ve
dini yapıları vardı. Bu yapıların
mimari süslemelerinde gösterilen
Denizli Horozu (Res. 39-40), nar
(Res. 41), patlıcan (Res. 42), haş-
haş, Anadolu Leoparı (Res. 43)
gibi kabartmalar bizleri günümüz
ile binlerce yıl öncesi arasındaki
bağlantıları kurmamızı sağlar.
Özellikle kentin zenginliğine
bağlı olarak yapılan mimari beze-
melerde çok ince ve titiz işçilik gö-
rülür. (Res. 44) Sizlerin desteğiyle
Biz arkeologlar işte binlerce yıllık
bu gizemleri, yapıları ortaya çıkar-
tıp, ayağa kaldırıp, tanıtarak gele-
cek kuşaklara aktarılmasına hiz-
met ediyoruz. Kazı çalışmalarının
10. Yılında Laodikeia UNESCO
Dünya Geçici Miras Listesi’ne da-
hil edilmiştir (Res. 45-46).
Günümüzde yıkılmış harabe
görünümünde olan antik kentler,
aslında binlerce yıllık yaşamın
sırlarını bağrında yaşatır. Bir
dönemde bu kentlerde hareketli
ve canlı bir yaşamın sürdüğünü,
yeşillikler içinde bağları bahçeleri
olduğunu, bizler gibi o dönemde
yaşayan insanların sevinçleri,
hayalleri, üzüntüleri ve beklentileri
olduğunu düşünür ve hayal edersek
işte o kent bir anlam kazanır.
34