Background Image
Previous Page  32 / 44 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 32 / 44 Next Page
Page Background

benim yazmama mı ihtiyaç kaldı?”

Konuşmalarım hatırat kitap şeklinde hazırlanıyor.

Osmanlı'da Arapça, Farsça ve Türkçe birleşmiş,

muhteşem bir lisan meydana gelmiş. Bir tek stresi aldık, 22

kelime attık. Onur yeni bir kelime, Fransızca 'onure'yi

aldık yedi kavramı attık. Bin yıllık kelimeleri atıyoruz.

Titanik batarken keman çalan insana benziyoruz.

Kelime yoksa sen de yoksun. Emerson; “Lisan

düşüncenin evidir..” diyor. İnsan kelimelerle düşünür.

1998'den 2003'e kadar özel radyolarda cumartesi,

pazar program yaptım. Radyo programları için mısralar

ezberlerdim.

***

Nâbî merhumdan beyitler okuyoruz. Telefon bağlandı.

Atmış yaşlarında olduğunu tahmin ettiğim bir vatandaş

bağlandı. “Ben Dr. Hasan Zengin. Ankara'dan arıyorum.

Takdirimi kabul buyurun. Kendimi kütüphanede kitaplar

içinde hissediyorum…

Ve devam etti, “Teessüf ederim Hayati Bey. 1. Dünya

Savaşında bize ihanet eden, Türk ordusunu arkadan

hançerleyen pis Arapların dilini dinleme mecburiyetinde

miyim? Vb…Tam 17 dakika konuştu…

-Doğrudur!.. diyorum. Ve katılıyorum!.. diyorum.

Sözünüz bitti mi cevap vereceğim…

Telefonu kapatıyorum ve cevaplandırıyorum:

-Sayın dinleyciler, Dr. Hasan Zengin Bey programımızı

zenginleştirdi.

İki hususa takıldım.

Bir, ben Arapça bilmem. Bir tek dil bilirim o da

Türkçedir. Biraz İngilizce biliyorum o kadar.

Dr. Hasan Zengin'in titri Latince, ön adı Hasan Arapça,

soyadı Zengin ise Farsçadır.

Pis Araplar sözünüze esas teşkil eden hadiseleri

bilmiyorum. Fakat, hainlere kızacağız diye Türk

Cumhuriyetlerindeki Türk kardeşlerimiz Rusça öğren-

mekten, Kızılderililer İngilizce, Cezayirliler Fransızca

öğrenmekten vazgeçmediler…

Bir faks geldi. Baktım Balıkesir'den. Şöyle söylüyor:

-Sabrı elle tutulur halde gösterdiniz!.. Fakat

muhatabınıza niçin doğrudur ve katılıyorum diye iki de bir

onaylıyordunuz onu anlamadım.

Doğrudur… Birincisi, Hasan Bey doğru durmadı. Ben

ona “doğru dur” dedim… İkincisi, Hasan Bey konuştukça

ben gülmekten katılıyordum. Onu söyledim “katılıyorum”

dedim. Hasan Bey anlamadı…

Tokatlı Hasan dayı hacca gitmiş. Bu Araplar ezanı

Türkçe okuyorlar. Sureleri Türkçe okuyorlar, ne var ki kendi

aralarında Arapça konuşuyorlar demiş.

***

Türk benim efendim. Türk tarihte iki büyük iş yaptı:

Birincisi; Abdülkerim Satuk Buğra Han la birlikte bir günde

Müslüman oldu. Türk Müslüman olurken hesaba girmedi.

Hasbî davrandı.

İkincisisi; Malazgirt tir. Yahya Kemal'in 26 Ağustos

1922'de

'

'

'

'

“Şu kopan fırtına, Türk ordusudur yâ Rabbî..

Senin uğrunda ölen ordu, budur yâ Rabbî…

Ta ki yükselsin ezanlarla müeyyed namın!

Gâlip et çünkü bu son ordusudur İslâm'ın…”

dediği

gibi, Türk son ordusudur İslâmın.

Türk, İslam olduktan sonra da hasbî davrandı. Hesap

yapmadı. İslam ülkelerinin hep koruyucusu oldu.

Türk milleti “Can veren pervâneler oldu.” Perv ne

kelebektir. Gece karanlığında yanan mumun alev ışığına

ölümüne gider.

İşte Türkün yaptığı ikinci büyük iş Anadolu'ya gelmesi

oldu. Göçebelikten vazgeçmesi oldu. Anadolu netameli

bir coğrafya.

Türk tarihte iyi ata biniyor. İyi dövüşüyor. Kodu mu

oturtuyor. Çin'e dünyanın en uzun setini yaptırıyor.

Türk Müslüman olunca yaratılış gayesine vardı.

Anadolu'da ilim dili olarak Arapçayı aldı. Bu

peygamber diliydi. Enbiya diliydi. Edebiyat dili olarak da

Farsçayı aldı. Bu da evliya diliydi.

Dünyada üç lisanlı bir dil yoktur. Bunu başaran tek

devlet Osmanlı olmuştur.

Şemsettin Sami'de bir milyon kelime var.

Kelimeyle ilişkim bir aşk yaşamak şeklindedir.

1987 Çameli'de avukatım. 27 yaşındayım. Faruk

Kınay noter. Dilekçe götürdüm. Odası dolu. Girmedim.

İçeridekilerin hepsi yaşça benden ileri. Aralık kapıdan

Faruk Bey beni gördü. Çağırdı. Oturttu. Bilmece

çözüyorlarmış Hakim hanım üç harfli diken dedi. Sustu.

Herkes sustu. Ben de “har” dedim. Ortada bir soğukluk

oldu. Birisi harname var oradaki har ne olacak dedi. Her

iki harın eski alfabede ayrı h harfleriyle yazıldığını izah

ettim. Faruk Bey, “Sen bunları niye biliyorsun?” dedi.

Nasıl öğrendin cevap ver dedi.

1983'te bekarhanede yalnızım. Hanım memlekette

hamile. Kalp açık. Ağlanacak haldeyim. Zillet ve gurbette

kalp açık oluyor. Üniversite yıllarımda odamdaki beş kişi

de ilahiyatçı.

Vasiyetim: Lûgat elinin uzandığı yerde olacak.

Rakam saygı ister, kelimeler sevgi.

Kelimenin bin yıllık geçmişi vardır.

Lisana saldırı, bu milletin Satuk Buğra Han'la girdiği

yoldan çıkışı için yapılıyor. Cemil Meriç “Kamus

namustur!” diyor.

Ben anladığımı değil, anlayamadığımı seviyorum.

Adam kısmının makamı arttıkça faydası azalır.

Güneş yükseldikçe gölgesi kısalır.

Adama tevazu lâzımdır yükselmek için. Güneşi taklit et

ki en yükseğe çıkıp ışığını salıvermiş.

Necip Fazıl'ın Hocası Abdülhakim Arvasîdir. Benim

yolum da o yoldur.

İnsana sadakat yaraşır görse de ikrâh…

Yardımcısıdır doğruların Hazreti Allah…

Z. Paşa

Genel ezberleme benim için bir eğlence. Benden iyi

eğlenen yok.

â

30