rı, yazı tahtaları, resmi kurumların şapka,
gömlek takım elbise, ayakkabı döner ser-
maye sistemimizle yapılarak teslim edil-
miştir. Denizli’de kesilmek vaadi ile yapılan
adaklar derneğimiz ilgililerince kestirilip
hizmet verilmiştir. Denizli’nin ucuz kaliteli
kömür temin işi yapılarak tüm Denizli’nin
ihtiyaçları zamanında karşılanıp hizmetler
verilmiştir.
Elde edilen gelirlerle tekrar Pelitlibağ te-
sisleri yanında arsa alınarak hayırseverler
pansiyonları inşa edilmiştir. Çocuk barındır-
ma kapasitesi artırılmıştır.
Başkan İsmail Sever döneminde Yetiş-
tirme Yurdu parlak günlerini yaşamış, Vakıf
kurulmuştur.
Yetim ve Acizleri Koruma Vakfı’nın kuru-
cusu İsmail Sever’dir. Kayınpederim Raşit
Özkardeş ve büyük bacanağım Esat Ma-
zıoğlu da vardı. Esat Mazıoğlu ayrılmak du-
rumunda kaldı, ben onun yerine vakfa gir-
dim. Vakfın ve yetiştirme yurdu başlangıcı
bu şekilde oldu.
Vakıf olarak, gerekli prosedürü tamamla-
yıp Pamukkale yolu üzerinde 3,5 dönüm bir
arsa aldık. İnşaat yapmak için vatandaş-
tan bağış topladık. Heyet olarak Ankara’ya
gittik. Bu heyette Esat Sivri, Fuat Özen,
ben vardım, başkaları da var mıydı hatır-
layamıyorum şimdi. Denizli dokumların-
dan hediye götürdük giderken yanımızda.
Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nda Bakan bey
ve Müsteşar bey ile görüştük. Bakan bey,
Samsun’un huzurevi yapımı için 3 yıldır pa-
rasının beklediğini ama bir türlü arsa tah-
sis edemediklerini söyledi, onların kayna-
ğını bize aktarmayı önerdi. Ama arsamızın
çok küçük olduğunu söyleyerek,10 dönüme
tamamlamamızı önerdi. Biz de süratle ar-
samızı büyüttük. Sağ olsunlar arsayı satın
aldığımız kişiler hem fiyatta indirim yap-
tılar hem de ödemede kolaylık sağladılar.
İnşaata İsmail Sever zamanında başladık,
ama tamamlanmasını göremedi maalesef.
İsmail Sever başkandı, ben 2. başkandım,
Sonrasında binayı yaptık, bitirdik. Arsamız
geniş olunca, huzurevinin yanına evlat, to-
run sevgisini de yaşamaları için yetiştirme
yurdu da yapılması kararı alındı. Biz vakfı
kurunca derneğimizi bayanlara devrettik.
50 senesinde Denizli’nin suyunu ilk geti-
ren kişi Candoğan’dır, Denizli için önemli bir
isimdir. Sever Bulgaristan’dan gelme göç-
mendir, su yollarını yaparken boruları dö-
şeyen arkadaşları tenkit etmiş. 6 ay sonra
haşat olur, üstüne attığınız yol işe yaramaz
diye.
BEKİR SITKI
URGANLIOĞLU
Yüksek Öğretim Vakfı
Kurucu üyelerden biri olarak Yüksek Öğ-
retim Vakfı konusunda ben de katkı koymak
istiyorum. Vakıf üyeleri olarak tek amacımız
şehrimizin bir üniversiteye kavuşmasıydı.
Dönemin Belediye Başkanı Ziya Tıkıroğlu
ve valisi Necati Bilican’ ın vakıf kurulmasın-
daki emekleri çoktur. O yıllarda neredeyse
her hafta valilik toplantı odasında toplanır,
gelişmeleri değerlendirirdik. Önce komi-
teler oluşturuldu ve görev dağılımı yapıldı.
Ben iki komitede görev almıştım, “Mali İş-
ler Komitesi” ve “ Tanıtım Komitesi”. Mali
İşler Komitesinde; Ahmet Kundak, Mesut
Aygören, rahmetli Ali Hisarlıoğlu. Tanıtım
komitesinde de Ziya Tıkıroğlu, Yusuf Bahri
Karaosmanoğlu vardı.
Mali İşler Komitesi olarak 25, 50 ve 75
liralık, 36 adet(üç yıllık) senetler hazırladık.
Bu senetleri gelir durumlarına göre hayır-
sever hemşerilerimize imzalatarak ilk toplu
gelirimizi sağladık. Toplanan bu senetleri
lojman yapımında kullanması için sevgili
Ahmet Kundak ağabeyimize verdik. Loj-
manlar üniversitenin ilk binalarıdır. Hocala-
rımız lojmanımız olduğu için üniversitemizi
tercih ederler diye düşünmüştük. Tanıtım
Komitesi olarak da bir dergi çıkarmıştık.
Derginin kapağında Denizli’lilerin avuçla-
rın da Pamukkale Üniversitemiz vardı. Pa-
mukkale Üniversitemize o günden bu güne
kadar emeği geçen herkese ve ülkemizin
saygın eğitim kurumlarından biri haline ge-
tirenlere çok teşekkür ediyorum.
Bir gazeteci röportaj sırasında bana
“derneklerde çok aktifsiniz, çok zaman
ayırıyorsunuz bunun nedeni nedir” diye bir
soru sormuştu. Ben de “Sosyal Sorumluluk
diyebilirsiniz. Doğup büyüdüğüm, yaşadı-
ğım şehrime hizmet etmeyi bir görev sa-
yıyorum” demiştim. Bu Sosyal Sorumluluk
Virüs’ü nü sevgili büyük kızım Serra 1986
yılında “Zübeyde Hanım Anaokulu” na baş-
ladığında kapmıştım. Daha sonra küçük kı-
zım Cansu’nun da okullarında Okul Koruma
Dernekleri ve Okul Aile Birliklerinde görev
alarak eğitime katkılarımı elimden geldi-
ğince sürdürdüm.
Denizli Genç İşadamları Derneği
(DEGİAD)
1991 yılında sevgili Gültekin Salgar’ ın
öncülüğünde Emin Toker, İsmet Abalıoğlu,
Haşmet Eke, Mehmet Ekizler ve rahmet-
li Hasan Bozbay’la birlikte Denizli Genç
İşadamları Derneği’ni kurduk, 1994-1996
döneminde yönetim kurulu başkanlığını
yaptım. DEGİAD’ın kuruluş amaçlarından
en önemlileri ikinci kuşakların katılımcılı-
ğını ve paylaşımcılığını artırmaktı. Benim
DEGİAD başkanlığımdaki aktivitelerimle
Denizli beni daha iyi tanıdı. Bülent Ece-
vit, Cem Boyner, İlhan Kesici, Cem Duna,
Köksal Toptan, Doğan Cüceloğlu, Yaşar
Nuri Öztürk gibi konuklarımız oldu. Doğan
Cüceloğlu’ nun “Aile İçi İletişim” konulu
konferansında Yeni Sinema izleyicilerle ağ-
zına kadar dolmuştu. Salona giremeyenler
sinema pasajında dinlemişlerdi. Konferans
sonrası izleyicilerden bir kişi benim yanıma
gelerek “Biraz önce sizi sahnede gördüm.
Herhalde siz başkansınız, sizi tebrik ediyo-
rum. Bu sinemayı Rambo’ dan sonra dol-
duran ilk sizsiniz” sözleriyle dile getirdiği
tespiti beni güldürmüştü.
Yaşar Nuri ÖZTÜRK hocanın, 1995 yılı
Ramazan ayında Çatal Çeşme Oda Tiyat-
rosu’nda verdiği konferansı da 500 kişiye
yakın kişi izlemişti. Sevgili hocamız, öyle
şeyler söylemişti ki, birçok şeyi yanlış bil-
diğimizi ve eksik yerine getirdiğimizi anla-
mıştık. O günden sonra dinimizle ilgili daha
çok okumaya ve namazımı kendi dilim olan
Türkçe ile kılmaya başladım. İbadette niyet
önemli, ama bana göre ne dediğini bilerek
15