benim yazmama mı ihtiyaç kaldı?”
Konuşmalarım hatırat kitap şeklinde hazırlanıyor.
Osmanlı'da Arapça, Farsça ve Türkçe birleşmiş,
muhteşem bir lisan meydana gelmiş. Bir tek stresi aldık, 22
kelime attık. Onur yeni bir kelime, Fransızca 'onure'yi
aldık yedi kavramı attık. Bin yıllık kelimeleri atıyoruz.
Titanik batarken keman çalan insana benziyoruz.
Kelime yoksa sen de yoksun. Emerson; “Lisan
düşüncenin evidir..” diyor. İnsan kelimelerle düşünür.
1998'den 2003'e kadar özel radyolarda cumartesi,
pazar program yaptım. Radyo programları için mısralar
ezberlerdim.
***
Nâbî merhumdan beyitler okuyoruz. Telefon bağlandı.
Atmış yaşlarında olduğunu tahmin ettiğim bir vatandaş
bağlandı. “Ben Dr. Hasan Zengin. Ankara'dan arıyorum.
Takdirimi kabul buyurun. Kendimi kütüphanede kitaplar
içinde hissediyorum…
Ve devam etti, “Teessüf ederim Hayati Bey. 1. Dünya
Savaşında bize ihanet eden, Türk ordusunu arkadan
hançerleyen pis Arapların dilini dinleme mecburiyetinde
miyim? Vb…Tam 17 dakika konuştu…
-Doğrudur!.. diyorum. Ve katılıyorum!.. diyorum.
Sözünüz bitti mi cevap vereceğim…
Telefonu kapatıyorum ve cevaplandırıyorum:
-Sayın dinleyciler, Dr. Hasan Zengin Bey programımızı
zenginleştirdi.
İki hususa takıldım.
Bir, ben Arapça bilmem. Bir tek dil bilirim o da
Türkçedir. Biraz İngilizce biliyorum o kadar.
Dr. Hasan Zengin'in titri Latince, ön adı Hasan Arapça,
soyadı Zengin ise Farsçadır.
Pis Araplar sözünüze esas teşkil eden hadiseleri
bilmiyorum. Fakat, hainlere kızacağız diye Türk
Cumhuriyetlerindeki Türk kardeşlerimiz Rusça öğren-
mekten, Kızılderililer İngilizce, Cezayirliler Fransızca
öğrenmekten vazgeçmediler…
Bir faks geldi. Baktım Balıkesir'den. Şöyle söylüyor:
-Sabrı elle tutulur halde gösterdiniz!.. Fakat
muhatabınıza niçin doğrudur ve katılıyorum diye iki de bir
onaylıyordunuz onu anlamadım.
Doğrudur… Birincisi, Hasan Bey doğru durmadı. Ben
ona “doğru dur” dedim… İkincisi, Hasan Bey konuştukça
ben gülmekten katılıyordum. Onu söyledim “katılıyorum”
dedim. Hasan Bey anlamadı…
Tokatlı Hasan dayı hacca gitmiş. Bu Araplar ezanı
Türkçe okuyorlar. Sureleri Türkçe okuyorlar, ne var ki kendi
aralarında Arapça konuşuyorlar demiş.
***
Türk benim efendim. Türk tarihte iki büyük iş yaptı:
Birincisi; Abdülkerim Satuk Buğra Han la birlikte bir günde
Müslüman oldu. Türk Müslüman olurken hesaba girmedi.
Hasbî davrandı.
İkincisisi; Malazgirt tir. Yahya Kemal'in 26 Ağustos
1922'de
'
'
“
'
'
“Şu kopan fırtına, Türk ordusudur yâ Rabbî..
Senin uğrunda ölen ordu, budur yâ Rabbî…
Ta ki yükselsin ezanlarla müeyyed namın!
Gâlip et çünkü bu son ordusudur İslâm'ın…”
dediği
gibi, Türk son ordusudur İslâmın.
Türk, İslam olduktan sonra da hasbî davrandı. Hesap
yapmadı. İslam ülkelerinin hep koruyucusu oldu.
Türk milleti “Can veren pervâneler oldu.” Perv ne
kelebektir. Gece karanlığında yanan mumun alev ışığına
ölümüne gider.
İşte Türkün yaptığı ikinci büyük iş Anadolu'ya gelmesi
oldu. Göçebelikten vazgeçmesi oldu. Anadolu netameli
bir coğrafya.
Türk tarihte iyi ata biniyor. İyi dövüşüyor. Kodu mu
oturtuyor. Çin'e dünyanın en uzun setini yaptırıyor.
Türk Müslüman olunca yaratılış gayesine vardı.
Anadolu'da ilim dili olarak Arapçayı aldı. Bu
peygamber diliydi. Enbiya diliydi. Edebiyat dili olarak da
Farsçayı aldı. Bu da evliya diliydi.
Dünyada üç lisanlı bir dil yoktur. Bunu başaran tek
devlet Osmanlı olmuştur.
Şemsettin Sami'de bir milyon kelime var.
Kelimeyle ilişkim bir aşk yaşamak şeklindedir.
1987 Çameli'de avukatım. 27 yaşındayım. Faruk
Kınay noter. Dilekçe götürdüm. Odası dolu. Girmedim.
İçeridekilerin hepsi yaşça benden ileri. Aralık kapıdan
Faruk Bey beni gördü. Çağırdı. Oturttu. Bilmece
çözüyorlarmış Hakim hanım üç harfli diken dedi. Sustu.
Herkes sustu. Ben de “har” dedim. Ortada bir soğukluk
oldu. Birisi harname var oradaki har ne olacak dedi. Her
iki harın eski alfabede ayrı h harfleriyle yazıldığını izah
ettim. Faruk Bey, “Sen bunları niye biliyorsun?” dedi.
Nasıl öğrendin cevap ver dedi.
1983'te bekarhanede yalnızım. Hanım memlekette
hamile. Kalp açık. Ağlanacak haldeyim. Zillet ve gurbette
kalp açık oluyor. Üniversite yıllarımda odamdaki beş kişi
de ilahiyatçı.
Vasiyetim: Lûgat elinin uzandığı yerde olacak.
Rakam saygı ister, kelimeler sevgi.
Kelimenin bin yıllık geçmişi vardır.
Lisana saldırı, bu milletin Satuk Buğra Han'la girdiği
yoldan çıkışı için yapılıyor. Cemil Meriç “Kamus
namustur!” diyor.
Ben anladığımı değil, anlayamadığımı seviyorum.
Adam kısmının makamı arttıkça faydası azalır.
Güneş yükseldikçe gölgesi kısalır.
Adama tevazu lâzımdır yükselmek için. Güneşi taklit et
ki en yükseğe çıkıp ışığını salıvermiş.
Necip Fazıl'ın Hocası Abdülhakim Arvasîdir. Benim
yolum da o yoldur.
İnsana sadakat yaraşır görse de ikrâh…
Yardımcısıdır doğruların Hazreti Allah…
Z. Paşa
Genel ezberleme benim için bir eğlence. Benden iyi
eğlenen yok.
â
“
“
30