Previous Page  28 / 44 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 28 / 44 Next Page
Page Background

YÜKSEL KAŞIKÇI

Eski Denizli

Sabaha kadar konuşsak Denizli’yi bitire-

meyiz. Ben köken olarak Denizli’nin yerlisi-

yim ve Delikliçınar’da büyüdüm, yani bugün

belediye meclisinin salonun olduğu yerde

Kaşıkçı Evleri vardı. Karşısında Kamburla-

rın mağazası vardı. Belediye binası olduğu

yerde de Cillovların evleri vardı. Muhteşem

bir evdi arka bahçelerinde at arabalarımız,

atlarımızın girdiği geniş kapılı arka cephe-

den kapılarımız vardı. Amcalarım, babamın

hepsinde altında birer at, o zaman araba

taksi yok 1940 – 1950 arasından bahse-

diyorum. Ramazan ayında Delikliçınar’da

Cillovların bahçesinde ve bizim bahçemiz-

de kazanlar kaynar. Çünkü lokanta yok.

Gelenler handa kalacak. Sahuru nerede

yapacak, iftarı nerde yapacak? Hele yaza

geldiğimizde,bütün o bahçelerde özel ho-

calar tutulurdu, Fatmana Camisi küçücük

bir cami çünkü. Cillovların bahçesinde te-

ravih namazları kılınırdı, biz o zamanlar kü-

çüğüz. Ben tüm özgeçmişimi Denizli’de De-

likliçınar’da geçirdim, üniversiteden geldim

babamın bakkal dükkânında ekmek sattım.

Önder Göçgün Hocamın babası da fırıncıy-

dı oda öyle yaptı, pide sattı. Radyoyla ilgili

bir dedemden dinlediğim yaşanmış bir hi-

kayeyi anlatayım: Denizli’ye ilk radyo ne za-

man geldi bilmiyorum. Benim anne dedem

Mısır Elezher Üniversitesi mezunu. Dedem

Hafız Osman’ın Buldan’da hanı varmış. Yu-

nanlılar karargâh olarak bizim hanları kul-

lanmışlar. Dedem anneme, “Kızım yakında

Deccal çıkacak dünyanın bir ucundan bir

ucuna duyulacak” diye anlatmış. Yunanlıla-

rın terkinden sonra Buldan’a radyo geliyor

ve dedem keçileri kaçırıyor Deccal geldi

diye. Düşünün medreseden çıkan bir insan

1926-1927’lerde böyle yorum getirebiliyor.

Denizli’nin Ticaret Hayatı ve Tabaklık

İlk tabakhane Yeşilyuva’da kurulmuş. Hala

Karahöyük’te binalar mevcut alt tarafta

arabaların, atların bağlandığı bölümler.

Sonra da Denizli’de kuruluyor, bugünkü eski

hükümet binasını olduğu yer tabakhaneydi.

Tabakhane camisinin minaresi düne kadar

dururdu. En sonda o minareyi de yıktılar.

Sonra aşağıya çektiler, daha uzağa gitti-

ler. Türkiye’de tabaklık çok önde gelen bir

meslekti.

Kimsenin değiştiremeyeceği bir gerçek

var ki; Denizli’miz ticari bir merkezdir. Yüz-

yıllar boyu Karahöyük Pazarı Çal ve - diğer

pazarın ismini hatırlamıyorum- bu iki pa-

zarda bütün kervanlar sürüyle gelmişlerdir.

Mallarını satmışlar, yüklemişler ve tekrar

devam etmişlerdir. Burada Ahi Sinan’ı da

anmak lazım. Karahöyük pazarının da et-

kisiyle, Serinhisar’da urgancılık vardı, çün-

kü hayvancılık var, hayvanı bağlamak için

urgan gerekli. Yatağan da bıçakçılık, ma-

kasçılık, tarakçılık, boynuzunu kullanıyor

bıçağını kullanıyor, Yeşilyuva’da tabaklık,

ayakkabıcılık derken sanayi gelişmiş.

Bunlar gelişirken, harp biter, Yunanlılar

gelir. Onların paraları da çok; bavulla filan

para getirdiler. Yunan parasını kim bozuyor

nasıl bozuyor onu bilemiyoruz.O zaman bir

iki tane kaptı kaçtı arabaları var, Kırmızı

Raşit ve Şoför Saim var. Başka da yok. On-

lar Karahöyük Pazarı’na gider orda bütün

gün malları alırlar, sürülerin başında birer

çoban, İzmir’e Alsancak limanına götürür-

ler. Burada Atatürk’ü anmak zorundayım;

İzmir İktisat Kongresi’ne, Denizli’den kimler

gidebilir, tabaklar gidebilir. Orada Atatürk

“Birleşin, Anonim şirketler kurun” diyor. Ta-

baklarımız geliyor ve Şemsiterakki Debaat

Anonim Şirketi’ni, İktisat Bankası Anonim

Şirketi’ni kuruyorlar. Türkiye’deki diğer

şehirleri incelediğimizde, hemen İktisat

Kongresi’nden sonra bu kadar hızlı bir yapı-

lanma görülmüyor. Türkiye’nin bütün tabak,

deri ihtiyacını Denizli karşılıyor o zamanlar.

Benim en son Ticaret Odası Denizli Meclis

Başkanlığım zamanında 90 tane kayıtlı ta-

bak esnafı vardı. Ama şimdi Denizli’de 3-5

tane kaldı belki, yok oldular. Çok modern

tabaklamaya geçildi, eski tabaklık kalmadı.

Tekstil

Tekstil söz konusu olduğunda, Buldan, Kı-

zılcabölük, Babadağ ve Karcı’yı saymadan

edemeyiz. Şu anda durmuyor ama 4 tane

dokumacılık kooperatifimiz var. Bu konuda

1969 senesinde Salih Bozbay abiyle çok

büyük çalışmalarımız oldu. Sayım yaptık,

13bin tezgâh vardı, birazı el tezgâhı birazı

da Bursa tezgâhı dediğimiz tezgâhlardan.

1969’da Ege Bölgesi Sanayi Odası’na ve

Başkanı Şinasi Ertan’a bağlıyız. Burada

da bir temsilciliği var. Sizin binada bir üst

katta bürosu ve sekreteri var. Dört Koope-

ratif başkanlarını çağırıyoruz. Oturduk,Sa-

lih Bozbay Abi’nin de benim de tezgâhımız

yok. Biz Denizli’li olarak acaba 1.000’er lira

alabilir miyiz her birinden diye düşünüyo-

ruz.Bir sene boyunca alırsak, 13 bin kişiden

13 milyon lira para yapıyor. Hayalimizde

Göveçlik’te iplik fabrikası kurmak vardı ve

bir türlü 4 başkanı bir araya getiremedik.

Ondan sonra Sanayi hareketleri başladı

Denizli’de.

Haddecilik ve Kiremit Fabrikası

Sonra Haddecilik başladı Denizli’de. Bir-

den bire 20’ye yakın haddehane açıldı,

halen daha çalışan haddehanelerimiz var.

Aslında Denizli’de demir rezervi yok, kütük

yapan fabrika yok. Ama bir sürü haddeha-

ne oldu Denizli’de. O yıllarda 3 tane kiremit

tuğla fabrikası kuruldu. Denizli’nin kiremi-

di yoktu. Arı kiremit, Pamukkale kiremit 3

tane kiremit fabrikası kuruldu. Kiremitçi

mahallesi var, Musa Mahallesinin üst ta-

rafında. Orda tuğla yakılırdı, Üzümcülerin

karşısında, Başpınar’la beraber su var orda

kırmızı toprağı bir yerlerden getiriyorlar. Ki-

remitçi adı da oradan kalmadır.

Kiremit ve tuğla yapılmadan mecburen

kerpiç kullanırdı. Çünkü taşımak zordu. Her

türlü nakil trenle olacak, Denizli’den tren

devam ediyor Afyon' a doğru. Her şeyimiz

oradan gelir. Yahut da at arabalarıyla, ola-

cak. Şimdi mimar olarak konuşmaya çalışı-

yorum. Denizlilerin evleri hakikaten çok gü-

zeldi, hepsini mahvettik onu da söyleyeyim.

1950 senesinin İstanbul nüfusuyla Denizli

nüfuslarını baz alarak bugünle bir kıyasla-

ma yaparsak; İstanbul’un 20 misli artıyor

14 milyon oluyor, Denizli’nin 25-30 misli

artıyor ve böyle bir Denizli’de biz mimar

olarak geldik. 1959’da Feridun (Alpat) Abi

o zamanlar yeni büro açmış, selvi tahtasın-

dan masalar yaptırmış. Ben Aralık’ta aske-

re gideceğim, Haziran’da mezun olmuşum

daha, maaş filan istemiyorum. Ama Feri-

dun Abi, “Ben ücretsiz adam çalıştırmam”

dedi. Orman dairelerinin yıkılan binalarını o

zaman yapmıştık. Bizim elimizden çıkmış-

tır, tüm proje ve kontrolü, imzası Feridun

Alpat’ındır.

Sanayi Sitesi

İkinci sanayi sitesini Salih Bozbay abiyle

beraber oluşturduk. Denizli’nin (1930’larda)

sanayi alt yapısında en önemli etkenlerden

biri lisenin bulunmasıdır. Çünkü Ege Bölge-

sinde 3 tane lise var, İzmir’de, Denizli’de ve

26