

20
1941 yılında Buldan'da doğdu. İlk ve orta eğitimini
Buldan'da, lise eğitimini Denizli'de tamamladı. Sonra
İstanbul'a gelerek, İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesini
bitiren Prof. Dr. Ahmet Nejat Özbal, başarılı meslek
hayatıyla tüm Buldanlıların göğsünü kabartmayı
başardı. Bizlere çocukluğunun geçtiği Buldan'ı anlattı.
Prof. Dr. Ahmet Nejat Özbal, İstanbul Bilim Üniversitesi
Avrupa Florence Nightingale Hastanesi Araştırma ve
Uygulama Merkezi, Genel Cerrahi Ana Bilim Dalı
Başkanı olarak görev yaptığı odasında, pırıltılı yaşam
öyküsünün başlangıç noktasını oluşturan Buldan
yıllarını anlatırken, hep birlikte geçmişe döndük. 7'den
70'e dokuma tezgahına katkı veren, çalışkan Buldan
Aileleri adeta gözümüzde canlandı.
Babam din adamıydı. Din adamı olmadan önce
komisyonculuk yapmıştı. Yani dokumacıdan malı alıp,
İstanbul'a yüzde 2 karla mal gönderirdi. Sonra imtihana
girip imam olmuştu. Hafızdı kendisi. Anam ilkokul
okumamış ama çok zeki bir kadındı. Dokuma
tezgahında işlemeleri yaparken okuyanlardan daha hızlı
ve doğru hesap yapardı. Bizler de yazın dokuma
tezgahında çalışırdık. Hâlâ A'dan Z' ye kadar bilirim
dokuma tezgahını.
Prof. Dr. Ahmet Nejat Özbal
O zamanlar Anadolu'nun her yanında yokluk vardı.
Buldanlı her hafta malını pazarda sattığı için, haftada bir
para döngüsü olurdu. Birisinden borç alınca 7 gün
sonra ödenirdi. Çünkü her hafta pazarda mal satılır,
para kazanılırdı. Yani, çiftçilik yapan bölgelere göre
Buldan avantajlıydı. Oralarda mahsul kalktıkça, en çok
yılda iki kez para döngüsü olurdu. Buldan'da ise her
hafta.
Öğretmen açığı eğitimde büyük sorundu…
İlkokulda çok iyi bir öğretmenim vardı. Nazım Birol.
Bu zamana kadar gördüğüm hocaların içinde
(üniversite dahil) en iyisiydi. O bana çok destek
olmuştur. Ailemi teşvik etmiştir, “bu çocuğu okutalım”
diye. Çok zeki bir adamdı. Boş kaldığı zaman gece
gündüz matematik problemi çözen bir adamdı. Ben
onun ilkokulda öğrettiği bilgilerle, liseyi bitirdim. Hatta
şimdi bile onun öğrettiği usul ve kaidelerle çözerim cebir
problemlerini. Buldan Ortaokulu'nda okudum. Kadro
çok zayıftı o dönemde. Lisan öğretmeni yoktu. Bir doktor
ağabeyimiz Hakkı Tahsin Tuncay, Fransızca dersine
gelirdi. Denizli Lisesi'nde yabancı dilden çok sıkıntı
çektim. Yatılı okudum. 1959 da liseyi bitirdim. Bizim
sınıftan, fen bölümünden mezun olup, şimdi profesör
olan 6-7 kişi var. Bizim Denizli Lisesi'nin eski adı İnönü
Lisesi idi. Ömer İnönü de orada okumuştu.
Satılacak mallar kooperatiften kalite onayı alırdı…
Ben orta okuldayken yazları, Buldan 1. Kooperatifinde
çalışırdım. Perşembe günleri gider, alınan malların,
mendillerin miktarlarını sayar, yazardık. Kooperatif,
kaliteli malı kaliteli, kalitesiz malı da çürük diye
damgalardı. Çürük damgalı ürünü, sahibi çok zarara
satardı. Kaliteyi bozan ayıplanırdı. Babamdan kalma bir
büyüteç vardır bende hâlâ. Bir santimetrekareye kaç tel
ip düştüğünü sayardık onunla.
Kooperatifin dokumacıya çok büyük faydası olmuştur.
kendisinden yumurta istemişler. Mecbur vermişler.
Onlar yemiş babamlar bakmış. Yunan işgali başlayınca;
şehirdeki bayanların bir kısmı dağa çıkmışlar. Geceleri
gizlice eve dönüyor sonra gündüz dağa çıkıyorlarmış.
İşgal sona erdiğinde, Yunanlılar giderken tüm ileri gelen
erkekleri şirket (Kooperatif) binasına doldurmuşlar. 200
kişi kadar varmış. Binayı ateşe verip öyle ayrılmışlar
Buldan'dan. Bir rivayete göre beyaz atlı biri gelip kapıyı
açmış ve insanlar yanmaktan kurtulmuş.
Rahmi Beyin abisi yukarıdaki okulu yaptı. Rahmi Abimiz
de sağlık ocağı yaptırdı. Pek çok hayırsever Buldanlı gibi
yüksek okul yapımında da öncülük etti.
Fot: Buldan Belediyesi Albümünden.
Buldan - İzmir otobüsü.
Dokuma sürecinde kullanılan araçlarla çalışma anı.
Fot: Buldan Belediyesi Albümünden.