Previous Page  27 / 44 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 27 / 44 Next Page
Page Background

SALİH BOZBAY

Eski Denizli

Ben şu an en yaşlı katılımcılardan biriyim,

sizlerin dedeleriyle burada oturmuş kalkmış

insanım. Bu nedenle eski Denizli’yi size bi-

raz anlatmak istiyorum.

Taa Zeytinköy’ün üzerinden tutun da

taa Göveçlik’e kadar Denizli’nin her tara-

fı mükemmel ağaçlarla, bağlarla kaplıydı.

Bülbüllerin ötüşü, kuşların sesleri ve yazın

leyleklerin geldiğini görmek çok güzeldi.

Bağlar arasında öten keklikler olurdu. Kar-

cı’da yukarıda mesela daha ziyade sanat

işleyenler vardı. Karcı’da kiremit yapılırdı,

testi yapılırdı.

Evlerde eskiden hanımlarımız küllü suyu

biriktirirdi. Onun berisinden inin aşağıya,

Göveçlik vardı. Orada tezgahlar kurulur yer-

li mallar üretilirdi. Beri tarafta tabakhane-

den aldıkları keçi kıllarıyla beraber hararlar

yapılır, saman çuvalları yapılır. Ve hayvan-

lara yularlar yapılır, torbalar yapılır. Daha

ileriye gittiğimizde Çamlık’ta mesela, hep

sanatkârlar vardı. Küçük küçük işletmeciler

vardı. Bu gün onların hiç birisi de el sanat-

ları olarak ta işlenmemektedirler. Bu benim

söylediklerim 1967 senesinden evvelki za-

manlar ait şeyler.

Candoğan zamanında Denizli’de imar

planı çizilirken, ben kendilerine şöyle de-

dim. ”Denizli’nin bütün yollarını açacaksanız

açın, fakat Denizli’ye dokunmayın, özellikle

üç dört mahallesine” dedim. Şimdi beledi-

yemizin bir çalışması var, yani ben kendi-

lerini tebrik ederim, bazı evleri tamir edi-

yorlar ve yeniden kullanıma kazandırıyorlar,

Denizli halkının kullanımına açıyorlar.

Eskiden istasyon caddesine bakıldığı za-

man da hep bahçeli ne güzel evler vardı.

Bunların hepsi yıkılıp yerine apartman ya-

pıldı mesela. Buralara ruhsat verenlerde

büyük kabahat olduğunu düşünüyorum.

Ben kendilerine o zaman da söyledim. Es-

naf odalarının başkanı sıfatıyla ben 1961

senesinde Fransa’ya gittim. Oralarda gez-

dik, gördük. Sonra 76 senesinde bir defa

daha gittim. Sonra 86 senesinde de gittim

gördüm; binalar aynen duruyor. İngiltere’de

mesela, hani bizlerin dedelerimizin iki katlı

tuğlalı evleri gibi evler, hala duruyor.Oysa

bizim burada eski binalaryıkılıyor, yenisi ya-

pılıyor. Mesela Denizli’de en eski ev bizim

evdi, yaktılar.

Denizli’de daha ziyade el sanatları üze-

rinde uğraşırken en çok Babadağ’a göç

edildi, tezgâhlar kurulmaya başladı. Halkın

bazıları bunlardan rahatsız olmaya başla-

dılar.Ben 1957 senesinde ilk Sanayi Site-

si’nin Kayseri’de kurulduğunu öğrendim.

O zaman bir kez gittim, baktım, geldim.

Denizli’de ilk sanayi sitesi kurulurken bi-

zim orada kooperatif kuruldu, en son Nuri

(Erikoğlu) abi bitirdi.Küçük esnaf çarşının

içinde şurda burda tamirciler vardı.Bunlar-

dan esinlenerek ben 3 tane sanayi sitesi

kurdum ve bunların başkanlığını yaptım.

Ankara’da Esnaf Sanatkârları Kredi Ku-

ruluşları vardı, orada ikinci başkanlıklar

yaptım,uzun müddet görev yaptım. Diğer

yanda orada bir muhitim olmakla bera-

ber, gençlerin okuması için hayli yardımcı

oldum. Ankara’da bir tane Esnaf ve Sanat-

karları Eskimtaş diye bir anonim şirketi

kurduk, çok güzel büyüdü. Ama şimdi ne

durumdadır bilmiyorum. Böylelikle orada

42 sene görev yaptım.

Bu yanda da burada kurulmuş olan imam

hatip okuluna, çıraklık okuluna ve diğer

yandan da sanayi sitelerine olmak üzere

bir de Bağkur’la beraber getirmek suretiyle

çalışmalarımız oldu. Bağkur’un kuruluşunda

yine emeğimiz vardır esnaf teşkilatı olarak.

Denizli hastanesinde yaklaşık 12 sene

görev yaptık. Üniversitenin kuruluşunda

mütevelli heyetindeydik.Üniversiteye ilk te-

şebbüsümüzde Ticaret Odası, Sanayi Oda-

sı vardı ve bugünlere geldik.

Hayatım boyunca Esnaf teşkilatının bü-

tün kuruluşlarında bulundum. Isparta, Bur-

dur, Uşak, Antalya esnaf teşkilatlarında

görevli olarak gittim. İtalya’nın Floransa

şehrinde, Rusya’da, Almanya’ da düzenle-

nen el sanatları fuarlarına katıldım. İngilte-

re’de bulundum.

Aşağı yukarı Denizli’de 16-17 kuruluşta

görev aldım. Meslektaşlarımın hepsini ko-

operatifleştirdim.

Hikmet Tütüncüoğlu isminde bir arkada-

şımız vardı.Çok çalışkandı, Delikliçınar’da

güzel bir manifatura mağazaları vardı.

Daha ozamanlar Denizli’de böyle bir teşeb-

büs yokken hatta Türkiye’de yokken Deniz-

li’de radyo yapacağım diye ayağa kalktı ve

ilk radyoyu yaptı ve başardı. Hareketliydi.

Ama ne var ki ömrü vefa etmedi.

Ben hatırıma gelmişken söylemek iste-

dim. Denizli’de mesela çok güzel hayırsever

insanlar var. Bunlar hepsi de bir bakıma ge-

çicidir. Bana göre, “Denizli’de İz Bırakanlar”

diye bir programın yapılması şart.

YURDAL DANIŞMAN

Bütan gazlarını Denizli’ye ilk getirin ve

gaz ocağıyla yemek pişiren, Denizlili’ye

bütan gazını tanıtan kişiyimdir. O zaman-

lar Denizlili pompalı gaz ocağına alışmış.

Bu tüpleri biz nasıl alacağız, bu patlar,

ev havaya uçar diye önceleri çok korktu-

lar. Ama büyük bir sabır göstererek anlat-

tık tehlikeli olan durumları. Elli sene bitti,

geçen sene bıraktık daha işleri, devrettik

evlatlara. Bir anımı anlatayım; bir postane

müdürü vardı.

Tehlikeli diye tüp almak istemedi, pom-

palı ocak kullanıyordu evinde. Bu arada ko-

nuşma münakaşaya dönüştü, hakaret et-

meye başladı, çıktı gitti. Ama 1 hafta sonra

ağlayarak geldi dedi ki, pompalı ocakları

alev almış evde, hanımı cayır cayır yanmış.

Vilayetin binasını yapımında bütün Bul-

danlıların birer lirası vardır.

25