MESUT AYGÖREN
Sanayi Sitesi
Ben 1960’da Denizli’ye geldim. İlk önce
Feridun (Alpat) Bey’le çalışmaya başladım.
Onun muhasebecisi olarak çalıştım. Arka-
dan Yüksel Kaşıkcı’nın yanında çalıştım.
1969-70 yılında kardeşlerimle birleşerek,
“Aygören Kardeşler” adı altında firmamı
kurdum. 50 senedir bu firmamızı götürü-
yoruz. Tabi bu firmada çalışırken, sanayi
sitesi kurulması için Salih Bozbay, Yüksel
Kaşıkcı, Ozan Saraçoğlu, rahmetli Hacı
Münir Kuyumcu, Raşit (Özkardeş) amca-
mız, Uşaklı Hafız gibi abilerimizle çalış-
tık. Onların yanında ben gencim her yere
gönderiyorlar beni, ben koşturuyorum.
Rahmetli Nuri Erikoğlu, birinci sanayi si-
tesi yapılırken; her yere gönderirdi beni.
İzmir’de bir müteahhitimiz vardı, adı Seba-
hattin Zengin. Evrakları ona yetiştireceğiz
diye çok yoğun çalışmalarımız oldu. Yüksel
Kaşıkcı, Feridun Alpat’ın emekleri çoktur.
Gece gündüz çalışıyoruz. Ve o birinci sana-
yi sitesi bittiği zaman havalara uçuyorduk.
Denizli’de böylece küçük bir sanayi doğ-
muştu, bu zevkle, şevkle o sanayi sitesinde
dükkânlar çalışmaya başladı. İkinci sana-
yi sitesinde de öyle oldu.
Kaleiçi
Kaleiçi’nde at arabalarıyla nakliye ya-
pılırdı. Tabi bu at arabaları Kaleiçi’ne na-
sıl girerdi, nasıl çıkardı, şaşardık. Bazen
at arabalarının tekerleği çıkar, o da işi
aksatırdı.
Dentaş Kağıt
1970-71 yıllarında Dentaş Kağıt
Fabrikası için koşturan 5 kişiydik. Uzun
müddet aralıksız mücadele ettik. Gece
gündüz toplantılar yapıyoruz. Eve gitmek
filan yok; şunu getirelim, buna müracaat
edelim, şu bakanlığa gönderelim vs. ça-
lışmalar... Heyecanla çalışıyoruz, bir ara-
da farklı fikirler görüşülüyor; darı sapıyla
kağıt yapacağız… O nasıl olur? Alman-
ya’ya gidiyoruz, bazı şeyler Almaya’da
etüt ediliyor. Rahmetli Cafer (Abalıoğlu)
abi sayesinde bir araya geldik. O kadar
akıllıca bir şey yaptı ki Allah’a çok şükür
bugünlere geldik. Halka açık, çok ortaklı
şirketlerin kuruluşlarında bir çok görevler
aldım.
Şirin Taş Cam Fabrikası
Sonra ikinci olarak cam fabrikasını
kurduk; Şirin Taş Cam Fabrikası. Orada
da kurucuların içindeyim. Bu ayrı bir iş;
cam fabrikası. Ama bizim amacımız hal-
ka açık anonim şirketlerini çoğaltmak.
Yani Türkiye’nin bir numarası Denizli'si
olacağız. Fransa’ya gittim Fransa’dan bir
pres aldım. Almanya’ya gittim Alman-
ya’dan bir pres aldım. Su bardağı çıkar-
mak amaçlı, çıkarıyoruz ama randıman
alamıyoruz. Bir basınçta 12 tane alıyor
biz 6 tane alabiliyoruz. Hepsi zayiat.
Neyse uzun bir mücadeleden sonra özel
idareye başvurduk. Biz bu fabrikayı ça-
lıştırmakta sıkıntı çekiyoruz, sermayemiz
yetmiyor diye. O günkü valimiz “Tamam
çocuklar, size yardımcı olacağız” dedi. Ne
yapacağımızı tartıştık. Cam fabrikasının
hisselerinin %25’ini 30’unu özel idare aldı.
Sonra şişe cam ile temaslar yaptık. Ben
idare meclisi başkanıydım. Ramiz diye
arkadaş vardı; makine mühendisi. Gece
gündüz çalışıyoruz, orada yatıyoruz. On-
dan sonra şirketi şişe cama sattık. Bugün
1.000- 1.200 kişi çalışıyor ve şu anda Tür-
kiye’de kendi konumunda bir numara.
Bir Emek
Rahmetli Mustafa Gani Paşa’yı çok se-
verdim. Paşam derdi ki; “ya Aygören, sen
çok heyecanlısın”. “Paşam ya bu heye-
can duyulmaz mı? Bu memlekette bizde
bir şeyler yapacağız. Üretim yapacağız.
Televizyon imal edeceğiz” dedim. Benim
evimde televizyon yok o zamanlar. Paşam
çok çabaladı fakat O da muvaffak olama-
dı. Çok sıkıntı çekti ve imalat çok zor oldu
fabrikayı satma imkânı bulamadı. Sonra
vefat etti ve paşam çok sıkıntılı gitti.
Uygar Motor
Malum uygar motorun içinde bulundum.
Fakat onda da muvaffak olunamadı.
Havaalanı
Ege Bölgesi komutanı Süreyya Paşa
beni çağırdı, İzmir’e gittik. Ticaret odasın-
da görevliyim o sıralar. Ticaret odası ve
sanayi odası olarak vilayette toplandık,
havaalanı meselesinde bazı çalışmalar
yapılacak. Tabi biz 3-4 kişiyiz. Öncelikle
havaalanının yerini tespit etmek üzere
çalışmalar yapıldı, komisyonlar kuruldu.
Bir ara Karahasanlı’ya gidildi, bir ara Pa-
mukkale’nin altına düz ovaya
gidildi.Ensonunda Çardak’ta karar verildi, havaalanı
kuruluş çalışmalarında da ben komisyon-
da görev aldım
Yüksek Öğretim Vakfı
İlk kuruluşta 78-79 yıllarında Süleyman
Demirel tıp fakültesinin temelini attı an-
cak Kenan Paşa üniversitenin kurulmasını
duyduğu çağdaş, bilgili, girişimci genç be-
yinleri yetiştirmeye
başladı.Buçalışmaları
ile tam bir Dünya üniversitesi haline aldı.
Şimdi Üniversitemiz çok büyüdü. 49.000
öğrenci 1.970’i akademik olmak üzere
5.000 çalışanı ile Kınıklı kampüsündeki
tüm fakülteleri, sosyal tesisleri ve ilçe-
lerde bulunan mekanları modern eğitim
ve öğretim veren Pamukkale üniversitesi
uluslararası araştırma üniversitesi olma
hedefine doğru hızla ilerlemektedir. Bu
arada; şu anda Dünya Üniversiteler sıra-
lanmasına göre Pamukkale Üniversitesi
değerlendirmeye alınan 165 üniversite
içinde beşinci, dünyadaki 21.000 üniversi-
te arasında da 740 sırada yer almaktadır.
- Türkiye'de Arkeoloji alanında Yüksek
lisans ve doktora eğitimi verecek olan ilk
enstitü üniversitemiz bünyesinde kuruldu.
- ABD ve İtalya üniversiteleri arasın-
da çift diploma anlaşması imzalanarak
2015-2016 yıllarında karşılıklı öğrenci ve
öğretim elemanı değişimine başlandı.
- Tubitak’ın desteklediği 9 üniversite
arasına girerek 1 milyon TL bütçeli tekno-
loji transfer ofisi desteği aldı.
- Yörenin öncelikle sorunlarına bilimsel
çözüm önerileri getirerek ar-ge faaliyetle-
rine katkıda bulunuyor.
- Üniversiteler arası akredite program-
lar sayesinde öğrencilerine uluslararası
düzeyde geçerliliğe sahip diploma imkan-
ları sunuyor.
- Ayrıca Avrupa üniversiteler birliği üyesi
olan Pamukkale Üniversitesi aynı zaman-
da akademisyenlerin kullanımına sunulan
büyük bir kütüphaneye de sahiptir.
Bütün bu imkânları Üniversitemize
sağlayan rektörlerimiz Arif AKŞİT (1992-
1998), Hasan KAZDAĞLI (1998-2007),
Necdet ARDIÇ (2007-2011) ve şu andaki
rektörümüz Hüseyin BAĞCI (2011’den beri
devam eden) ile emeği geçen herkese
sonsuz şükranlarımızı sunuyoruz.
21