FUAT ÖZEN
1959 yılında Denizli’ye geldim. Kontrol
memuru olarak tayinim çıkmıştı, göreve
başladım. Denizli’de hemen hemen Okul
Aile Birliği ve Koruma Derneği Başkanı
olarak çalışmadığım hiçbir okul kalmadı
benim.
Yetiştirme Yurdu ve Huzurevi
63’te Emin Sibel isminde bir defterdar
gelmişti Denizli’ye. Sosyal ve akademik
yönü çok kuvvetli bir kişiliği vardı. Yetiştir-
me yurdunda çalışmış, bizi oraya topladı,
göreve başladık.O zamanlar Allah sela-
met versin Kazım Sivri vardı, rahmetlik
Ziya Kaylan yetiştirme yurdu müdürü idi.
Denizli’ye konser ve tiyatroyu aşılayan bir
kişiydi. Tek tek herkese bilet satardı.
Daha sonra ben 64’te memuriyetten
istifa ettim. Bir muhasebe bürosu açtım.
Niyetimde çok geniş kapsamlı bir ortak-
lık kurup, ihtisaslaşarak çalışmak vardı.
5 ortağa kadar buldum, fakat ortaklık
yaptığım arkadaşlarım, dışarıda çok fazla
çalışmalar yaptığımdan ve kendilerini ih-
mal ettiğimden yakındılar. Bundan sonra
kendi kendime bir değerlendirme yaptım.
Yaklaşık 18-20 yıllık görevim varmış. Son-
ra İsmail Sever’ in yanına gittim ve de-
dim ki; “Sen unu elemiş eleği asmışsın,
çalışmaya ihtiyacın yok. Ben ayrılayım,
derneğin başına sen gel”. İlk başta ben
yapamam dese de ikna ettik; İsmail Se-
ver’i yetiştirme yurdu başkanlığına ge-
tirdik. O sırada huzurevi gündeme geldi.
Hikayesi biraz uzun huzurevinin. Esat Siv-
ri, Ali Cillov, İsmail Sever, ben ve rahmetli
olan Ziya Kaylan ve Rıdvan İnceoğlu hep
birlikte Ankara’ya gittik.
Ancak Ankara’ya gitmeden evvel biz
Korucuk’ta Pamukkale yolunun üzerinde-
ki huzurevinin 10 dönümlük yerini satın
almaya teşebbüs ettik. Rahmetli Rıdvan
İnceoğlu'yla beraber pazarlık ediyoruz.
Ama çok fazla indiremedik fiyatı, netice
de yüz elli bin liraya aldık o arsayı. O sıra-
da Vali Bey, bizden çocuk yuvası için arsa
talebinde bulundu. Rahmetlik Sever “Arsa
bizim” dedi. O gün ben yoktum tesadüfen.
Ertesi gün gittik Vali beyin yanına, “Yanlış
anlaşma olmuş, siz arsa istemişsiniz, ne
kadar istiyorsanız verelim” dedim. “Dört
dönüm yeter” dedi. “Beş dönüm verelim”
dedik. Muamelesi yapıldı, beş dönümünü
de oraya aktardık. Kaldı elimizde beş dö-
nüm.
(Ziya bey huzurevinin müdürlüğünü
yaptı, kendisi emekli olduktan sonra Mü-
nir Güney’in valiliği zamanında biz heyet
olarak valiliğe çıktık. Dedik ki;“Biz Ziya
Bey’le çalışmaya alışkınız.Bize dernekte
uyum sağlayacak bir müdür önermenizi
rica ediyoruz”. “Benim bildiğim birisi var
dedi, tayinini yapacağım, ama uyum sağ-
layamazsanız yine haberim olsun” dedi.
Neşet Bozan’ı getirdi. Bu arkadaşla da
uzun süre çalıştık.)Ankara’ya giderken
amacımız Huzureviyle ilgili bilgi almak.
Paramız yok ama kafamızda birçok soru
var: Çocuk yuvası ile huzurevi beraber
olur mu? Yaşlılar torun sevgisini oradan
karşılar mı, yoksa gürültülerinden rahat-
sız olup şikâyetçi mi olurlar? Aklımızdaki
tüm soruları sorup bilgi almak istiyoruz.
Sosyal Hizmetler Genel Müdürlüğü’ne
gittik. İlgili müdürden randevu istedik.
Hemen gelebilirsiniz dediler. Ama ben
yeni geldik, müsait değiliz diyerek rande-
vuyu 16.30’a aldım. Bunun üzerine Esat
Sivri bana sitem etti. “Buradayız arkadaş
bu saate kadar niye bekliyoruz” diye.“Esat
Bey, ben bürokrasiden gelen bir insanım,
şimdi müdürün yanına gideceğiz, imzaya
ya da bir şeyler sormaya gelecekler. Bizi
dinleyecek fakat bizimle meşgul olama-
yacak.” dedim. Gitmeden evvel de yaptı-
ğımız istihbarata göre çiçeği bile rüşvet
diye kabul etmezmiş. Öyle bir müdürmüş.
Benim niyetim müdür beyi ofisinden dı-
şarı çıkarıp yemekte daha uzun vadede
konuşmaktı. Gittik, tanıştık, buyur etti
bizi, oturduk.“Müdür bey kusura bakmayın
devlet mesaisinden çalmaya pek niyeti-
miz yok. Biz sizi meşgul etmeyelim. Biz
bilgi almak için geldik. Denizli’de huzur evi
ve çocuk yuvası yapacağız, akşam mesa-
iden sonra sizi bekleyelim” diye derdimizi
anlattık. Ama“Çıkamam, çocuğum hasta”
dedi. Yapacağımız bir şey yok tabi, iptal
ettik. “Müdür muavini var, Tuğrul Bey onu
çağırayım” dedi, “memnun oluruz” dedik.
O gün orada sohbet ederken öğrendik
ki, Sosyal Hizmetler Genel Müdürlüğü
Samsun’a huzurevi yapmak üzere prog-
rama almışlar. Müdür muavini Tuğrul
Bey’e dedi ki,“Yarın Samsun‘a gideceksin.
Huzureviyle ilgili çalışma hakkında bana
bir rapor ver”. Tuğrul Bey, “Samsun daha
hazır değil, bu Denizli işi aklıma yattı, bu
programı biz Denizli’ye alalım. Huzur evi-
ni Denizli’de başlatalım” dedi. “Şu gelen
arkadaşlar Denizli’nin en kalburüstü in-
sanlarıdır. Her biri orayı teftiş edecekler.
Bunu garanti ediyorum” dedi.
Ankara’dan döndükten sonra rahmetlik
Ziya Kayran bir gün geldi bana “Kale içe-
risinde konfeksiyoncu Otçu kardeşler var,
onların bizim arsanın bitişinde 10 dönüm
yerleri var satacaklarmış” dedi. Onlara
gittim, dediler ki : "15 gün önce satılmış
bir emsal var değeri 1,5 milyon." " Ar-
kadaş huzurevi yapacağız, hayır olacak"
diyerek ikna etmeye çalıştık." O zaman
yarısı bizden yarısı sizden olsun" dediler.
Biz tekrar 15 gün sonra konuşmaya, çay-
larını içmeye gittik.10 dönümü de 250
bin liraya aldık.
Bu olaylardan çok sonra Ankara’ya zi-
yaretimiz olmuştu. Müdür beyden inşaa-
ta başlamadan önce 1 ay süre istedim.
”Napacaksınız?” dedi. “10 dönüm yerimiz
var, 5’ini size verdik çocuk yuvası yap-
manız için dedim" "5 dönüm bize az ge-
lir, Ankara’da 2-3- huzurevimiz var” dedi.
Onları gezin hangisini beğenirseniz o tipi
kullanırsınız” A,B,C tipleri var huzurevleri-
nin. “Biz A tipine başlayacağız. Bir daha
arayışa girmeyeceğiz. Tapuyu ne zaman
getirirsem o zaman bu işi bize teslim et”
dedim. Tapuyu götürdüm, verdim. Huzu-
revinin başlangıcı bu şekilde oldu.
Yetiştirme yurdunun özelliklerinden bir
tanesi de şudur: 0-18 yaş arası devletin
karşıladığı bakım. 18 yaşından sonra ili-
şiğini kesiyor çocuğun yetiştirme yurdu.
Biz bir karar aldık yönetim olarak. 18
yaşını bitirmiş fakat okuyan olursa, ona
dernekten burs vermek suretiyle deva-
mını temin ettik. İş ocakları vardı, okula
gitmeyen çocukları orada mesleki anlam-
da yetiştirdik. Hatta meslek edindirip de
orada çalışan kimsenin evlenme zamanı
geldiğinde, dernek olarak evlenmelerine
de yardımcı olundu. Sonradan iş ocakları
kapandı. 80 ihtilalinden sonraydı tahmin
ediyorum. Kenan Evren geldiğinde bura-
daki yetiştirme yurdunu gördükten sonra
bütün Türkiye’ye ilan etti. Örnek bir ye-
tiştirme yurdu var Denizli’de, örnek alsın
Türkiye dedi.
17