yor. Hemen rica ettim; ”Bu kepengi gör-
mek mümkün müdür? O kişinin ayağına,
evine gitmekten çekinmem “ deyince
Çakır Süleyman Amca, “ onu tanırım,
benim hatırımı kırmaz, kepengi buraya
getirir” diyerek adının Kemal olduğunu
öğrendiğim kişiye haber iletti. Gerçek-
ten de az sonra şu anda rahmetli olan
ve Acıpayam’da Bodrumlu Kemal diye
anılan bu garib davranışlı kişi, koltuğu-
nun altında kepengi getirdi.
Yanımda fotoğraf makinem yoktu; o za-
manın cep telefonlarında hassas fotoğ-
raf çekilemiyordu, Ama yanımda kağıt
ve kalemler vardı; Kitabeyi masaya
koyarak sökmeye çalıştım, tamamını
çözemedim ama istinsah veya kitabe-
ciler deyimiyle estampajını yapmaya
çalıştım. Hatta vaktiyle talebeliğimizde
yaptığımız gibi, kurşun kalemle kopyası-
nı yani estampajını almaya çabaladım.
Bununla ilgili çabalarımın resimlerini
ekliyorum. Oradan da kitabe metnini
aşağıda vermeye çabalayacağım. Şimdi
konuyu biraz daha açabiliriz.
I. “Dağ Sarayı” Adı.
II. Dağ Sarayı ile ilgili bilinenler
III. Kepenk yazıtının metni
IV. Netice.
I.Dağ Sarayı Adı.
Dağ Sarayı, adı üzerinde bir dağ veya
tepe üzerinde sıra dışı bir yapıyı ve onun
yerini aldığı yörenin yankısıdır. Burası
Acıpayam’ın batı yakasındaki tepedir ve
az ilerde de Evkara çamlığı ve Evkara
bulunmaktadır. Burası , ortasından bir
dere geçen ve iki parçaya bölünen eski
Acıpayam’ın Batı yakasıdır.
Burada bir pınar bulunup suyu dolayısıy-
la muhtemelen bağımsız bir yerleşme
yerini de yansıtabilmektedir. Tepenin
eteğinde yeni zamanlarda evler yapıl-
mış, hatta bir mezarlık da olmuştur.
Hakkında fazla bir bilgimiz olmayan bu
mezarlığın Dağ Sarayı sakinlerinin özel
mezarlığı olduğunu sanıyoruz.
“Saray” adına gelince, bu Devlet merke-
zindeki idare yeri gibi algılamamak ge-
rekir. Çünkü , bizzat kendi gözlemimize
ve tespitimize göre köyüm Yatağan’da
Hacıkeylerin evi “Saray” diye anılmakta
idi.( bk.Yatağan, Tokyo 1984, s. 140 ).
Hacı Keyler/Kahyalar Yatağan’ın yöne-
ticisi olup, evleri köyün öteki evlerinden
oldukça farklıdır. Bir başka ifade ile Ya-
tağan dışı çevreyi görmeyenlere göre bu
ev bir “Saray” olsa gerektir. Dağ sarayı
da doğrudan bir mesken, konut ve evdir.
Fakat bu ev, Acıpayam’ın öteki evlerin-
den farklıdır ve adeta bir saraydır. Hatta
tahminimize göre Acıpayam’da uzunca
bir zaman yönetim yeri olmuştur. Bu
sebeple Dağ Sarayı ismi , her türlü yer-
leşim yerlerinde yönetim binasına Türk
kültürünce verilen “saray” kavramını
yansıtmaktadır.
II. Dağ Sarayı ile ilgili Bilinenler:
Dağ Sarayı ile ilgili olarak ilk olarak XIX
yy sonları ile XX yy başlarındaki bilgileri
yansıtan Ali Vehbi(Aykota)nın Acıpayam
kitabindaki bilgileri görelim( Ali Vehbi,
Acıpayam, Ankara 1951, s. 172):
“DAĞ SARAYI VE CABILAR: Acıpayam’da
Devletin maliye işlerine baktığı ve ver-
gileri tahsil ettiğinden dolayı (CABI)
lakabıyla anılan İsmail Ağa ( DAĞ SA-
RAYI ) denilen hususi oturma ve umumî
hükûmet konağı binasını (980) de tesis
edilen şahsiyettir. Oğulları Ahmet Ağa
(1042) ve aynı soydan diğer Ahmet Ağa
(1063) , Hüdaverdi ( 1078) Devletin Ma-
liye işleriyle meşgul olmuşlardır. Acıpa-
yam’ın Kale tepesinin biraz engininde
kurulan Dağ Sarayı zamanımıza kadar
varlığını muhafaza etmiştir.
Halen Cabı sülalesine mensup (1245),
Ali Paşa , (1235) İsmail Ağa ve bunun
evlatları (1291), Hafız Ömer, 1296 Ah-
met Cabı ve (1303) Ömer Cabı tarafla-
rından tasarruf edilmektedir. Dağ Sarayı
yüksek mevkii, yeşilliklere bürünmüş
geniş bahçeleriyle meşhur ve halkın
mesiresidir. Bunun yakınındaki Evkara
çamlığında ise hıdırilyâs eğlenceleri ya-
pılmaktadır”.
Günümüzde de Cabılara daha çok Ömer
Ağalar denmekte olup (H.Gülmez) , Ali
Vehbi’de adı geçen Ömer Cabı’nın hatı-
rası, yani soyu olsa gerektir .
III. Kitabe metnine dair bildiklerimiz:
Kitabe metni muhtemelen iki pencere
kapağına, birbirini tamamlayan ifade-
lerle yazılmış olmalıdır. Yukarda belirt-
tiğimiz gibi sadece bir kepengi kısa bir
sürede incelediğimiz için metni tam çö-
zemedik. Üç (belki dört) ayrı yerde yer
alan metnin bir denemesini veriyoruz.
Bundan çözülebilen kesimler şöyledir:
“…. Kara balığa hatadan saklayasın.
Daima müsaid oluruz? Yirmibeş bölü-
ğü daima şahbaz eyle. .. Zındık Miralay
söyletür…dileriz. .. Cümle alem Yirmi Beş
…. Dır. Hatadan saklayasın. Dünya balık
üstündedir”.
Bundan bir tarihçi olarak sezilen (hata
payı olabilir) 1826 sonrası Yeniçeri ocağı
kaldırılıp ocak mensupları takibata uğra-
yınca dağılanlardan birisidir. Kendisi yir-
mi beşinci bölüğe ortaya mensup olup
bu bölüğün timsali (işareti) kara ba-
lıktır. Kendilerine karşı harekete geçen
miralay ise “zındık” diye tanımlanmıştır.
Aslında bu olaylar 1806-7 den itibaren
de geçmiş olabilir. Nitekim Yatağandaki
olayların da 1826 öncesinde geçtiğini
tahmin ediyoruz.
IV. Netice olarak Dağ Sarayı mahalli bi-
linenlerin dışında bazı olaylara karışan-
ların ikamet ettikleri bir yöredir. Ali Veh-
bi’nin dediği gibi burada idare/hükûmet
binaları bulunduğundan “saray” denmiş-
tir. Bu arada hemen belirtelim ki Acıpa-
yam merkezinde yönetici olarak bir de
Ispaalar, yani Sipahiler sülalesi de vardır.
Biz oralı olmadığımızdan mahalli tarihe
ait bilinenlere nüfuz edemediğimizden
bu kadar bilgi ile yetiniyoruz.
Prof. Dr. Tuncer BAYKARA
Emekli Öğretim Üyesi
39