Background Image
Previous Page  30 / 44 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 30 / 44 Next Page
Page Background

1980’lere kadar, söğüt ağacından yapılan numara-

lı ağaç çiviler kullanılarak yapıldığı için işçiliği zor ve

masraflı olan, kösele tabanlardan yavaş yavaş lastik

tabanlı ayakkabılara geçilmiş ve bunun için de kam-

yon lastiklerinin yanak diye tabir edilen dış kısımların-

dan yararlanılmıştır.

olarak 1980 yılına kadar azalarak

da olsa devam etmiştir. O dönem-

lerde şimdiki gibi hazır plastik ta-

banlar olmadığı ve bu malzeme atık

madde olduğu ve de köseleye göre

daha ucuz olduğu için tercih edil-

miştir. Tabi bir de kösele tabanların

yağmurda yaşta çok fazla kullanışlı

olmaması ve çabuk eskimesi de bu

tür tabanların kullanılmasına etki

etmiştir. Tabanı kamyon lastiğinden

yapılan ayakkabılar köseleden hazır

lastik tabanlara geçiş döneminde

kullanılmıştır. Bu şekilde üretim-

ler çoğunlukla kasaba ve köy halkı

için olan üretimlerdir. Bunlar elbet-

te kösele tabanlı ayakkabılar kadar

sağlıklı değildir ama onların da içi-

ne deri altlık konulduğu için ayakla

plastik malzeme arasındaki temas

kısmen kesilmiş ve derinin olumlu

etkisinden az da olsa istifade edil-

miştir.

Kamyon lastiğinden yapılan

ayakkabılardan sonra –kısmen de

belli bir süre beraber olarak- “yeme-

ni” türü ayakkabı yapımına geçilmiş-

tir. Yemeniden sonra ise “gıcırdaklı

ayakkabı” bu bölgede pek meşhur

olmuştur. Ayakkabı ustaları ayak-

kabı dikerlerken tabanını köseleden

yaptıkları ayakkabılara, koyun deri-

sinden yapılan ve elvan denilen ince

derileri gazyağı ile iyice yağladıktan

sonra kösele ile ayakkabı arasına

yerleştirmişler ve bu da yürüdük-

çe ayakkabıdan gıcırtılar çıkmasını

sağlamıştır. Gıcırtı sesi bazen de kil

ve kömür kullanılarak da çıkartılmış-

tır. Çıkan bu sesler de ayakkabıya ad

olarak kalmıştır.

Gıcırdaklı ayakkabıyı genellik-

le gençler, memurlar ve bazı Mil-

letvekilleri ses çıkardığı için tercih

ederlermiş. Özel gıcırdaklı ayakkabı

diktirmek için Milletvekilleri İzzet

Usta’ya sipariş vermeye gelirlermiş.

Gıcırdaklı, çoğunlukla özel siparişle

yapılırmış. Sipariş verilen ayakka-

bılar, mutlaka ölçü alınarak yapılır,

ölçü ise ayakkabıcı mezurası ile ya-

pılırmış. Bu terzi mezurasından daha

farklı bir şeydir. Mezura ile ayağın,

bir tarağından, bir boyundan bir de

bileğinden ölçü alınır ona göre diki-

lirmiş. Bu ayakkabının işçiliği biraz

fazla olduğu için öteki ayakkabılar-

dan daha pahalıya satılırmış. Gıcır-

daklı ayakkabının gıcırtısı ayakkabı

eskiyene kadar devam etmez, belli

bir zaman sonra sona erer ve yenisi-

ni almak gerekirmiş.

Gıcırdaklı ayakkabı kösele taban-

lardan oluştuğu için hazır plastik ta-

banlar çıktıktan sonra buna olan ilgi

azalmış ve hem ayakkabı üreticileri

hem de tüketiciler tarafından plastik

tabanlı ayakkabılar tercih edilmeye

başlanmıştır. Bunda plastik tabanlı

ayakkabıların ekonomik olmasının

da etkisi vardır.

Gerek Yeşilyuva gerekse Deniz-

li’de kösele ayakkabı tabanı üretimi

yapılmamaktadır. Bunlar çoğunluk-

la başka illerden ilimize gelmekte-

dir. Ancak Denizli merkezde 5 tane

plastik ayakkabı tabanı yapan fab-

rika vardır ve bunların da hepsi Ye-

şilyuvalılarındır. Günümüzde eski

tip plastik tabanlar yerine sıcak ve

soğuğu fazla geçirmeyen hafif poli

tabanlar ya da yarısı poli, altı termo

olan iki kısımdan oluşan tabanlar

tercih edilmektedir. Yine de ayakları

sıcak ve soğuktan korumak, ayak-

ta mantar oluşumunu engellemek

için kösele tabanlı ayakkabılar daha

sağlıklı bulunmaktadır.

Yeşilyuva’da, yemeni, tulumba-

cı, yan düğmeli, içten kollu, dıştan

bağcıklı, magoson, gıcırdaklı gibi

ayakkabı çeşitleri üretilmiştir. Ta-

biî ki bunların çoğu şimdiki gibi ayrı

dükkânlarda değil herkesin atölye

olarak kullandığı evlerde elle üre-

tilmiştir. İyi bir usta bir günde elde

üç-dört çift ayakkabı ancak üretebi-

lirmiş. Üretilen bu ayakkabılar başta

Karahüyük pazarı olmak üzere bir-

çok pazarda pazarlanmıştır. 1950’li

yıllarda bir kadın bir erkek ayakkabı

çifti Karahüyük pazarında 7 liraya

satılırmış. Yine bu yıllarda bazı kişi-

ler köyde üretilen ayakkabıları alıp

Fethiye’ye satmaya götürür gelirken

Yaşayan eski ustalardan Ahmet Kavcar ve

Hacı Durmuş Özyurt

28