Previous Page  19 / 44 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 19 / 44 Next Page
Page Background

FUAT ÖZEN

1959 yılında Denizli’ye geldim. Kontrol

memuru olarak tayinim çıkmıştı, göreve

başladım. Denizli’de hemen hemen Okul

Aile Birliği ve Koruma Derneği Başkanı

olarak çalışmadığım hiçbir okul kalmadı

benim.

Yetiştirme Yurdu ve Huzurevi

63’te Emin Sibel isminde bir defterdar

gelmişti Denizli’ye. Sosyal ve akademik

yönü çok kuvvetli bir kişiliği vardı. Yetiştir-

me yurdunda çalışmış, bizi oraya topladı,

göreve başladık.O zamanlar Allah sela-

met versin Kazım Sivri vardı, rahmetlik

Ziya Kaylan yetiştirme yurdu müdürü idi.

Denizli’ye konser ve tiyatroyu aşılayan bir

kişiydi. Tek tek herkese bilet satardı.

Daha sonra ben 64’te memuriyetten

istifa ettim. Bir muhasebe bürosu açtım.

Niyetimde çok geniş kapsamlı bir ortak-

lık kurup, ihtisaslaşarak çalışmak vardı.

5 ortağa kadar buldum, fakat ortaklık

yaptığım arkadaşlarım, dışarıda çok fazla

çalışmalar yaptığımdan ve kendilerini ih-

mal ettiğimden yakındılar. Bundan sonra

kendi kendime bir değerlendirme yaptım.

Yaklaşık 18-20 yıllık görevim varmış. Son-

ra İsmail Sever’ in yanına gittim ve de-

dim ki; “Sen unu elemiş eleği asmışsın,

çalışmaya ihtiyacın yok. Ben ayrılayım,

derneğin başına sen gel”. İlk başta ben

yapamam dese de ikna ettik; İsmail Se-

ver’i yetiştirme yurdu başkanlığına ge-

tirdik. O sırada huzurevi gündeme geldi.

Hikayesi biraz uzun huzurevinin. Esat Siv-

ri, Ali Cillov, İsmail Sever, ben ve rahmetli

olan Ziya Kaylan ve Rıdvan İnceoğlu hep

birlikte Ankara’ya gittik.

Ancak Ankara’ya gitmeden evvel biz

Korucuk’ta Pamukkale yolunun üzerinde-

ki huzurevinin 10 dönümlük yerini satın

almaya teşebbüs ettik. Rahmetli Rıdvan

İnceoğlu'yla beraber pazarlık ediyoruz.

Ama çok fazla indiremedik fiyatı, netice

de yüz elli bin liraya aldık o arsayı. O sıra-

da Vali Bey, bizden çocuk yuvası için arsa

talebinde bulundu. Rahmetlik Sever “Arsa

bizim” dedi. O gün ben yoktum tesadüfen.

Ertesi gün gittik Vali beyin yanına, “Yanlış

anlaşma olmuş, siz arsa istemişsiniz, ne

kadar istiyorsanız verelim” dedim. “Dört

dönüm yeter” dedi. “Beş dönüm verelim”

dedik. Muamelesi yapıldı, beş dönümünü

de oraya aktardık. Kaldı elimizde beş dö-

nüm.

(Ziya bey huzurevinin müdürlüğünü

yaptı, kendisi emekli olduktan sonra Mü-

nir Güney’in valiliği zamanında biz heyet

olarak valiliğe çıktık. Dedik ki;“Biz Ziya

Bey’le çalışmaya alışkınız.Bize dernekte

uyum sağlayacak bir müdür önermenizi

rica ediyoruz”. “Benim bildiğim birisi var

dedi, tayinini yapacağım, ama uyum sağ-

layamazsanız yine haberim olsun” dedi.

Neşet Bozan’ı getirdi. Bu arkadaşla da

uzun süre çalıştık.)Ankara’ya giderken

amacımız Huzureviyle ilgili bilgi almak.

Paramız yok ama kafamızda birçok soru

var: Çocuk yuvası ile huzurevi beraber

olur mu? Yaşlılar torun sevgisini oradan

karşılar mı, yoksa gürültülerinden rahat-

sız olup şikâyetçi mi olurlar? Aklımızdaki

tüm soruları sorup bilgi almak istiyoruz.

Sosyal Hizmetler Genel Müdürlüğü’ne

gittik. İlgili müdürden randevu istedik.

Hemen gelebilirsiniz dediler. Ama ben

yeni geldik, müsait değiliz diyerek rande-

vuyu 16.30’a aldım. Bunun üzerine Esat

Sivri bana sitem etti. “Buradayız arkadaş

bu saate kadar niye bekliyoruz” diye.“Esat

Bey, ben bürokrasiden gelen bir insanım,

şimdi müdürün yanına gideceğiz, imzaya

ya da bir şeyler sormaya gelecekler. Bizi

dinleyecek fakat bizimle meşgul olama-

yacak.” dedim. Gitmeden evvel de yaptı-

ğımız istihbarata göre çiçeği bile rüşvet

diye kabul etmezmiş. Öyle bir müdürmüş.

Benim niyetim müdür beyi ofisinden dı-

şarı çıkarıp yemekte daha uzun vadede

konuşmaktı. Gittik, tanıştık, buyur etti

bizi, oturduk.“Müdür bey kusura bakmayın

devlet mesaisinden çalmaya pek niyeti-

miz yok. Biz sizi meşgul etmeyelim. Biz

bilgi almak için geldik. Denizli’de huzur evi

ve çocuk yuvası yapacağız, akşam mesa-

iden sonra sizi bekleyelim” diye derdimizi

anlattık. Ama“Çıkamam, çocuğum hasta”

dedi. Yapacağımız bir şey yok tabi, iptal

ettik. “Müdür muavini var, Tuğrul Bey onu

çağırayım” dedi, “memnun oluruz” dedik.

O gün orada sohbet ederken öğrendik

ki, Sosyal Hizmetler Genel Müdürlüğü

Samsun’a huzurevi yapmak üzere prog-

rama almışlar. Müdür muavini Tuğrul

Bey’e dedi ki,“Yarın Samsun‘a gideceksin.

Huzureviyle ilgili çalışma hakkında bana

bir rapor ver”. Tuğrul Bey, “Samsun daha

hazır değil, bu Denizli işi aklıma yattı, bu

programı biz Denizli’ye alalım. Huzur evi-

ni Denizli’de başlatalım” dedi. “Şu gelen

arkadaşlar Denizli’nin en kalburüstü in-

sanlarıdır. Her biri orayı teftiş edecekler.

Bunu garanti ediyorum” dedi.

Ankara’dan döndükten sonra rahmetlik

Ziya Kayran bir gün geldi bana “Kale içe-

risinde konfeksiyoncu Otçu kardeşler var,

onların bizim arsanın bitişinde 10 dönüm

yerleri var satacaklarmış” dedi. Onlara

gittim, dediler ki : "15 gün önce satılmış

bir emsal var değeri 1,5 milyon." " Ar-

kadaş huzurevi yapacağız, hayır olacak"

diyerek ikna etmeye çalıştık." O zaman

yarısı bizden yarısı sizden olsun" dediler.

Biz tekrar 15 gün sonra konuşmaya, çay-

larını içmeye gittik.10 dönümü de 250

bin liraya aldık.

Bu olaylardan çok sonra Ankara’ya zi-

yaretimiz olmuştu. Müdür beyden inşaa-

ta başlamadan önce 1 ay süre istedim.

”Napacaksınız?” dedi. “10 dönüm yerimiz

var, 5’ini size verdik çocuk yuvası yap-

manız için dedim" "5 dönüm bize az ge-

lir, Ankara’da 2-3- huzurevimiz var” dedi.

Onları gezin hangisini beğenirseniz o tipi

kullanırsınız” A,B,C tipleri var huzurevleri-

nin. “Biz A tipine başlayacağız. Bir daha

arayışa girmeyeceğiz. Tapuyu ne zaman

getirirsem o zaman bu işi bize teslim et”

dedim. Tapuyu götürdüm, verdim. Huzu-

revinin başlangıcı bu şekilde oldu.

Yetiştirme yurdunun özelliklerinden bir

tanesi de şudur: 0-18 yaş arası devletin

karşıladığı bakım. 18 yaşından sonra ili-

şiğini kesiyor çocuğun yetiştirme yurdu.

Biz bir karar aldık yönetim olarak. 18

yaşını bitirmiş fakat okuyan olursa, ona

dernekten burs vermek suretiyle deva-

mını temin ettik. İş ocakları vardı, okula

gitmeyen çocukları orada mesleki anlam-

da yetiştirdik. Hatta meslek edindirip de

orada çalışan kimsenin evlenme zamanı

geldiğinde, dernek olarak evlenmelerine

de yardımcı olundu. Sonradan iş ocakları

kapandı. 80 ihtilalinden sonraydı tahmin

ediyorum. Kenan Evren geldiğinde bura-

daki yetiştirme yurdunu gördükten sonra

bütün Türkiye’ye ilan etti. Örnek bir ye-

tiştirme yurdu var Denizli’de, örnek alsın

Türkiye dedi.

17