Background Image
Previous Page  5 / 44 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 5 / 44 Next Page
Page Background

konuşmaları, verdiği dersleri, olgunlaştırıcı

öğütleri ile de Denizli halkına büyük bir reh-

ber, yol açıcı örnek bir insan oldu.

Onun özelde, her çeşit ürünü imal edip

üretimini yapan zanaatkârlar ile bunları

pazarlayan çarşı esnafına; genelde de, in-

sanımıza ve bütün insanlığa yönelik olarak

dile getirdiği seçkin öğütlerinden bazıları,

-günümüz dilinde yorumlanmış şekliyle-

şunlardır:

-Doğru ve dürüst olun; helâlinden kaza-

nın, haramdan, hakkınız olmayandan uzak

durun.

-Esnaf olarak, aynı zamanda sanattan

da anlayın, büyük küçük herkese nazik,

kibar davranın ve sanatkâra değer verin.

İnsanlara karşı yumuşak sözlü, hoş, güler-

yüzlü olun.

-Cömert, eli açık olun; yoksullara, yolcu-

lara ve ihtiyaç sahiplerine yardım edin.

-Bilginleri, ilim adamlarını sevin ve onla-

ra saygı gösterin.

-Namazlarınızı vaktinde kılın; sürekli işe

dalıp, Allah’a kulluğunuzu sakın ihmal et-

meyin.

-Tevazu sahibi, alçakgönüllü olun; fakirle-

ri, öksüzleri, yetimleri, yaşlı ve kimsesizleri

görüp, gözetin.

-Nefsinize hakim olun; aşırı derecede

para, mal, mülk hırsına kendinizi kaptırıp

insanlığınızı, asaletinizi, insani değerlerinizi

kaybetmeyin.

-İşinizi temiz yapın; malınızın hakkını ve-

rerek, sağlam üretin. Hileye hurdaya ise,

asla sapmayın.

-Yalnızca varlıklı, mevki, makam sahibi,

şöhretli kimselere değer vererek, yoksul-

ları hafife alıp küçümsemeyin. Unutmayın

ki, Allah’ın yanında kimin değerli olduğunu,

Allah’tan başka kimse bilemez.

-Halka karşı, daima şu üç şeyiniz açık

olsun:

1) Eliniz açık olsun! Dükkânınıza gelene,

gücünüze göre ikramda bulunun, yedirip,

içirin. Ama aşırıya gidip israf da etmeyin;

layık olana, layık olduğu kadar verin, ver-

mesini bilin. Kendiniz muhtaç durumda

olsanız bile, gücünüz yettiği kadar ihtiyacı

olanlara yardım elinizi uzatmaktan, iyilik

etmekten geri durmayın.

2) Gönlünüz ve kapınız açık olsun! Misa-

fire kapınızı açık tutun; sizi ziyarete gelene,

ikramda kusur etmeyin.

3) Sofranız açık olsun! Aç geleni, tok

gönderin. Unutmayın, Allah verene verir;

vermeyenin, vermesini bilmeyenin işi rast

gitmez, hanesine kıtlık gelir. Kimse de onu

sevmez, kendisine saygı duymaz ve mu-

habbet beslemez. Öldükten sonra ise, ha-

yırla anmaz ve rahmet de dilemez.

- Halka karşı, daima şu üç şeyiniz kapalı

olsun:

1) Gözünüz harama kapalı olsun! Başka-

larının ayıbını, eksiğini, kusurunu aramayın.

Kimseye art niyetle, kötü gözle bakmayın.

2) Diliniz kapalı olsun! İnsanlara kötü,

ağır, hakaret edici, küçümseyici söz söy-

lemeyin. Asla yalancı olmayın. Sakin ve

yumuşak konuşun. Çoğu zaman esnafın

arasında gezen ve halkın “mecnun, meczup,

deli-divane” dediği, Allah’ın garip, kendi ha-

linde kullarını ise hafife alıp, kendilerini kız-

dırıp, onlarla sakın alay etmeyin. Bunun, bü-

yük bir günah olduğunu ise, hiç unutmayın.

Aynı zamanda çok konuşmayın. Malınızı

fazlaca överek, olduğundan farklı göster-

meyin. Değeri ne ise onu söyleyin ve ona

göre fiyat isteyin. Hele hele yemin billâh

ederek, müşteriyi zora sokacak şekilde ma-

lınızı pazarlamaya kalkmayın. Satış sıra-

sında insanlara, “yerli-yabancı, tanıdık-ta-

nımadık” diyerek ayrıcalıklı davranmayın

ve farklı fiyatlar uygulamayın; gözünüzde

herkes bir ve eşit olsun. Gücü yetmeyenlere

ise, ikramda bulunmayı ihmal etmeyin.

3) Beliniz kapalı, bağlı olsun! Kimsenin

ırzına, namusuna, şeref ve haysiyetine,

onuruna göz dikmeyin. Dükkânınızın içinde

ve dışında herkese iyi gözle bakın, ahlâk-

lı, dürüst ve adil olun. Tartınız, ölçünüz de

kesinlikle doğru olsun; kimsenin hakkı üstü-

nüze geçmesin.

- Hastaları, öksüz, dul ve yetimlerle yaş-

lıları, kimsesizleri, dilenmeyen gururlu yok-

sulları arayın, bulun ve ihtiyaçlarını -az çok

demeden- temin ederek yanlarına gidin;

kendilerini ziyaret edip hallerini hatırlarını

sorun, onları hoşnut edin; hayır dualarını

alın.

-İşinizde, mesleğinizde daima sabırlı, da-

yanıklı, anlayışlı, bağışlamasını bilen hoş-

görülü kimselerden olun. Sizden alışveriş

etmeyenleri de, etmiş gibi güleryüzle ve

tatlı sözle uğurlayın.

- Diğer esnaf kardeşinizin de kazanması-

na yardımcı olun; siz siftah ettiniz ise, siz-

den sonra onun da etmesini sağlayın. Müş-

teriye, sizde olmayan bir malın bulunduğu

yeri göstererek yardımcı olun.

- Eşinizin, işinizin, aşınızın helâl ve temiz

olmasına dikkat edin.

- Kimseyi kandırmayın, kanaatkâr olun!

Her zaman ve her yerde daima adaleti,

hakkı, hukuku gözetin ve bunu asla elden

bırakmayın.

- Gerek işinizde, gerekse evinizde ve dı-

şarıda büyüklerden önce söze girmeyin;

bilgiçlik gösterisinde bulunmayın, alçak-

gönüllülükle sizden yaşlılara saygıda kusur

etmeyin.

Sonuç olarak, 13. yüzyıldan günümüze

uzanan bir çizgide, Denizli’nin debbağlıktan

saraçlığa, kunduracılıktan, dokumacılık, ha-

lıcılık, kilimcilik, fırıncılığa, bakırcılık, demir-

cilik, nalbantlıktan, terzilik, aşçılık, hallaçlığa

kadar sayıları 200’e ulaşan meslek çeşidi

ile sağlam bir esnaf kültürünün varlığından

ve şehrimiz ticaret erbabının, sanayici, iş

adamının müteşebbis, girişimci ruhundan

her yerde takdirle söz ediliyorsa; bunun te-

melinde, Ahî Evran başta olmak üzere, Ahî

Sinan ve Ahî Tuman gibi Denizli’ye hizmet

ve gönül veren yol gösterici büyük değerle-

rin yer aldığı gerçeği asla gözardı edilemez

ve edilmemelidir.

Bu aynı zamanda, onlara karşı ödenmesi

gereken bir vefa borcudur.

3