tık, benim arabamla gittik, 15 gün gezdik
Türkiye’yi. Ne Tatvan’ı ne Ağrı’sı kaldı ama
önce ülkemi öğrendim sonra bütün dünyayı
bitirdim. Ondan kendimi çok mutlu hisse-
diyorum.
Denizli’ye geldiğimde daha önceki bilgi-
lerime ilaveten feyz aldığım kişilerin başın-
da; Raşit Özkardeş, Hacı Münir Kuyumcu
bulunmaktadır. Bize akran olarak ta kazan-
dıklarım Fuat Özen, Yüksel Kaşıkçı, Abdül-
gaffar Nemutlu, Şevket Karakurt, Coşkun
Önen ve daha pek çok Denizlili hemşehri-
lerimiz. Gerek Denizli merkeziden gerekse
Denizli dışından gelmiş arkadaşlarımızdan
oluşan ekiplerimiz iddia ediyorum Türkiye
genelinde bir numaralıdır. Türkiye’nin başka
şehrinde bu kadar başarılı dernekçiliği bir
şehre oturtan, güven kazanan, hem Deniz-
lilerin hem de dıştaki Türkiyelilerin indinde
büyük itibar kazanan başka var mıdır bile-
miyorum.
Hayatta en büyük hatam sigaraya alış-
maktır. Toplam 20 sene içtim. Arada 5
sene 7 sene bıraktığım zamanlar oldu. O
beni kurtarmış, zarar vermedi. Kesinlikle si-
garaya hayır; hem eczacı olarak hem de iç-
miş birisi olarak söylüyorum bunu. En güzel
zamanınızda bir sigara yakıyorsunuz, içi-
yorsunuz, keyif veriyor, işiniz bitiyor. Sigara
içmediğiniz zaman ise dışarıdaki güzellikle-
ri keşfediyorsunuz.
Denizli’deki pek çok değerli aileyi takdir
ederim. Denizli'nin insanı dürüst, şerefli ve
çalışkandır. Şimdi gördüğüm nesil babala-
rını, dedelerini geçti. Çok daha güncelleşti,
çok daha modernleşti, modern dünyaya
ayak uydurdular. Bunların başında da ben
Ali Bey’i ve İsmet’i (Abalıoğlu) gösteriyo-
rum. Ali Bey ile İsmet Bey’i fevkalade tak-
dir ediyorum. Her yerde anlatıyorum, örnek
olarak veriyorum. Şahane işler yapıyorlar.
İşte asıl zenginlik bu.
Kuruluşundan iki sene sonra İzmir SEV
Vakfı’nda yer aldım.
İzmir Denizlililer Derneği’nde kurucu idim.
İzmir Buldanlılar Derneği’nde kurucu değil-
dim ama ilgilendim.
Kendime olan güven duygum çok yüksek.
Hiçbir zaman kendime limit koymadım.
Azimle, hırsla ayakta kalmaya çalıştım. İn-
sanları tanımayı, dostluk kurmayı çok se-
viyorum. Belki de sağlığımı, neşemi, uzun
yaşamamı bunlara borçluyum.
Sporla her zaman bütünleştim. Dün-
yanın, doğanın, dost insanların hayranı
oldum. Dünyanın en güzel şehirleri neresi
derseniz; Buldan, İzmir, İstanbul, Çeşme’dir.
Bu da memleket sevgisinden geliyor yani.
Bir çocuk var, Mardin’den gelmiş. 30 yaş-
larında, Çeşme’de benzin istasyonunda
çalışıyor, adı Mehmet. Ben şimdi benzin
almaya gidiyorum. Çağırıyorum “Mehmet!
Nasılsın oğlum?” “İyi yanından görüyorum
abi” diyor. Biz de her zaman iyi yanından
görmeliyiz!
Buldan Platformu
Buldan’ın aşığıyım. Çünkü doğduğum-
dan yirmi yedinci yaşıma kadar Buldan’da
yaşadım. Babamın eczanesi sebebi ile.
Ancak talebe olarak gidiyorduk, geliyor-
duk. Yine Buldan’da kalıyorduk. Askere gi-
dip geliyorduk, yine Buldan’da kalıyorduk,
hep Buldan’la haşır neşirdik. Buldan’ın
taşını, kuşunu, toprağını; Yayla Gölü’nden
tut Tripolisine varıncaya kadar her yerini
bilirim, hep beraber büyümüşüzdür. Yirmi
yedi yaşından sonraki gerek Denizli gerek
İzmir’deki yaşamımda her fırsatta Buldan
özlemi çekmişimdir. Hep Buldan’ın etki-
sinde kalmışımdır. Oraya bir an önce git-
mek istemişimdir. Hatta Buldan’da benim
mezarım kazılı, yapılı, üzeri toprak örtülü
tümsek olarak. Üzerine bir taş koyuverin
yeter diyordum. O kadarcık yani. Bir taş ko-
yuverin, üzerine “Atilla Sayıner” yazın kafii,
başka bir şey istemiyorum. Ama bakıyorum
son zamanda benim gibi Buldan özlemi
çekenler çok. Zamanında Buldan’dan yok-
luk içinde ayrılmışlar, dışarıda kazanmışlar,
sadece kazanç değil itibar kazanmışlar, bü-
yük işler yapmışlar, bürokraside, sanayide,
ticarette ve hariciyede görev almışlar… Bu
arkadaşları bir araya getirip, Buldan’da bir
platform oluşturalım, bunların tecrübele-
rinden yararlanalım düşüncesindeyiz. Bul-
dan’ın çünkü gizli kalmış bir sürü hazineleri
var. Buldan Yayla Gölü, kuş cenneti, Tripolis
tarihi hazinesi, el sanatları, eski Buldan ev-
leri var, yüzün üzerinde. Merkez Efendimiz
var, Buldan Sarımahmutlu doğumlu. Ayrıca
sularımız çok güzel, ekolojik tarıma çok
müsait. Biz Buldan’ın değerlerini saydık, 37
madde çıktı. Bu 37 maddeyi işlemek için bir
platform oluşturduk. 35 kişilik kurucular he-
yetimiz var. Ayrıca da 110 kişilik danışma
konseyimiz var. Çünkü bu kurucular heyeti-
ne giremeyen bir sürü Buldan’lı dostumuz,
kardeşimiz gönül koydular bize. “Biz neden
yokuz?” diye. “Siz de, danışma konseyinde-
siniz.” dedik. Hanımlar kolu var, 20 kişilik.
Gençler kolu var, o sonsuz. 100 de olur 500
de olur, hepsi Buldan’a hizmet edecek. Ha-
zırda bunlar. Başdanışmanlar oluşturduk,
Buldan’a hizmet verebilecek. Buldan’ı bilen,
zamanın valilerini, maliyecilerini, sanayici-
lerini topladım. Şimdilik yedi tane başda-
nışmanımız var. Bunlar eski valilerimizden
Münir Güney, İsmail İyilikçi, Şadan Gökovalı,
Hurşit Şen, Cengiz Bektaş, Önder Göçgün.
Valimiz, Denizli Belediye Başkanımız ve
Rektörümüz fevkalade ilgi gösteriyorlar.
Onlar da bizim doğal ve şeref üyemiz. Bü-
tün Türkiye’deki ilçelere, bu bizim teşebbü-
sümüzü örnek olarak bildirmeyi istiyorlar.
En başta turizm. El sanatları, çok ilerleye-
cek. Platformun ben onursal başkanıyım.
Diğer arkadaşlarımız da kendilerine göre
güzel görevleri var. Büyük bir huşu ve zevk-
le platformu devam ettireceğiz. Buldan
Platformundaki sloganımız: “Toprağından
oluştuğumuz, toprağı olacağımız sevgili
Buldan’ımıza hizmet etmekten büyük onur
duyuyoruz.”
“Hayat; daima yeni limanlara açılacak bir rıhtım sunar insanlara.
Yeter ki, irade ve umut yaşam boyunca var olsun.”
13