YÜKSEL KAŞIKÇI
Eski Denizli
Sabaha kadar konuşsak Denizli’yi bitire-
meyiz. Ben köken olarak Denizli’nin yerlisi-
yim ve Delikliçınar’da büyüdüm, yani bugün
belediye meclisinin salonun olduğu yerde
Kaşıkçı Evleri vardı. Karşısında Kamburla-
rın mağazası vardı. Belediye binası olduğu
yerde de Cillovların evleri vardı. Muhteşem
bir evdi arka bahçelerinde at arabalarımız,
atlarımızın girdiği geniş kapılı arka cephe-
den kapılarımız vardı. Amcalarım, babamın
hepsinde altında birer at, o zaman araba
taksi yok 1940 – 1950 arasından bahse-
diyorum. Ramazan ayında Delikliçınar’da
Cillovların bahçesinde ve bizim bahçemiz-
de kazanlar kaynar. Çünkü lokanta yok.
Gelenler handa kalacak. Sahuru nerede
yapacak, iftarı nerde yapacak? Hele yaza
geldiğimizde,bütün o bahçelerde özel ho-
calar tutulurdu, Fatmana Camisi küçücük
bir cami çünkü. Cillovların bahçesinde te-
ravih namazları kılınırdı, biz o zamanlar kü-
çüğüz. Ben tüm özgeçmişimi Denizli’de De-
likliçınar’da geçirdim, üniversiteden geldim
babamın bakkal dükkânında ekmek sattım.
Önder Göçgün Hocamın babası da fırıncıy-
dı oda öyle yaptı, pide sattı. Radyoyla ilgili
bir dedemden dinlediğim yaşanmış bir hi-
kayeyi anlatayım: Denizli’ye ilk radyo ne za-
man geldi bilmiyorum. Benim anne dedem
Mısır Elezher Üniversitesi mezunu. Dedem
Hafız Osman’ın Buldan’da hanı varmış. Yu-
nanlılar karargâh olarak bizim hanları kul-
lanmışlar. Dedem anneme, “Kızım yakında
Deccal çıkacak dünyanın bir ucundan bir
ucuna duyulacak” diye anlatmış. Yunanlıla-
rın terkinden sonra Buldan’a radyo geliyor
ve dedem keçileri kaçırıyor Deccal geldi
diye. Düşünün medreseden çıkan bir insan
1926-1927’lerde böyle yorum getirebiliyor.
Denizli’nin Ticaret Hayatı ve Tabaklık
İlk tabakhane Yeşilyuva’da kurulmuş. Hala
Karahöyük’te binalar mevcut alt tarafta
arabaların, atların bağlandığı bölümler.
Sonra da Denizli’de kuruluyor, bugünkü eski
hükümet binasını olduğu yer tabakhaneydi.
Tabakhane camisinin minaresi düne kadar
dururdu. En sonda o minareyi de yıktılar.
Sonra aşağıya çektiler, daha uzağa gitti-
ler. Türkiye’de tabaklık çok önde gelen bir
meslekti.
Kimsenin değiştiremeyeceği bir gerçek
var ki; Denizli’miz ticari bir merkezdir. Yüz-
yıllar boyu Karahöyük Pazarı Çal ve - diğer
pazarın ismini hatırlamıyorum- bu iki pa-
zarda bütün kervanlar sürüyle gelmişlerdir.
Mallarını satmışlar, yüklemişler ve tekrar
devam etmişlerdir. Burada Ahi Sinan’ı da
anmak lazım. Karahöyük pazarının da et-
kisiyle, Serinhisar’da urgancılık vardı, çün-
kü hayvancılık var, hayvanı bağlamak için
urgan gerekli. Yatağan da bıçakçılık, ma-
kasçılık, tarakçılık, boynuzunu kullanıyor
bıçağını kullanıyor, Yeşilyuva’da tabaklık,
ayakkabıcılık derken sanayi gelişmiş.
Bunlar gelişirken, harp biter, Yunanlılar
gelir. Onların paraları da çok; bavulla filan
para getirdiler. Yunan parasını kim bozuyor
nasıl bozuyor onu bilemiyoruz.O zaman bir
iki tane kaptı kaçtı arabaları var, Kırmızı
Raşit ve Şoför Saim var. Başka da yok. On-
lar Karahöyük Pazarı’na gider orda bütün
gün malları alırlar, sürülerin başında birer
çoban, İzmir’e Alsancak limanına götürür-
ler. Burada Atatürk’ü anmak zorundayım;
İzmir İktisat Kongresi’ne, Denizli’den kimler
gidebilir, tabaklar gidebilir. Orada Atatürk
“Birleşin, Anonim şirketler kurun” diyor. Ta-
baklarımız geliyor ve Şemsiterakki Debaat
Anonim Şirketi’ni, İktisat Bankası Anonim
Şirketi’ni kuruyorlar. Türkiye’deki diğer
şehirleri incelediğimizde, hemen İktisat
Kongresi’nden sonra bu kadar hızlı bir yapı-
lanma görülmüyor. Türkiye’nin bütün tabak,
deri ihtiyacını Denizli karşılıyor o zamanlar.
Benim en son Ticaret Odası Denizli Meclis
Başkanlığım zamanında 90 tane kayıtlı ta-
bak esnafı vardı. Ama şimdi Denizli’de 3-5
tane kaldı belki, yok oldular. Çok modern
tabaklamaya geçildi, eski tabaklık kalmadı.
Tekstil
Tekstil söz konusu olduğunda, Buldan, Kı-
zılcabölük, Babadağ ve Karcı’yı saymadan
edemeyiz. Şu anda durmuyor ama 4 tane
dokumacılık kooperatifimiz var. Bu konuda
1969 senesinde Salih Bozbay abiyle çok
büyük çalışmalarımız oldu. Sayım yaptık,
13bin tezgâh vardı, birazı el tezgâhı birazı
da Bursa tezgâhı dediğimiz tezgâhlardan.
1969’da Ege Bölgesi Sanayi Odası’na ve
Başkanı Şinasi Ertan’a bağlıyız. Burada
da bir temsilciliği var. Sizin binada bir üst
katta bürosu ve sekreteri var. Dört Koope-
ratif başkanlarını çağırıyoruz. Oturduk,Sa-
lih Bozbay Abi’nin de benim de tezgâhımız
yok. Biz Denizli’li olarak acaba 1.000’er lira
alabilir miyiz her birinden diye düşünüyo-
ruz.Bir sene boyunca alırsak, 13 bin kişiden
13 milyon lira para yapıyor. Hayalimizde
Göveçlik’te iplik fabrikası kurmak vardı ve
bir türlü 4 başkanı bir araya getiremedik.
Ondan sonra Sanayi hareketleri başladı
Denizli’de.
Haddecilik ve Kiremit Fabrikası
Sonra Haddecilik başladı Denizli’de. Bir-
den bire 20’ye yakın haddehane açıldı,
halen daha çalışan haddehanelerimiz var.
Aslında Denizli’de demir rezervi yok, kütük
yapan fabrika yok. Ama bir sürü haddeha-
ne oldu Denizli’de. O yıllarda 3 tane kiremit
tuğla fabrikası kuruldu. Denizli’nin kiremi-
di yoktu. Arı kiremit, Pamukkale kiremit 3
tane kiremit fabrikası kuruldu. Kiremitçi
mahallesi var, Musa Mahallesinin üst ta-
rafında. Orda tuğla yakılırdı, Üzümcülerin
karşısında, Başpınar’la beraber su var orda
kırmızı toprağı bir yerlerden getiriyorlar. Ki-
remitçi adı da oradan kalmadır.
Kiremit ve tuğla yapılmadan mecburen
kerpiç kullanırdı. Çünkü taşımak zordu. Her
türlü nakil trenle olacak, Denizli’den tren
devam ediyor Afyon' a doğru. Her şeyimiz
oradan gelir. Yahut da at arabalarıyla, ola-
cak. Şimdi mimar olarak konuşmaya çalışı-
yorum. Denizlilerin evleri hakikaten çok gü-
zeldi, hepsini mahvettik onu da söyleyeyim.
1950 senesinin İstanbul nüfusuyla Denizli
nüfuslarını baz alarak bugünle bir kıyasla-
ma yaparsak; İstanbul’un 20 misli artıyor
14 milyon oluyor, Denizli’nin 25-30 misli
artıyor ve böyle bir Denizli’de biz mimar
olarak geldik. 1959’da Feridun (Alpat) Abi
o zamanlar yeni büro açmış, selvi tahtasın-
dan masalar yaptırmış. Ben Aralık’ta aske-
re gideceğim, Haziran’da mezun olmuşum
daha, maaş filan istemiyorum. Ama Feri-
dun Abi, “Ben ücretsiz adam çalıştırmam”
dedi. Orman dairelerinin yıkılan binalarını o
zaman yapmıştık. Bizim elimizden çıkmış-
tır, tüm proje ve kontrolü, imzası Feridun
Alpat’ındır.
Sanayi Sitesi
İkinci sanayi sitesini Salih Bozbay abiyle
beraber oluşturduk. Denizli’nin (1930’larda)
sanayi alt yapısında en önemli etkenlerden
biri lisenin bulunmasıdır. Çünkü Ege Bölge-
sinde 3 tane lise var, İzmir’de, Denizli’de ve
26