Background Image
Previous Page  8 / 44 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 8 / 44 Next Page
Page Background

Büylücü Hüseyin Çavuş, sadece bu

bando takımı ile yetinmemiş ikinci bir ta-

kım daha oluşturmuştur. Ancak bu takım

sadece Yukarıseyitlilerden oluşmuş ve

zaman zaman Yukarıseyit’teki düğünleri

Resim 3: Büylücü Hüseyin Çavuş Bandosuna ek olarak Çümbüşcü Uşaklı Hafız 1940’lı yılların sonunda.

1

Resim 4: Aynı ekip 1940’lı yılların başında bir düğünde.

Resim 5: Yukarıseyit Bandosu; trompet Hüseyin Gülel, keman Berber Süleyman Tefek, bağlama Gadarap Mehmet

Ali Alkan ve davul Mehmet Ali Davulcu-1952

bu takımla yapmıştır. Bu takımla aynı za-

manda köyde düğün dışı yapılan eğlen-

celer düzenlenmiş, ancak bu takımın en

önemli görevi 1952 yılının Ağustos ve

Eylül aylarında olmuştur.

Yukarıseyit köyü için 1952 senesi kal-

kınmada neredeyse bir milat olmuştur.

Eskiden uzak yerlerden içme ve kullanma

suyu temin eden Yukarıseyitliler, öğret-

men Mustafa Cura, öğretmen Hikmet

Omca ve muhtar Süleyman Demirci ön-

derliğinde Erikli denilen yerden getirilen

sağlıklı içme suyuna kavuşmuştur. Son-

radan Avukat da olan öğretmen Musta-

fa Cura Ankara’da yani suyun başında

oturmakta ve öğretmenlik yapmaktay-

dı. Köyüne içme suyu getirebilmek için

Ankara’da çalışmalarını sürdürmüş ve

bu konuda gayret etmiştir. Hükümetten

aldığı güç ve Denizli Valiliğinden aldığı

yardımlarla Yukarıseyit’i içme suyuna

kavuşturmuştur. Mustafa Cura dedem

Hüseyin Çavuş’tan, İzmir Muallim Mek-

tebinde okuduğu yıllarda usul ve makam

derslerinin yanında ilk nota bilgilerini

alarak kendi kendine keman çalmayı öğ-

renmiştir. Büyük bir olasılıkla, yukarıda-

ki köy bando takımını Mustafa Cura’nın

oluşturduğunu sanıyoruz.

Mustafa Cura köyümüzü kalkındırma-

yı hedefleyerek içme suyu çalışmalarını

hızlandırabilmek için bu mütevazı köy

bandosundan da yararlanmış ve köylü-

lerimizin imece çalışmasının sonucu bu

başarıyı elde etmiştir. Bu çalışmalarda

dedem Hüseyin Çavuş’un gayretlerini sa-

yın Mustafa Cura anlatır ve takdir eder-

di. Hatta yazdığı Yukarıseyit Köyü: İçme

Suyuna Nasıl Kavuştu adlı 1953 yılında

yazdığı kitabın 19. sayfasında dedemin

memleket sevgisini şu anekdot satırla-

rıyla anlatır:

Bir gün öğleden sonra çok sıcak olmuş-

tu. İkinci kontrolü bitirmek üzere idim.

Büylücü Hüseyin Gülel’i kan ter içinde

çalışırken gördüm. Biraz gayret vermek

maksadıyle: (Kolay gelsin Hüseyin Çavuş,

sana biraz sertçesi düşmüş galiba, ama

nerede ise sona getirmek üzeresin.) de-

dim. Cevabı şu oldu: Bana istediğim gibi

bir yer düştü. Ben sertliğinde yumuşak-

lığında değilim. Burası Alanköy yolunun

üzeridir. Ben yarın öldükten sonra ço-

cuklarım, onlardan sonra da torunlarım

(Alanköy yolunun üstünü babamız, dede-

miz kazmış) diyecek. Burası adı belli bir

yerdir. Onun için ben yerimden memnu-

num. Daha sert olsa daha da çok mem-

nun olurdum.

Bu sözler karşısında (Var ol Hüse-

yin Çavuş!) Demekten başka bir cevap

bulmadım. Ve (Hoşça kal) diyip oradan

uzaklaştım.

Halbuki benim gördüğüm zaman her

vurduğu kazma bir avuç toprak kaldır-

mıyordu. Kırmızı kil içinde beton armeye

dönmüş çakıllı bir konglomera ile adeta

boğuşuyordu.

1-Cevdet Şemsioğlu, 20.Yüzyıl Başlarında Denizli, Denizli sanatsevenler Derneği Yayınları No 3, Denizli, 2004,

sayfa 141 de yer alan ve aile arşivinde bulunan fotoğraf.

6