R.Ö. Ramazan’lar çok zevkli, ne-
şeli geçerdi. Aileler arasındaki ilişki
daha bir sıcak olur, gece ziyaretleri
sıklaşırdı. Ramazan geceleri özellik-
le keyifliydi; sevinç içinde iftar edi-
lir, sahurda da davulcular çıkarak
mâniler söyleyip evlerden bahşiş
alırlardı. Bayram gelince de, bay-
ramlık elbiseler giyilir, büyüklerden
başlanarak bütün akraba ve dostla-
ra bayram ziyaretine gidilirdi.
Ö.G. Kurban Bayramı?
R.Ö. Kurban Bayramında herkes
kurbanını kendi evinde keserdi. Bu-
günkü gibi apartmanlar yoktu, her
evin bahçesi vardı ve Denizli’de her
evin bahçesinden mutlaka, bizim
arık tabir ettiğimiz bir su geçerdi.
Etler akrabalara, konu komşuya
dağıtılırdı. Kurban Bayramı’nın en
zevkli yanı, sabahleyin erkenden
kesilen kurbanın etinden hemen
kavurma yapılmasıydı. Kuyruk ya-
ğından da kuyruk helvası yapılırdı.
Tabii bunlar, bugünkü beslenme
alışkanlığına uymayan, çok yağlı
ve çok ağır yemeklerdir. O zaman
herhâlde insanların bünyeleri alışık
olduğundan bu ağır yemekleri kal-
dırabiliyormuş.
Ö.G. Düğünler nasıl yapılırdı?
Evlenme ve sünnet düğünleri…
R.Ö. Düğünlerde gelin arabası-
nın önünde dümbelek tabir edilen
çalgılar olurdu. İlk zamanlar araba
yerine tahtırevan vardı. Daha son-
ra çardaklı arabalarla gelin alındı,
sonra da faytona binmeye başla-
dı gelinler. Davul zurna eşliğinde
oyunlar, eğlenceler olurdu. Gece da-
mat yatsı namazına götürülür, eve
gelince de dua okunurdu. Damat
ayrılırken sırtını yumruklamak gibi
bir de âdet vardı. Düğünler Perşem-
be günü yapılırdı. Henüz tatil günü
cuma idi o zamanlar. Damat o gün
arkadaşlarıyla yemeğe, eğlenceye
gider, akşamüzeri eve dönerken de
çerez getirirdi. Tabii ki o zaman çe-
rez paketlerde değildi. Mendil boh-
ça şekline sokulur, içine de çerez ve
benzeri şeyler konurdu. Yani dama-
dın düğünün ertesi cuma günü eve
çerez getirmesi âdettendi. Sünnette
ise mevlüt okutulur ve yemek ve-
rilirdi. Bugün de pek çok aile hâlen
bu geleneği sürdürüyor.
Ö.G. Bir de sizin evliliğiniz var
tabii, lütfen evliliğinizi ayrıntılı
olarak anlatır mısınız?
R.Ö. 1929 senesinde, 18 yaşında
iken evlendim ve 47 senelik bir be-
raberlikten sonra, 1976 senesinde
eşimi kaybettim. Evliliğim babamın
arzusu ile gerçekleşti; halamın kızı
ile evlendim. Rahmetli eşim Pakize
Özkardeş’ in annesi, Merzeci Hacı
Ali Efendi’nin eşi, babamın da kar-
deşi idi. Dolayısıyla bir yakın ak-
raba evliliği idi. 1978 senesinde de
ikinci evliliğimi yaptım.
Ö.G. Kaç çocuğunuz var?
İsimlerini ve doğum tarihlerini
söyler misiniz?
R.Ö. Beş çocuğum var: 1931 do-
ğumlu Saadet Mazıoğlu, 1933 do-
ğumlu Nail Özkardeş, 1936 doğum-
lu Gülseren Cillov, 1943 doğumlu
Metin Özkardeş ve 1945 doğumlu
Rezzan Mazıoğlu.
Kurban Bayramı’nın en
zevkli yanı, sabahleyin
erkenden kesilen
kurbanın etinden
hemen kavurma
yapılmasıydı. Kuyruk
yağından da kuyruk
helvası yapılırdı.
Tabii bunlar, bugünkü
beslenme alışkanlığına
uymayan, çok yağlı ve
çok ağır yemeklerdir.
O zaman herhâlde
insanların bünyeleri
alışık olduğundan
bu ağır yemekleri
kaldırabiliyormuş.
20 Ekim 1941
5