Ak-pak buğday tanesiydim;
Önce tavladılar soğuk su ile,
Sonra dövdüler sokularla,
Lime lime oldu esvaplarım.
Savurdular rüzgârda beni,
Anadan üryan kalınca utandım.
“Kırk katır mı, kırk satır mı istersin,
Yoksa kazanlara mı girersin?” dediler.
Girdim kazanlara tanıdık diye,
Üzerime et suyunu verdiler hediye.
Sonra yavaş yavaş nar-ı cehennem,
Hamdım, piştim, yandım.
Yanıma lime lime et gelince uyandım.
Hemhal olduk onunla kaynar kazanda,
Tuz ektiler yarama, yardılar, yaraladı-
lar.
Sakız gibi olmam için,
Küreklerle, kevgirlerle zorladılar.
Buna can mı dayanır a dostlar,
Un ufak oldu bedenim,
Ezildim, eridim,
Mum oldu üryan bedenim.
Tabaklara konuldum gönülsüz,
Gönlüm olsun diye tereyağı döktüler
üzerime,
Kimi kaşıkla, kimi çatalla,
Kimisi yufkaya sarıp,
Kimisi turşuya banıp,
Yediler bitirdiler beni.
Âleme yetirdiler beni.
Kah yağmur duasında, nevruzda,
hıdrellezde,
Kah mevlitte, sünnette, düğünde,
Bayramda, seyranda hayrına pişirip,
Âlemde yediler beni,
“Peygamber aşı” diye bildiler beni.
Yemekler Şahı KEŞKEK
27 Ekim 2015
37