Asar Tepe, Çöğürlü Pınar, Os-
manköy-Ören, Belkuyu, Belen-
ce, Çeşmebaşı, Cabar Asar Tepe,
Gürpınar, Hantaşları, Ören, Dere
Höyük, Göceler, Sülümenler, Sa-
rıkaya Tepe, Özdemirciler, Söğüt-
lüçeşme-Hasan Höyük, Çal’da;
Çambaz Tepesi, Asar Höyük,
Höyük Yerleşimi Suludere Bur-
nu, Çağılarası, Selcen Ören Ara-
sı, Ortaköy Asar, Sazak Asartepe,
Çallıca, Toptepe, Kocatepe olmak
üzere toplam 30 yerleşim yerinde
tespit edilmiştir.
Söz konusu yerleşimlerden Burgaz
Dağı’nın güneybatı ve kuzeydoğu
kısmındaki vadi yamaçlarında ve
özellikle de Küfü Çayı Vadisi bo-
yunca uzananlar dikkat çekmekte-
dir (Res. 4). Söz konusu yerleşim-
ler aralarında 1 ila 1,5 km. mesafe
bulunmakta olup, yüksek tepelerin
vadiye bakan yamaçları üzerine
konumlanmışlardır. Böylece San-
dıklı Ovası vasıtasıyla İç Batı ve
Orta Anadolu’ya açılan bu doğal
geçit, sistematik olarak konum-
lanmış bu yerleşimler vasıtasıyla
kontrol altına alınmış olmalıdır.
Yerleşimlerden tespit edilen Orta
Tunç Çağ keramiklerine baktığı-
mızda, karşımıza en yoğun oranda
kırmızı ve kahverengi astarlı düz-
gün yüzey özelliklerine sahip ör-
nekler çıktığı görülmektedir. Bü-
yük bölümü dışa kalınlaştırılmış
ağız kenarına sahip olan çanak-
larda küresel ya da keskin omuzlu
gövde görülmektedir. Yapılan ça-
lışmalarda ayrıca az sayıda içe dö-
nük ağız kenarlı çanak ve yuvarla-
tılmış ağız kenarlı, içe eğik ağızlı
küresel gövdeli çömlek parçası bu-
lunmuştur. Yüzey araştırmasında
bulunan örneklerin özellikle Bey-
cesultan V. ve IV. Tabakaları (eski
tabakalanma), Aphrodisias Tunç
4 - OTÇ ve OTÇ tabakaları ve
Kusura C tabakasıyla benzerlik-
ler gösterdiği görülmektedir. Geç
Tunç Çağ’da özellikle çalışmala-
rın yürütüldüğü dağlık kesimde
yerleşim sayısında düşüş yaşandığı
gözlenmiştir. Aynı durum kısmen
havzanın plato kesimi için de ge-
çerlidir; her ne kadar ovanın ku-
zeybatısındaki platoda Hantaşları,
dışında Orta Tunç Çağ yerleşim-
lerinin tamamında iskân devam
ettiyse de Çivril Ovası’nın güney-
doğusundaki platoda yer alan yer-
leşimlerin büyük bölümünün terk
edildiği, yalnızca Tokça Höyük,
Aşağı Asar ve Belence’de iskân
devam etmiştir. Bu dönem bulun-
tuları ayrıca Asar Höyük, Höyük
Yerleşimi, Toptepe, Çallıca, Or-
taköy Asar, Ortaköy Ören, Selcen
- Örenarası, Çağılarası, Örenler,
Kocatepe yerleşimlerinde tespit
edilmiştir. Baklan’da ise, Asar-
tepe-Baklan ve Horzum Tepe’de
tespit edilen az sayıda keramik ör-
neği bulunmaktadır. Tespit edilen
keramiklerin büyük bölümünün
devetüyü ve açık kahverengi dış
yüzey rengine sahip olduğu gö-
rülmüştür. Ayrıca altın boya astar
uygulanan keramikler de yüzey
araştırmalarında tespit edilmiş-
tir. Bulunan çanak ve çömleklerin
büyük bölümünde çeşitli tiplerde
dışa kalınlaştırılmış ağız kenarı
görülmektedir. Bulunan keramik-
ler özellikle Beycesultan Ia-b ve
II. Tabakalar (eski tabakalanma)
ve Aphrodisias GTÇ tabakalarıyla
benzerlik göstermektedir.
Demir Çağ’da araştırma bölgesin-
de Frig ve Lidya etkili üretimlerin
yanı sıra bölgenin yerel gelenek-
lerini yansıtan seramik buluntu-
ların ele geçtiğinden söz etmek
mümkündür. Demir Çağda iskân
görmüş toplam sekiz yerleşim yeri
tespit edilmiştir. Bunlar, Kuyuyo-
lu Höyük, Çingenören, Gürpınar,
Özdemirciler Höyük, Cabar Asar
Tepe, Aşağı Asar Tepe, Hantaşları
yerleşimi, Karakuyu, Şifalısu Hö-
yük, Tokça, Çal’da ise; Kocatepe,
Selcen Örenarası ve Toptepe gibi
yerleşimleridir. Söz konusu yerle-
şimlerde kırmızı astarlı monokrom
örneklerin yanı sıra yaklaşık M.Ö.
8-6. yy aralığına tarihlenen ve li-
teratürde “Black on Red” olarak
bilinen keramiklerden çok sayıda
ve daha az sayıda ise “Polikrom”
keramik örneklerinden bulunmuş-
tur. Söz konusu keramiklerin ben-
zerleri yakın çevrede Sardes, Aph-
rodisias ve Uylupınar kazılarından
da takip etmek mümkündür. Ça-
lışmalarda ayrıca az sayıda M.Ö.
5. yy’a tarihlenen keramikler de
tespit edilmiştir. Gerçekleştirdi-
ğimiz yüzey araştırması araştırma
bölgesinin Hellenistik ve Roma
dönemlerinde son derece yoğun
bir şekilde iskân edildiğini ortaya
koymuştur. Bu sürece ait bulun-
tuların tespit edildiği yerleşimler
arasında Yurtalan Yerleşimi, Taş
Bölgedeki 17 yerleşimden tespit edilen
keramiklerin diğer merkezler ile
karşılaştırılması sonucunda, havzadaki
Geç Neolitik-Erken Kalkolitik iskânın
M.Ö. 6200-6000 yılları arasında
başladığı ve M.Ö. 5500 yıllarına kadar
devam ettiği söylenebilir.
9